Yeniçağ'da bir yıl

48 yıllık gazeteci olarak günlük köşe yazısı yazmanın şifreleri neler?

Anlatacağım açık seçik.

Yeniçağ'da ilk yazımın çıktığı 10 Haziran 2016 tarihinden bu yana tam 365 gün geçti ki en fazla birkaç gün yazamadım.

Yarın da benim doğum günüm ve 66 olmaya saatler kaldı artık.

Önce şunu vurgulamak istiyorum Yeniçağ'da özgürce fikirlerimi yazmanın büyük onurunu yaşadım.

Seçtiğim her konuda, yazdığım her bir kelimede ve yaptığım her yorumda özgürlüğü ve sınırsızlığı yaşattı bana Yeniçağ yönetimi.

Söyledikleri ya da yazdıkları tek bir cümle nedeniyle işten atılan gazetecileri düşünecek olursanız, Yeniçağ Gazetesi'nin yazarlarına ve muhabirlerine sağladığı özgürlüğün anlamını çok net şekilde görürsünüz.

Medyanın ve yasaların kurallarına elbette uydum her yazımda.

Ama...

İşte bu ama var ya bu amanın anlamını yazmak ve sizlere anlatmak çok ama çok zordur.

Yazacağım elbette ne demek istediğimi.

Ama korkuyorum her yazımı yazarken.

Neden mi?

Kendime değil gazeteme zarar veririm diye korkuyor endişe ediyorum.

Türkiye'de medyaya öyle bir baskı, öyle bir hücum var ki yazacağım bir yazının gazeteme zarar vermesinden korkuyorum.

Anayasa teminatı altında olan düşünceyi ifade etmek özgürlüğü bugün maalesef baskı altındadır.

Ve itiraf ediyorum düşüncelerimi serbestçe ifade etmekten, yazılarımı özgürce yazmaktan 48 yıllık gazeteci olarak korkuyorum.

Yazamıyorum.

"Kaşının altında gözün var" denilerek onlarca meslektaşımın işsiz bırakılmasından korkuyorum.

Yazamıyorum.

Haksız mıyım?

Şahsıma yönelik hiçbir şeyden korkmayacağımı beni tanıyanlar çok iyi bilir.

Aslında fazla da cesurumdur.

Gazeteme zarar vermemek adına korkuyorum ve bu korku ile de anayasanın ve yasaların bana tanıdığı haklarımı kullanamıyorum.

Türkiye'yi bu çağda bu hale getirenleri de şiddetle kınıyorum.

İyi ki varsın Yeniçağ ve iyi ki bana sınırsız ve sorunsuz yazı yazma imkânı sağlıyorsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları