Yeniden merhaba...

Bir süredir ayrıyız..

Öyle yoğun bir dönem ki, hem kendimi hem de Yazıişlerini zora sokmaya başlamıştım..

Dolayısıyla biraz nefes alma imkânı oldu..

Gerçi nefes almak derken, yazı ile ilgili nefes..

Yoksa gündem nefes almayı da imkânsız hale getiriyor..

Burası Türkiye.. Gündem ışık hızıyla değişiyor.. Hep yoğun, hep taşkalalı..

Eski Haber Müdürüm Deniz Arman hep şöyle derdi;

-İyi ki Türk'üz, iyi ki Gazeteci'yiz..

**

Norveçli gazeteci, ülkesindeki bir trafik kazasını bir ay konuşur.. Bir trafik kazasından dizi yazı çıkarır..

Oysa bir Türk gazeteci, bırakın gündem kovalamayı, artık dermanı kalmadığı için, gündemden kaçar..

Benim ki de biraz öyle oldu..

**

Peki bu arada neler oldu?

Hadi buyur, yine düştük işin içine..

Neler olmadı ki..

Bir Ak Partilinin, "Ankara'yı parsel parsel sattı" dediği Melih Gökçek'in, Ak Parti'nin tepesindeki ismin, Tayyip Erdoğan'ın, 30 yıllık dava arkadaşı olduğu ortaya çıktı..

Aynı Melih Gökçek, bence usta bir siyasi hamlenin etkisiyle (hamle ve sahibi bende saklı) yeniden gündeme geldi.. Bununla kalmadı, Ak Parti ve MHP'ye şeref katıp, kurtarıcı pozisyonuna döndü..

Melih Bey ile olan diyaloğum başka.. Kendisiyle hiçbir menfaat ilişkisine girmemiş ender gazetecilerden olduğum için, seviyeli bir ilişkimiz var..

Ne ben saygıda kusur ederim, ne de o, bir gazeteci ile olması gerekenden fazla sıcak durur..

Ama bu saydıklarım oldu.. Hepimiz de oradaydık..

**

Ak Parti ile HDP, masa altından yine flörte başladı.. Herhalde anketlerin dili mecbur kıldı, Ak Parti ve liderinin, yeniden "Ayağının altı kaşındı.." Görünen o ki, yine ayak altına alacak, ortak değerimizi..

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gördü bu tabloyu ve milleti bilgilendirdi..

Vay sen misin bunu diyen.. Saray çok sinirliydi.. Sözcüsü çıkıp dedi ki;

-Ak Parti ile HDP'nin adlarını yan yana bile getiremezsiniz..

**

Hacı abi, haberi yok pozunda ama, yakın zamana kadar, geçtim yan yana getirmeyi, koyun koyunaydılar..

İbrahim Kalın, "Adımızı yan yana bile getiremezsiniz" derken, ben ekranda, havaya bakıp ıslık çalan birini görür gibiydim..

**

Aaaaa, bir de ne oldu?

Yunaytıd Sıteyts of Amerika, pkk'lı bazı teröristlerin kellesine ödül koydu..

Ne demek? Bulan, birinden 5 milyon dolar, diğerleri için, 3 ve 2 milyon dolar para alacak..

Yani Amerika bu adamların yerini bilmiyor.. Sanırsın CIA bu teröristlerle gün aşırı görüşmüyor..

Geçen hafta, eski Genel Yayın Yönetmenim Yılmaz Özdil yazdı;

Çözüm günlerinde, Kandil'den canlı yayın yapan Anadolu Ajansı'na sorsalar, elleriyle koymuş gibi bulurlar..

Bugünlerde yine çözüm ağzıyla yazmaya başlayan gazeteci müsveddelerine sorsalar, iki dakikaya olay yerindeler..

Ama ne hikmetse, bu örgütü besleyip büyüten, giydirip kuşandıran Amerikalılar, şimdi adamları bulamıyor..

Ben size söyleyeyim, "Mutfakta biri var"..

Ve yine bir şeyler dönüyor..

Tu kaka pkk derken, bugünlerde devletçik kurdurmaya hazırlandıkları ypg'yi şirinleştirecekler..

Ve şuraya yazıyorum;

Cumhurbaşkanı da aslına rücu edip, yine Türklüğe laf etmeye başladığına göre, sistemin çarkları işler ve benim canım mesleğimin üzerine çöreklenen şahsiyetsizler, bu defa da ypg üslerinden canlı yayın yaparlar..

Yeni 'terörişko' görüntülerine hazır olun..

Demedi demeyin..

**

E ne olur?

Vallahi, her şey olur, olabilir..

Bana bugünden dua etmek kalır..

Bu mesleği namusuyla sürdürmeyi nasip et Allah'ım!

Üç parça menfaat için 80 takla atacaksam, bu parmakları kilitle yarabbim!

**

Yeniden merhaba..

Yazarın Diğer Yazıları