Yenikapı ruhu...

Hatırlanacağı üzere, 7 Ağustos 2016 Pazar günü İstanbul-Yenikapı'da yapılan "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne her kesimden çok sayıda katılım olmuş, milyonlar Yenikapı miting alanını doldurmuştu. Bu olağanüstü kalabalık, o günlerde millî birlik ve beraberliğin sembolü kabul edilerek "Yenikapı ruhu" diye bir ifade çıkmıştı ortaya. Aradan iki ay bile geçmeden "Yenikapı ruhu" denilen şeyin maalesef bir serap olduğu anlaşıldı.

Aslına bakarsanız kalabalıklarda akıl yoktur ki ruh olsun. Milyonları bir arada görünce bunun millî birlik ve beraberliği temsil ettiği zehabına kapılmak başta yanlıştı. Kalabalıklar tek başına bir anlam ifade etmez. Orada sürü psikolojisi vardır. Sorumluluk çobana düşer. Çoban, kalabalığı müspet yöne kanalize edebilirse ancak o zaman millî birlik ve beraberlikten söz edilebilir. Aksi halde mitingler bir gövde gösterisi olmaktan öteye geçemez.

15 Temmuz darbe girişimiyle "bekâ sorunu" yaşadığımız bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan "Garibnâme"de geçen o meşhur hikâyeyi milyonlara anlatarak gereğini yapabilseydi eminim "Yenikapı ruhu" kuvveden fiile çıkar ve bugün yepyeni bir Türkiye'de yaşıyor olurduk.

Âşık Paşa'nın (ö. 1333) "Garibnâme"de anlattığı o hikâye özetle şöyledir:

Bir şahıs Kâbe'ye gitmek üzere kâfile ile birlikte yola çıkar. Bir müddet gittikten sonra her nasılsa kâfileden ayrılır, yolunu kaybeder. Akşam olunca bir yere konar. Açlık bir taraftan, soğuk bir taraftan, perişan olmuştur. Bari bir ateş yakayım der. Kavlığında taş, çakmak ve kav vardır, çıkarır ve ateş bunun hangisindedir acaba diye düşünür. Hepsine ayrı ayrı kendisine ateş vermesi için yalvarır, ama nâfile... Sonunda üçünü (çakmak taşı, kav, çakmak) bir araya getirerek ateşi yakar.

Keşke Cumhurbaşkanı Erdoğan o gün milyonların önünde bu kıssayı anlatsa ve halka şöyle seslenebilseydi: Sevgili vatandaşlarım! Âşık Paşa'nın çok güzel ifade ettiği gibi ateş ne kavda, ne taşta, ne de çakmaktadır. Ateşi elde edebilmek için nasıl bunların üçünün bir araya gelmesi şartsa; aynı şekilde bugün de güç ne A partisinde, ne B partisinde, ne de C... Yaşamakta olduğumuz bu sıkıntıları atlatabilmek için bu üç partinin bir araya gelmesi elzemdir. Yarın bu üç partinin oluşturacağı bir millî mutabakat hükümeti kuracağız. Sizden isteğim, Yenikapı'da gösterdiğiniz bu birlik ve beraberlik ruhunu dalga dalga yurt sathına yaymanızdır. Allah yâr ve yardımcımız olsun...

Maalesef böyle bir yola gidilmediği gibi aksine 15 Temmuz öncesindeki kutuplaştırıcı eylem ve söylemlere devam edildi. Bakıyoruz Cumhurbaşkanının yurt dışı gezilerine yine o malum kalemşorlar çağrılıyor. Muhtarların alkış çavuşluğu görevi devam ediyor. Bilmem ne bankasında hesabı var diye sade vatandaş memuriyetten atılıyor, Meclis kürsüsünden FETÖ liderine övgüler yağdıran bakan yine bakan... TBMM dururken OHAL'in devam edip etmemesi Saray'da muhtarlar arasında oylanıyor. Millî birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir ortamda "Lozan zafer mi, hezimet mi" gibilerden kabuk tutmuş yaralar kaşınıyor. Böyle akşamın millî birlik ve beraberlik çıkar mı sabahından?

Kısacası; ben yapayım, siz doğru mu yanlış mı olduğuna bakmadan beni destekleyin hatta alkışlayın derseniz belki meydanlarda taraftar toplayabilirsiniz ama asla millî birlik ve beraberliği sağlayamazsınız.

Sayın yetkililer! Lütfen kendinize gelin, yazık oluyor bu ülkeye...

Yazarın Diğer Yazıları