Yerel referandumlara giderken

Bu yazı yazılırken yerel seçimler için cumhur ittifakı henüz resmileşmemişti ama o yönde sonuçlanacağı besbelliydi… Buna karşılık millet ittifakı, konuşulmakla birlikte tam netleşmemişti…

İttifak düşüncesi, iktidar açısından çok hayatî bir ihtiyacın sonucu… Çünkü bu ittifak yapılmasaydı, Türkiye'nin siyasî ve idarî sisteminde büyük değişime yol açan 16 Nisan 2017 referandumunda 'hayır' çıkacaktı… Son seçimde yüzde 42 oy alan AKP'nin, bir yıl önce gerçekleşen referandumu geçirme şansı sıfır bile değildi…

Başarılmış, daha doğrusu tadına varılmış bir yöntemdi bu… 'Ortağız' havasına girip fazla şımarmayan ve 'talepleri son derece sınırlı bir müttefik'le birliktelik iktidarın işine geliyor tabii ki… Bir de buna büyük propaganda gücü eşliğinde, tüm muhalefeti -içine PKK'yı, IŞİD'i, FETÖ'yü, DHKP-C'yi de ekleyerek- bir torbaya doldurduğunuzda, dağılma işareti veren saflarınızı tekrar sağlama alabiliyorsunuz!..

***

MHP, kendince doğru yerde konumlandı… İktidar partisinden uzaklaşan seçmenin birinci adresi oldu… İktidar partisi açışından bakıldığında bu durum çok da kötü değil… Çünkü kendisinden uzaklaşan seçmen, muhalefet saflarına geçmiyor, MHP üzerinden de olsa yine ittifak havuzunun içinde kalıyor…

Zaten sıkça yapılan anketlerle de tespit edilen bu durum, hâliyle ittifakı bir zarurete dönüştürüyor, kendilerince haklı kılıyor… Anlaşılan o ki yerel seçimler de özellikle büyük şehirler için 'yerel referandumlar' şeklinde geçecek ve en önemli motivasyon unsuru, önceki seçim ve referandumlarda 'başarı'yı getiren 'kamplaştırma' düşüncesi olacak…

Maalesef siyaset artık 'normalleşme'nin çok uzağında ve bu iklim 'rakip' değil, 'düşman' üretiyor sürekli… Böylece toplumsal doku sertleşiyor, insanların, grupların ve yapıların birbirlerini etkileme şansını azaltıyor… İnsanlar mevzilerinde çakılı kalıyor… Bu da en çok statükonun işine geliyor… 'Düşmana bakarak hizalanma' hastalığı, ülkeye orta ve uzun vâdede kötülük getirse de statükonun umursamaz sahiplerine yarıyor…

***

Muhalefetin bunu tam olarak gördüğünü söyleyemeyiz… Görse bile bu stratejiyi etkisiz kılacak, dil, karşı strateji üretme potansiyeli, propaganda gücü ve kadrolar konusunda ciddi sıkıntıları var… O yüzden, biraz da çaresizce ittifaka yöneliyorlar…

Önceki seçimlerde görüldü ki, seçmen haritası anlamında Türkiye ikiye yarılmış durumda… Bloklar arası oy geçişleri son derece sınırlı… Olumlu veya olumsuz, ülkede ne olursa olsun, bloklar arasında 'geçişler' anlamında hareketlilik pek yaşanmıyor… Hiç de rasyonel olmayan gerekçeler, seçmenleri bağlıyor… Hâliyle, o 'bağlanmış seçmen' günlük hayatta yaşadığı zorlukları arka plana atıp bir anda 'kale bekçisi'ne dönüşebiliyor…

***

Her şeye rağmen, yerel seçimlerde ittifak düşüncesi muhalefet adına nasıl değerlendirmek gerekiyor? Tabloya bakıldığında, iktidar açısından oluşan zaruretin muhalefet için de geçerli olduğunu görüyoruz…

Madem yerel seçimler 'yerel referandumlar'a dönüşecek, bu durumda muhalefete de 'parçalı' kalmak yerine ittifak yapmak düşüyor…  Bu, tercih edilen bir şey olmasa da şartların oluşturduğu bir mecburiyet gibi duruyor…

Referandumlarda İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere, büyük şehirlerin neredeyse tamamında 'hayır' çıkmıştı… Ayrıca her ne kadar kamplaşmanın etkisiyle seçmenlerin mevzilerinde kalma eğiliminden söz etmiş olsak da bu sonuç sıfır değil… Yüzde 2'lik, hatta 1'lik kısmî geçişler bile tabloyu değiştirebilir…

Anketler gösteriyor ki, iktidar bloğunda -şimdilik- aleyhte yüzde 3 civarında bir oynama var… Geçmişte sok yaşadığımız gibi seçime doğru bu eksilme telafi edilebilir mi? Sandığa katılım oranı ne olacak?

 Siyasî iktidar, 2002'den bu yana en kritik seçimine giriyor… Kaybederse sadece bazı belediyeleri değil, avuçlarının içinde sıkıca tuttuğu çok şeyi kaybedecek… Eğer kaybeden yine muhalefet olursa, bunun kendi içlerinde yıkıcı etkisi olacak… Satranç başladı, bakalım hangi akıl galip gelecek?

Yazarın Diğer Yazıları