Yerli ve millî olabilmek...

                İstanbul'dan yeterli oyu alamayan veya oyunu artıramayan partilerin Genel Seçimlerde ülke çapında başarılı olabilmeleri mümkün değildir. Bu bakımdan bir seçmen olarak, İstanbul ve çevresinin sorunlarının ve çözümlerinin ele alındığı seçim beyannamelerini görmek isteriz. Alışılmış ve sürekli dile getirilen meseleler kadar; 3. Boğaz Köprüsü ve 3. Havaalanının doğurduğu ve doğurabileceği sorunlar ele alınmalıdır. Buradaki yolsuzluk ve istismarlar, hak ihlalleri, eşe dosta tanınan imtiyazlar, çevredeki köylüleri ezen uygulamalar, büyük rant ve çevre sorunları ele alınabilir. İstanbul'un kuzey ormanları üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Belgrad Ormanı nitelik değiştirmektedir. Atatürk Hava limanının kapatılması söz konusudur. Acaba bu arazi kimlere açılacak ve verilecektir? İstanbul milletvekili adayı olmak herhalde kolay değil...

                                                                ***

                Esed'e diktatör diyenler aynaya bakıp kendilerini değerlendirirlerse iyi olur. Anayasaya uymak yerine, anayasayı kendine uydurmak, basına baskı ve saldırı, Hürriyet Gazetesini bir iktidar milletvekili komutasında basmak, havuz medyası kurmak, rejim fiilen değişmiştir diyerek demokratik parlamenter sistemin rafa kaldırıldığının ilan etmek, siyasi tansiyonun ve kamplaşmayı artırmak ülkemizdeki eksik demokrasi örnekleridir...

                Yerli ve milli olabilmeye Genel Seçimler yaklaştıkça epey talip çıktı ve bu kavramların kısmeti açıldı. Çelişkili tavır ve beyanları gördükçe daha önceleri neredeydiniz sorusu akla geliyor. Gerçekten küresel rüzgarların estiği, önü açılmış milli devletlerin kuşatıldığı bugünkü dünya düzeninde milli ve yerli kalabilmek zordur. Küresel çıkarları korumak ve onlara teslim olmak insanlara akıl almaz imkânlar sağlamaktadır. Milli menfaatler yerine küresel menfaatlerin korunması gerektiğini ileri süren yetkililer ve bakanlar gördük. Farklı ülkelerde değişik yöntem ve imkânlar sunarak bir çok kimse elde ediliyor; kullanılıyor ve işi bitince de atılıyor. İdeolojik aidiyetin yerini alan etnik ve mezhep mensubiyeti belirli bir millete ait olmanın önüne geçiriliyor. Değişik şekillerde kullanılanlar milli ve yerli de kalamıyorlar.

                Bazıları yerli ve milli olmakla Türklerin kastedildiğini ileri sürüyorlar. Yerli ve milli olabilmek her Türk vatandaşı için geçerli olmalıdır. Bazıları hem etnik köken arama peşine düşecek; hem de T.C. vatandaşı dini azınlıklar ve bazı etnisiteler de yerli sayılacak. Dini azınlık ve farklı etnikliklere bağlı vatandaşlarımızın da milli kimliği Türk'tür. Şu halde, bazılarının yerli ve milliden sadece etnik Türklerin kastedildiğini anlamaları yanlıştır. Kaldı ki, etnik Türk ve etnik Türk olmayan ayırımı da ayrı bir yanlıştır. Türk unsuru Anadolu'da etnik gurup değildir. Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova, Irak ve Suriye gibi ülkelerde durum farklıdır.

-              Milli ve yerli olanlar dünya dili olan Türkçeye, milli sembollere ve değerlere sahip çıkarlar,

-              Milli egemenliği devredilemez ve paylaşılamaz olarak görürler ve tuzaklara düşmezler,

-              Türk olmayı, Türkiyelilikle karıştırmazlar,

-              Türk Milletine mensubiyet duygusunu hissederler; etnik taassuba sapmazlar,

-              Milli çıkarları her alanda koruyarak silah bırakmamış terör örgütü ile müzakere yapmaz; Habur, Oslo rezaletlerine ve Dolmabahçe Mutabakatlarına sebep olmazlar, yanlış politikalarla terörü azdırmazlar, dıştan kumandalı çözüm tekliflerine kapılmaz ve örgütün ekonomik kaynaklarını kuruturlar,

-              Yerli ve milli sermaye kendi çıkarını düşündüğü kadar, ülke çıkarını da düşünür, vergi kaçırmaz, hayali ihracat yapmaz; doğrudan yatırım yaparak istihdam  yaratır. Milli ve yerli bir yönetim, üretimi ve ihracatı önleyici oyunlara gelmez; ülkeyi iç ve dış borç ablukası altına sokmaz; cari açığa rekor kırdırmaz; işsizliği artırmaz; gelir dağılımını düzeltir ve tarımı perişan etmez. Elindeki değerleri satıp onlardan kurtulmaz.

-              Yerli ve milli olanlar Cumhuriyet-Osmanlı rekabeti gibi kısır tartışmalara teslim olmaz. 1923 Türkiye'sinden rövanş almaya kalkmaz. Demokrasiye ve hukuk devletine bağlı kalır.

 

Yazarın Diğer Yazıları