"Yiğit çocuğu" öldü, "kahpe düzen" mezarı başında dimdik ayakta!

O kadar sürreal bir tablo ki; düşünüyorum, düşünüyorum, kendimi gerçekliğine ikna edebileceğim bir tek sebep bulamıyorum. "Oy", "ittifak", "meclis üyeliği"?.. Fırat'ın değil topyekûn hatırası, tırnağının ucu, saçının teli bu kadar "ucuz" değil ki!

İnanamıyorum. İnanamadığım için de biri çıksın ve "montaj" desin istiyorum.

Demiyor.

***

"Nevruz sürecindeki tutumu, Gezi süreci ve hükümete karşı şimdiki darbe girişimine karşı almış olduğu tutumu çok anlamlı ve değerli buluyorum. Öcalan'ın aslında durduğu yer, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. Öcalan'ın gösterdiği bu istikamete yönelik bir siyasetin henüz yürütülemediği kanaatindeyim. Öcalan, İmralı'da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor. Türkiye'nin demokratikleşmesine de katkı sunabilecek çok anlamlı şeyler söylüyor..."

"Bağımsız bir Kürdistan için silah kullanabilirsiniz..."

"Başbakan cumhuriyet tarihinde hiçbir liderin hem cesaret edemediği adımlar attı, hem de bu adımların arkasında samimiyetle durdu. PKK ile Oslo'da başlayan görüşmelerin arkasında samimiyetle ve cesaretle durduğu gibi İmralı'da Öcalan'la başlayan görüşme sürecinin de samimi bir savunucusu oldu. Bunlar yürek isteyen, samimiyet ve cesaret isteyen davranışlardır."

"Ergenekoncu-ulusalcı tüm çevrelerin sevinçleri kursaklarında kalacak. Çözüm süreci samimiyetle devam edecek."

"Diyarbakır nevruzunda barış türküleri söylendi. Ama birileri rahatsız olmaya başladılar. Sizi gidi kandan kadavradan beslenenler. Sizin derdiniz bayrak mı? Bayrak edebiyatı yapıyorsunuz. Şehit edebiyatı yapıyorlar; utanmazcasına arlanmazcasına... Biz sizin milliyetçiliğinizi biliyoruz. Siz kandan besleniyorsunuz; kadavralardan besleniyorsunuz. Siz gencecik insanların cesetlerinden besleniyorsunuz; anaların gözyaşlarından besleniyorsunuz."

 "Biz bu kanı durdurduğumuzda, bu sorunu çözdüğümüzde MHP, tabelasını indirmek zorunda kalacak. MHP diye bir parti kalmayacak. Dağlardan şehitlerimiz gelmediği zaman MHP diye bir parti kalmayacak."

"Öcalan'ın verdiği mesajlardan hangisi Türkiye'nin birliğine, dirliğine, kardeşliğine ve barışına zarar verici niteliktedir?.."

"Kendilerini siyaseten yaşatmak için bayrağı da, milliyetçiliği de kullanan parti ve çevrelere, "Batsın kandan beslenen milliyetçilik anlayışınız!" diye haykırmak gerekiyor."

"Hani AK Parti ''milliyetçi'' bir partiydi?

Hani Başbakan partisinin rotasını ''milliyetçiliğe'' doğru çevirmişti?

Sahi bu suçlamayı getirenler şimdi ne diyecekler?..

Başbakan Türkçülüğün de Kürtçülüğün de karşısında olduğunu söylemeye devam ediyor...

Türkçülük ve Kürtçülük biçiminde karşımıza çıkartılan etnik milliyetçi ideolojilerin birer ''şeytanî ideoloji'' olduğunu vurgulamaya devam ediyor."

"Başbakan'ın ''Kimse bu süreçte karşımıza Kürtlük ve Türklük''le çıkmasın!'' sözlerini her daim akılda tutmak lazım."

***

Bunlar ne biliyor musunuz?

Mermi.

Eline bu "mermi"lerin kanı bulaşmış olanın o mezarın yanından yöresinden geçememesi gerekirken, anmasında baş konuk gibi ağırlandığına göre, siz konuyu çok yanlış anlamışsınız belli ki; Fırat'ı aldığı bıçak darbeleri değil, bu mermileri kalbinin tam ortasına saplayan çözüm/açılım siyaseti katletti.

Fırat, "çözüm" diye dağdakileri şehirlere indiren, üniversiteleri Kandil'e çevirenlerin "karşısına Türklükle çıktığı için" katledildi.

"Yiğit çocuğu"nun ölüp de, "kahpe düzen"in onun kabri başında kanlı canlı, dimdik ayakta olduğu bu fotoğrafı ne midem, ne kalbim kaldırmıyor benim.

Bu nasıl hazmedilir, "Fırat'ın ruhuna Fatiha", bu "mermi"leri sıkan kirli dille nasıl kirletilir, o tazecik ruhun üzerine böyle ağır bir yük nasıl bindirilir aklım almıyor.

Batsın sizin siyasetiniz.

Buna ne uğruna katlanıyorsanız, Fırat'ı, neyin bedeli olarak katili olan siyasete kullandırıyorsanız o da batsın; yerin yedi kat dibine, bir daha bu ülkeye musallat olmamak üzere batsın!

SORU-YORUM

TBMM Başkanlığı'ndan istifa etmesini anladık da, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın neden TBMM'ye veda yemeği verdiğini anlayan var mı? Başkanlığı bıraksa da, kendisi "milletvekili" sıfatıyla hâlâ TBMM'ye mensup bulunmuyor mu? Seçim yapıldı, Yıldırım İstanbul'u kazandı; dolayısıyla milletvekilliğini de bırakarak TBMM'yle bütün bağını kopardı da bizim mi haberimiz yok? 31 Mart gecesi İmamoğlu kazanırsa dönmek durumunda kalacağı Meclis'e bu kadar peşin bir "veda" size de tuhaf gelmedi mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları