Yılmaz Özdil’den acı teşhis:Türkiye’nin beyin ölümü geçekleşti!

Yılmaz Özdil’den acı teşhis:Türkiye’nin beyin ölümü geçekleşti!

Ünlü gazeteci yazar Yılmaz Özdil “Türkiye’nin beyin ölümü gerçekleşti” diyerek dikkat çeken bir açıklamaya imza attı.

Dünyaca ünlü beyin cerrahı Gazi Yaşargil’in ölümünden yola çıkarak youtube kanalında ülkede son dönemde yaşanan gelişmelerden çeşitli örnekler veren gazeteci yazar Yılmaz Özdil “Türkiye’nin beyin ölümü gerçekleşti” dedi.

Özdil, şöyle konuştu:

-Beyin cerrahı Gazi Yaşargil'in vefat ettiği gün Abdullah Öcalan'ın Irak'taki Barzani ve Suriye'deki Mazlum Abdi ile yani birinci çinko ve ikinci çinko ile resmi temaslarda bulunmak istediği duyuruluyorsa, bu ülkede Öcalan'ın bu talebini Şeyh Said'i şehit ilan eden parti duyuruyorsa, aynı gün Türk Milliyetçisi Prof. Ümit Özdağ'ın tutukluluğuna devam kararı çıkıyorsa, Türkiye'nin beyin ölümü çoktan gerçekleşmiş olmuyor mu?

-Birkaç örnek daha vereyim... “Ben bu ülkede cahil okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum” diyen, “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar cahil halktır” diyen, “Profesörden başlayarak en tehlikeli olanlar üniversite mezunlarıdır” diyen profesör unvanlı arkadaş gibi adamlar, üniversitelerin başına yönetici yapılıyorsa, ordinaryüs profesör Gazi Yaşargil’in ülkesinde beyinden söz edilebilir mi?

Profesör unvanına sahip bir profesör, “Elbiselerimizi çıkarmadan sevişmemiz gerekir. Cinsel münasebet sırasında affedersiniz eşeklerin yaptığı gibi tamamen soyunmayın, odada melekler vardır, siz soyunursanız melekler sizi görmemek için utanırlar, dışarı çıkarlar şeytan odada tek kalır, doğacak çocuk şeytanın nasibi olur” diyorsa, bu ülkede beyinden söz edilebilir mi?

Tübitak'ın başına hayvanat bahçesinden yönetici ataması yapılıyorsa, Tillo evliyalarının kerametleri Tübitak’ın bilim fuarında sergileniyorsa, Maraş dondurmacıları gibi fesle dolaşan tımarhanelik bir arkadaş, “Shakespeare Müslümandı, asıl adı Şeyhpir'di, Karl Marx'a das kapitali cinler yazdırdı” diyen arkadaş devletin zirvesine, saraya, ilim insanı olarak davet ediliyorsa, yahu kardeşim “deve sidiği şifalıdır” diyen akademisyen varsa bu ülkede, “Nuh tufanında hazreti nuh'un cep telefonu vardı, drone kullanıyordu” diyen akademisyen varsa bu ülkede, Gazi Yaşargil daha ne yapsın ya beyin konusunda...

Geçenlerde Ankara'da teknoloji fuarı vardı Ankara Bilim Üniversitesi tarafından düzenlenen fuarın en önemli konusu yapay zekâydı, yapay beyin yani...

TBMM başkanı Numan Kurtulmuş, konuşmacı olarak katıldı, ne dedi biliyor musunuz? “Yapay zeka gözyaşının değerini biliyor mu dedi, yapay zeka özür dilemenin ne anlama geldiğini anlayabiliyor mu?” dedi, herkes birbirine bakıyor... Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız devam etti, dedi ki “Yapay zeka şeytani bir oyunun parçası olan insansızlaştırma sürecinin bir aracıdır." dedi. “Yapay zekanın yüksek teknoloji çabasının insana zarar vereceği aşikâr” dedi.

Aynı Türkiye Büyük Millet Meclisi, Gazi Yaşargil’e beyin konusundaki çabalarından ötürü milli egemenlik onur ödülü vermiştir, Millet Meclisi'nin AKP'li başkanı şimdi “yapay beyin şeytan işi” diyor “insana zararlı” diyor yani Allah'tan Gazi Yaşargil’e “insana zararlı” demediler...

Bakın, “akademisyenlerin kep değil sarık takmaları daha uygundur” diyen, şizofreni hastalığının cin çarpması yüzünden meydana geldiğini söyleyen, tedavi için de dini şifacılarla üfürükçülerin faydalı olabileceğini söyleyen profesör varsa bu ülkede; “yabancı kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunçtur, bir kadınla bir erkeğin nikâhsız olarak ellerinin birbirine değmesi caiz değildir” diyen rektör varsa bu ülkede, Tübitak, bir tarikat şeyhinin aynı anda iki yerde görüldüğü iddiasını, bilimsel kabul ediyorsa, İsviçre'de 8 bin fizikçi ve mühendisin ortak çalışması sonucunda 10 milyar dolara mal olan hadron çarpıştırıcısıyla deneye başlandığı gün din eğitimi bile almadığı halde din adamı kabul edilen mollalar bu ülkede kadrolu devlet memuru yapılıyorsa, “kadının evden çıkması caiz değildir” diyen “parfüm haramdır” diyen “topuklu ayakkabı ayete aykırıdır” diyen “saç boyamak caiz değildir” diyen “kadının fazla öyle laf etmeden arada sırada konuşmasında sakınca yoktur” diye lütfeden profesör varsa bu ülkede, “kadınlara kesinlikle oy verilmemeli” diyen “kadınlar evinde oturmalı” diyen arkadaş bu ülkede uzay bilimleri fakültesi dekanıysa, bu ülkenin milli eğitim bakanı tarikatlarla işbirliği yapmaktan gurur duyduğunu, devam edeceğini söylüyorsa, okullarda sınıfların ortasına maket mezar konuluyorsa, çocukları öğretmen masasına yatırıp kefenliyorlarsa, çocuklarımızı tiyatroya, müzeye, sergiye, spor salonuna götüreceklerine vatan hainlerinin mezarına ziyarete götürüyorlarsa, mezar taşı sildiriyorlarsa, çocuklar, Gazi Yaşargil'in ülkesinde beyine dair, herhangi bir kavramdan söz edilebilir mi?

Daha yeni “6 yaşındaki kız çocukları evlenmeye adaydır” diyen, “7 yaşındaki kız çocukları evlenebilir nikahlanabilir” diyen zihniyet, Boğaziçi Üniversitesi'nde konferans veriyorsa, bu arkadaşa bu ülkenin milli eğitim müdürü tarafından teşekkür plaketi veriliyorsa, milli eğitim müdürünün plaket verdiği bu arkadaş “ketçap kahve kakao ve gazlı içecekler şehvet uyandırır” diyorsa, “yorgan ve battaniye cinsel duyguları tahrik eder, battaniye ve yorgan erkeğin cinsel dürtülerini gıdıklar” diyorsa kafayı bu işlere takmışsa, ya yorgana bakınca seks görüyorsa, Türk mutfağına bakınca tahrik oluyorsa, “kadınla erkek aynı asansöre binerlerse, halvet olurlar” diyorsa yani “kadın erkek aynı asansöre bile binmemeli” diyorsa, “kadın spiker seyretmek günahtır” diyorsa kadına yönelik şiddeti bile savunuyor, "kadınlar dayak yiyorsa şükretsinler, vardır bir hikmeti” diyorsa, ya bunları söyleyene Türkiye'nin göz bebeği Boğaziçi Üniversitesi'nde konferans verdiriyorlarsa rahmetli Gazi Yaşargil ne yapabilirdi bu ülkeye... Ülkenin çoktan beyin ölümü gerçekleşmiş olmuyor mu?

Bakın, Avrupa birliği resmen Türkiye'ye karşı sınır muhafızları birliği kuruyor ve yerleştiriyor. Türkiye'yi Avrupa Birliği sınırlarının dışında tutuyorlar.

2021 yılında Avrupa Birliği, Türkiye'yi resmi olarak Avrupa'dan çıkardı, Ortadoğu birimine kaydırdı. Avrupa Birliği Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Direktörlüğü var; adı üstünde Avrupa'nın komşularını ve genişleme sınırlarını belirleyen bir bölüm burası...

2021 yılında Türkiye'yi resmi olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika birimine kaydırdılar, yani “Sen git artık Ortadoğu ile müzakere yap” diyorlar...