Yine "Biz Kimleriz?"

AKP Gençlik Kolları, Necip Fazıl'dan esinlenerek, partiye bağlı gençlere siyasi ümmet kimliği biçen ve "sen kimsin" sorusuna cevap veren bir klip yayınladı. Deve kervanıyla başlayan klibin sonunda, gençleri, Tayyip Erdoğan'ın şahsında ve ümmet kimliğinde birleşmeye davet ediyorlar.

Necip Fazıl'ın "beşinci boyut"u da klipte kullanıldı. Yani Necip Fazıl'ın karaladığı ve "dördüncü boyut" dediği cumhuriyet yerine beşinci boyut devleti kurulacak. Yılmaz Özdil, bu konuyu ayrıntılı olarak yazdı… Sosyal medyada da önemli cevaplar verildi…

***

Bu fikri yapının, cumhuriyet dönemi ve dolayısıyla ulus devletle, ulus kimliğiyle; kısacası Türklükle sorunu vardır. Bu şekilde söyleyemedikleri için bütün Müslümanların mensubiyetine yani dini kimliğe sarılıyorlar.

Oysa cumhuriyetin ümmetle bir sorunu yoktur ama çağın gerçeği olarak esas alınan yapı, ulustur, ulus devlettir. Dünya üzerinde ümmete dayalı bir İslam devleti yoktur. Şeriat devleti diye bilinenlerin yaptığı, maskaralıktan ibarettir. İstihbarat servislerinin ortak kurduğu IŞİD ise bir ümmet devleti tasarımıydı ama foyası çabuk ortaya çıktı.

***

Türk gençleri, bir zamanlar, önce ailelerinin sonra da Türk Milleti'nin umudu olarak yetiştirilirdi. Öyle ki ilkokul ikinci sınıf Türkçe kitapları, "Oğuz Kağan Destanı" ve Ziya Gökalp'ın "Kızılelma" şiiriyle başlar, sonraki sınıflarda Enis Behiç Koryürek'in "Biz Kimleriz?" şiiri gibi eserler üzerinden yetişecek çocuklara ve gençlere ulus veya millet olma bilinci verilirdi.

Enis Behiç, bu şiirini "Milli Neşide" adıyla yazmıştı. "Milli şiir" demektir. Bu sütunda beş buçuk yıl sonra yeniden hatırlatıyorum:

 

Biz kimleriz? Biz Altay'dan gelen erleriz.

Çamlıbel'de uğuldarız; coşar, gürleriz.

Biz öyle bir milletiz ki ezelden beri,

Hak yolunda, yalın kılıç, hep seferberiz...

 

"Zafer" bizim şaha kalkmış küheylanımız;

Atıldı mı durduramaz ne dağ, ne deniz...

Felâketler pençemizde oyuncak olur

Yangınlarda bütün cihan al sancak olur.

 

Tan yerinden yıldırımlar saçan sesimiz

Gün batısı üzerinde şöyle duyulur;

Fırtınalar yoldaşındır na'ra salan Türk!

Hey koca Türk, Tanrısından kuvvet alan Türk!

 

Yürüyoruz, başımızda "Ay-yıldız"ımız.

Genç ihtiyar, kadın, erkek, oğul, kızımız...

Soyumuzda ne kahraman kardeşler vardır:

Türkmen, Oğuz, Başkurt, Tatar ve Kırgızımız...

 

Demir dağlar delmiş olan "Bozkurt"larız ki

Orhon'da var Gültekin'den kalma yazımız...

Hamlemizden yere geçer kanlı saraylar.

Bizce birdir gedalarla baylar, giraylar...

 

Medeniyet şimşeğinden gelir hızımız;

Sorma: Kimdir kanatlanmış bu genç alaylar?

Bunlar bütün nura doğru akın eden Türk!

Hey koca Türk, uzakları yakın eden Türk!

***

Şimdi ise Türk çocuğuna diyorlar ki; "Sen Türk'ü bir kenara bırak, ümmete bak!"

Bir ümmetin selamete ulaşması, o ümmete mensup milletlerin bilimsel gelişmesine bağlıdır. Tabii ekonomik ve siyasi gelişmeyle ve tarihi coğrafi şartlarla birlikte…

Siz, mensup olduğunuz milletin kimliğini bir kenara bırakarak gençliği deve kervanlarının arkasından Arap çöllerine doğru yürütürseniz, ümmete de hiçbir faydanız olmaz. Arap çöllerinin hâkim unsurları, kendi şahsi servetlerini korumak için ABD, İngiltere ve İsrail'e teslim olmuştur. Türkiye'nin de AKP iktidarı sayesinde, yabancılara satılmayan stratejik değeri yok gibidir ama hiç değilse hepsini geri alabileceğine inanan bir gençlik vardır. Türk gençliğini, din devleti kurma hayallerine sürüklemek, yerli ve milli bir dava değildir.

Türk gençliğinin ihtiyacı, milli kimliğinin üzerine titreyerek, Türk kültür ve medeniyetini çağdaş kültür ve medeniyetin üzerine çıkarmaktır. Bu da ancak Türkçe düşünerek mümkün olabilir… "Sokma akıl yedi adım gider" derler;  kendi geliştirdiğin akıl ise seni yolda bırakmaz…

 

Yazarın Diğer Yazıları