Yine tartışılıyor: İmralı'dan mektup nasıl geldi?

Yine tartışılıyor: İmralı'dan mektup nasıl geldi?

Ağrı''da Savcı Sayan''ın Ak Parti''den belediye başkanı seçilmesini çok önemserim. Savcı Sayan''ı severim. Konuşuruz. Seçildiğinde tebrik de ettim.

Neden Savcı Sayan bahsine girdim?

Buna gelmeden önce "Savcı" ismi üzerinde durmak istiyorum. Bu ismi muhakkak tarihte hatırlayanlar olacaktır. Şimdi tarihî filmlerin biri bitiyor, biri başlıyor. Selçuklu, Osmanlı, Abdülhamid... Başka da var galiba. Hiçbir tarihî filmi seyretmem.

Hunlardan başlayarak yakın zamana kadar Selçuklu, Osmanlı dâhil, Türk tarihinin bütünü ve safhalarına dair kitaplarımız olduğu için biliyoruz, filmlerde, abartı, aşırı övgü, öncü isimlere giydirilen dokunulmazlık zırhı beni fazlasıyla rahatsız ediyor.

M. Turhan Tan''ı, Abdullah Ziya Kozanoğlu''nu, Feridun Fazıl Tülbentçi''yi okuduğumuz ortaokul, lisenin ilk yılları döneminde olsa heyecanla seyrederdik.

Ertuğrul Gazi''nin üç oğlu vardır: Gündüz, Saru Yatu ve Osman. Saru Yatu "Savcı" diye anılmıştır. Gündüz ve Savcı, Rumlarla savaşta şehit düşüyor. İkisinin ismi Türkçe. Biri Arapçadan gelme. Muhtemelen asıl adı "Osman" değil. Bu mesele ilmî çevrelerde tartışılmıştır. Şimdi girmeyeceğim.

Savcı Sayan, Habertürk''teydi. Osman Öcalan''ın TRT''ye çıkarılmasına ve A. Öcalan''dan mektup getirilmesine dair sorular soruldu.

Savcı Sayan, Osman''ın TRT''ye çıkarılmasının PKK''yi çökertme amacı taşıdığını; çünkü, Osman''ın "itirafçı" olduğunu iddia etti.  (Böyle olmadığını Savcı Bey elbette bilir. "Hataydı." diyemezdi.)

Abdullah Öcalan''dan getirilen mektup da soruldu.

S. Sayan, "Adam bir mektup okumuşsa elini mi kıracağız?" dedi. Habertürk''ten Kübra Par''ın "Ama Öcalan''a görüşmeye gidebilmesi için izin verilmesi gerekir." sözüne bir karşılık vermedi.

Burada devreye gireceğim. İmralı''dan mektubu getiren ve okuyan bilindiği gibi Prof. Dr. (o sıra Doç.) Ali Kemal Özcan''dır. Tanıdığım bir isim. Çok önce kendisiyle "Kürtçe meselesi"ne dair konuşmuş ve aynen yayınlamıştım.

Adı gündeme gelince kendisiyle uzun uzun konuştuğumu yazmıştım.

A. K. Özcan, 2005''ten beri Abdullah Öcalan''la görüşmek istiyordu.

Şimdi ismi çok tartışılan Mehmet Ağar burada karşımıza çıkıyor.

Sorum şu idi: "İmralı''ya gittiniz. Daha önce devletten talebiniz mi oldu?"

Cevabı: "2005 yılında ilk Türkiye''ye dönüş yaptım, üniversiteye gelmeden önce. O dönem dünya çapında ilgi gören doktora tezim Türkiye''ye de gelmişti ve devlet ile temasım o zaman başladı. Kamuoyundan iyi bildiğimiz isim Mehmet Ağar ile görüşmeye başlamıştık."

Soru: "Ne maksatla Mehmet Ağar''la görüşüyorsunuz? Çünkü o polis ve siz de ilim adamısınız."

Cevabı: "Ama şöyle; Mehmet Ağar''ın devlet içinden olduğunu herkes bilir. Hatta onun iki tane ünlü sözünü bilirim. Birisi bizim kendisine söylediğimiz ''Dağı bırakıp ovaya siyasete gelin'' meselesi, öbürü de Mecliste faili meçhullerle ilgili açılan soruşturmada: ''Bir tuğla çekersek bütün duvar çöker" demişti. Dolayısıyla Mehmet Ağar ile bir polis olarak değil devletin içinden, devletin mutfağından gelmiş birisi olarak görüşmüştük."

Meselenin İmralı''ya gidiş safhası var. Yer kalmadı. Sonra.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları