Yoksa yeni bir çözüm süreci mi

Aklım almıyor...
İnanın aklım almıyor.
Neyi diye soracaksınız.
Anlatayım.
Konunun biri Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi ikincisi ise HDP nin kapatılması.
Gelişmeleri takip ediyorum. Söylemlere bakıyorum. Yuvarlak kelimeler, suya sabuna dokunulmadan yapılan "-miş -mışlı" açıklamalar.
Baştan söyleyeyim, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun düşüncelerini savunacak değilim. Ancak adaletsizliği yaşamış biri olarak adaleti savunurum.
Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesine gerekçe gösterilen şeyler bu işin adli değil siyasi bir süreç olduğunu gösteriyor.
Söz konusu dava 2017 yılında bir haber gerekçe gösterilerek açılmış.
Haberde 3 PKK'lının fotoğrafı var ve terör örgütünün de bir mesajı yer alıyor. Gergerlioğlu ise bu haberi paylaşmış ve "Bu çağrı hakkıyla değerlendirilmeli" demiş.
Gergerlioğlu mahkemede örgütü meşrulaştırmadığını söylese de "örgüt propagandası" yaptığı gerekçesiyle suçlu bulundu. 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bahse konu gazetenin haberi ise halen yayında ve açılan bir dava yok!
Ancak Gergerlioğlu'nun "Ben bir insan hakları savunucusuyum. Mağdurun kimliğine bakmam. Zalime karşı mazlumun yanındayım yıllardır" dediği sözlere de katılmıyorum.
Çünkü doğru olduğuna inanmıyorum.
Kendisini, Ergenekon Kumpası Davası'ndan yargılandığım zamanda, bizler hakkında "Az bile yetmez ama evet" diyerek imzaladığı bildirilerden tanıyorum.
Zamanında, FETÖ kumpası olan dava için "Bu bir demokrasi mücadelesiydi ve yenileceği belli olanlar akıl almaz işlere başvurunca yakayı çabuk ele verdiler. Anlaşıldığı kadarıyla aslında kafa yapısı itibariyle tel tel dökülen Ergenekoncuların izini sürüp yargıya sunmak çok zor bir iş değildi" satırlarını kaleme aldı.
FETÖ'nün suyuna kürek çekenlerden biri de oydu.
Siyasal İslamcılık çizgisinden HDP çizgisine kayan MAZLUM-DER'in başkanlığını yaptığı dönemde Zaman gazetesinde, Türkiye İnsan Hakları Raporu içerisinde Ergenekon soruşturmasının geçen yılın en önemli olayı seçildiğini aktardı.
Gergerlioğlu, "Yakın tarihimizin birçok karanlık ilişkilerini, faili meçhul olayları ve ölümünü aydınlatması muhtemel olan davanın Türkiye demokrasisinin istikbali hakkında önemli sonuçlar doğurabileceğini düşünüyoruz" bile dedi.
Yani Gergerlioğlu'nun "Ben bir insan hakları savunucusuyum. Mağdurun kimliğine bakmam. Zalime karşı mazlumun yanındayım yıllardır" dediği sözler samimi değil.
Aksine Sayın Gergerlioğlu mağdurun kimliğine bakıyor. İnsanlar hücrede ölürken Gergerlioğlu gibi kimi kimseler imza topluyor "daha derine inilsin" deniyordu.
Fakat bu yazı Gergerlioğlu'nun günahlarını yargılama yazısı değil.
Kim olur ise olsun hakkı, hukuku, adaleti ve adil yargılanma hakkını savunmak zorundayız.
Bu yüzden gerçeği savunuyoruz.
Dün FETÖ kumpaslarında adalete kana kana içeceğimiz bir su gibi ihtiyacımız oldu, aynen bugün de Gergerlioğlu ve HDP kapatma davasında adalete ihtiyacımız var.
Sonuçta bunca yaptıklarına rağmen somut olarak Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesine gerek bir durum olduğunu düşünmüyorum.
Peki, neden içeriği bu kadar zayıf bir dava ile bu süreç yaşatılıyor?
Esas mesele de bu.
HDP'nin kapatılması ile ilgili Sabih Kanadoğlu; "Anayasa Mahkemesi, SPK'nun 108'inci maddesindeki bu hükmü iptal etti. 'Şu parti kapatılsın, kapatılmasın' diye yapılan konuşmalar birer lafugüzaftır. Yani boş sözlerdir. Artık Türkiye'de bir siyasi partinin, Anayasamızda belirtilen eylemlerin odağı olarak kabul edilse, kapatılması için dava açılsa bile kapatılmasına imkân yok" açıklamasını yaptı.
İddianame ekinde bulunan delillere baktığımızda çözüm sürecinde yaşananların delil olarak sunulduğunu görüyoruz.
Çözüm sürecinde (bana göre çözülme sürecinde) akil adam, akil olmayan adam, gazeteci, siyasetçi Gergerlioğlu gibi birçok kişinin bu ve benzeri çok fazla paylaşımı var.
HDP içindeki kimi siyasetçilerin terör örgütü PKK ile organik bağı gün gibi ortada!
İçimdeki şüphe aklımı kemiriyor.
Sanki bilerek acele ile ve dikkatsizce yazılmış!
Bir mağduriyet yaratılmış gibi...
Yani Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve HDP'ye kapatma davası açılması altı boş mağduriyet yaratacak.
Yoksa bilerek mi?
MHP'nin andımız konusundaki tepkisini yumuşatıp uzun vadede HDP ile yeni bir çözüm sürecine mi hazırlık bu?
Sorular...
Sorular...
Sonuç olarak biz, politik ikilemler arasında değil hukuk ve adalet tarafında durmaya devam edeceğiz...
Cumhuriyet yazarı, ağabeyim Emre Kongar'ın köşesinde kullandığı satırlarla bitirmek istiyorum:

Birinci Silivri Trajedisi zamanında söylediğim, "Haksızlık yapıldığında sizi de yine ben savunacağım" sözlerimin bu denli çabuk gerçekleştiğine de hayret ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları