Yunanistan daha mı ucuz?
“Yunan Adaları Türkiye’den ucuz!” tartışması, son yılların “Lahmacun Bodrum’da X TL” tartışmasından sonra herhalde en sevilen yaz gündemi.
Fransız Nice’i, İspanyol San Sebastian’ı fiyat yönünden böyle haber yapmaz ama bizde bu tartışmalar nedense çok seviliyor.
Esas olarak, bu önermelerin doğruluğu, yanlışlığı hakkında kesin ve genel geçer bir kanıya varmak zor. Herkes kendi ekonomik parametresine göre, kendi çerçevesinden soyut değerlendirmelerle bir yargıya varıyor varmasına ama nesnel parametreler göz ardı ediliyor.
Kur, bütçe ve hedef kitle farklılıkları
Kur bu kadar yüksekken Euro’nun geçerli olduğu bir ülkenin genel olarak Türkiye’den ucuz olduğunu söylerken iki kere düşünmek gerek.
Dondurmanın topunun Yunanistan’da 2,5-3 Euro olması halinde dahi 97,5-111 Türk Lirası arası bir fiyata denk gelecek ki, bu da ortalama fiyat olarak Türkiye’dekinin altında bir rakam değil.
Ancak asgari ücrete, alım gücüne bakarsak, brüt asgari ücreti bizden yüzde 50 daha yüksek olan Yunanistan’nın çok gerisinde olduğumuz oldukça açık.
Bu açıdan Yunanistan’ın esnaf lokantası niteliğindeki bir lokantasıyla Türkiye’deki lüks restoranları karşılaştırmak doğru bir karşılaştırma olmayacaktır.
Ancak şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki, porsiyonları bizim restoranlarımızdan genel olarak daha büyük. Bizde son yıllarda artan fiyatlarla birlikte ne yazık ki porsiyonlar da günden güne küçülüyor.
Karşılaştırma yaparken gözetilmesi gereken bir parametre de Türkiye’ye yakın Yunan adalarının -genel olarak- Türkiye’den turist alması; dolayısıyla Türkiye’ye göre fiyat politikalarının yönetilmesi.
Bu açıdan, Türkiye’deki orta-üst ekonomik parametrelerdeki vatandaşlar için Yunan adaları, Çeşme, Bodrum gibi popüler tatil yerlerine göre daha uygun fiyatlı opsiyonlar olabilir. Ancak ülkenin genelindeki vatandaşlar için de tüm restoranları baz alarak bunu söylemek de doğru olmayacak.
Fırsatçılık ve pahalılık
Türkiye’deki esnafın da içinde kendi gelir-gider dengesine göre değil de başka semtteki başka restorana göre menü fiyatını belirleyen var mı? Evet, var.
Boğaz manzaralı bir mekanda kahvaltı 2 bin Türk Lirası diye “ben de aynı yiyecekleri veriyorum, hatta ben iki reçel fazla veriyorum” diye düşünerek orta-alt gelirlinin yaşadığı semtlerde de fiyatlarını yükseltenler oldukça fazla.
Ancak bunun arkasında dahi ileriye karşı bir önünü görememe, geleceğe güven duymamanın yattığını göz ardı etmeyelim.
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu halin büyük müsebbiplerinden biri öngörülemezlik. Yarının nasıl olacağı belli değilken, herkes kendi gemisini kurtarma derdine düşer. Ahlaken doğru değil ancak insan fıtratında bu davranış modeli bulunuyor.
Hukuk ve ekonomide iyileşme için öngörülebilirlik ve güven olmazsa olmazlardır. Bunları sağlayacak olan da devlettir. Dolayısıyla pahalılığın sorumluluğunu yalnız restoranlara yükleyemeyiz, bu sorumluluk -en başta- vatandaşları geleceklerinden kaygı duyan bireylere dönüştüren siyasi otoritelerdedir.