Yunus Emre ve 72 millet

Malum, koronavirüs yüzünden -özellikle şehirlerde- hepimiz evlerimize kapandık. Dört duvar arasında sıkışıp kalmak elbette kolay değil. Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte imkânı olanlar köylerine, yaylalarına gitmeye, şehrin bunaltıcı havasından uzaklaşmaya başladı. Bendeniz de yayladayım. Yanımda sadece Yunus Emre Divanı var. Dolayısıyla bugün sizlere Yunus Divanı'ndan sesleneceğim…

72 millet

Yunus Divanı'nda, diğer şairlerin pek kullanmadığı bir kavram var: 72 millet… Yunus'un din anlayışını ve insanlığa bakışını çok güzel ifade eden bu kavramın geçtiği birkaç beyti sizlerle paylaşmak istiyorum.

Önce 72 milletten kast edilen nedir? Kısaca onun üzerinde duralım.

72 millet tabirinin temelinde muhtemelen Hz. Peygamberimizin -farklı rivayetleri de olan- şu sözü yatmaktadır:

"Benim ümmetim 73 fırkaya ayrılır. Bunlardan 72 fırka cehenneme gidip yalnız bir fırkası kurtulur."

72 millet ifadesinin kaynağında bu hadis var gibi görünse de Yunus Emre bu ifadeyi genellikle dinî olmaktan ziyade beşerî/hılkî anlamda kullanmaktadır. Nitekim aşağıdaki beyitte de görüleceği üzere şair "yetmiş iki millet" yerine bazı "Divan" nüshalarında "cümle yaratılmışa" ifadesini kullanmıştır.

"Yetmiş iki millete birlik ile bakmayan//Şer' ile evliyâsa hakikatte âsîdir."

***

Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan//Şer'in evliyâsıysa hakikatte âsîdir.

Görülüyor ki Yunus, yetmiş iki millete yani cümle yaratılmışlara ayrım yapmadan aynı gözle bakmayanlar şeriata göre evliya olsalar bile hakikatte asidirler, diyor.

Yunus Emre şu beyitte de "yetmiş iki millet"i, "bütün insanlar/insanlık" anlamında kullanmaktadır:

Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil//Yetmiş iki millet dahı elin yüzin yumaz değil."

Hem namaz kılıyor hem de gönül kırıyorsanız bu kıldığınız namaz gerçek anlamda namaz olmuyor. Zira namaz, Kur'ân-ı Kerim'de belirtildiği üzere, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar."(Bkz. Ankebût sûresi, âyet: 45). Kişinin kıldığı namaz onu kötülüklerden menetmiyorsa bu namaz namaz olmaktan ziyade bazı mekanik hareketlerden ibaret kalır ki bu hareketleri sosyal hayatın bir gereği olarak bütün insanlar zaten yapıyorlar. Söz gelimi ellerini yüzlerini yıkıyorlar (abdest), spor yapıyorlar. (namaz) Namazımız bizi kötülük yapmaktan alıkoymuyorsa Müslüman olmayanların mekanik hareketlerinden farklı bir şey yapmış olmuyoruz.

Aşağıdaki beyitte "yetmiş iki millet" tabiri yine "bütün insanlar" anlamında kullanılmıştır:

"Kimseye hor bakmagıl hergiz gönül yıkmagıl//Yetmiş iki millet hep dervişin yâri gerek."

Esasen insanoğluna yakışan da kimseyi hor görmemek, kimsenin gönlünü kırmamak, bütün insanlarla dost olmak ve düşmanlığı ortadan kaldırmak değil midir?

Yunus Emre "yetmiş iki millet"i inanç ve mezhep anlamında da kullanır:

"Yetmiş iki millete suçum budur hak dedim//Korku hıyanetedir ya ben niçin kızaram."

Şaire göre, Âdemoğlu, Allah'a yönelmişse gittiği yolun şöyle veya böyle olması pek de önemli değildir. Bunun için o, bütün inanç ve mezheplere "hak" gözüyle bakar. Lakin çoğunluğun bunu doğru bulmadığını, kendisini suçladıklarını da bilir. Ve bu durumdan rahatsız olmadığını "Hainler korkar, Allah'a giden bütün yollara 'hak' demekle suç işlemedim ki yüzüm kızarsın" ifadeleriyle dile getirir.

Hâsılı kelam; Yunus, "Allah'a giden yollar yaratılmışların nefesleri sayısıncadır" (Et-turuku ilâ'llahi bi-adedi enfâsi'l-halâyık) sözü muktezasınca cümle yaratılmışların Allah'ın kulu olduğunu, hepsinin C. Hak'tan yardım umduklarını, dolayısıyla onlara inançları ve gittikleri yollar itibarıyla farklı gözle bakılmasının doğru olmadığını söylüyor ki bunlar din anlayışı ve insanlık barışı açısından üzerinde durup düşünülmesi gereken görüşlerdir.

***

ACZİMİN GİRYESİ:

DERGÂH-I İZZET

Bütün  yaratılmışlar hep Allah'ın kuludur,

Herkes O'na dönecektir, yol O'nun yoludur.

Hangi din ve inançtan  gelmiş olursa olsun,

Dergâh-ı izzet, rahmet umanlarla doludur.

(Li-müellifihî)

                              

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları