Yüz verince astar istemek...

Millî Eğitim Bakanı olsam yapacağım ilk işlerden biri herhalde okullara "atasözleri ve deyimler" dersi koymak olurdu. Çünkü atasözü ve deyimler bir milletin özüdür. Duygularımız, düşüncelerimiz, gelenek ve göreneklerimiz, acı ve ıstıraplarımız kısacası; dünyaya bakışımız ve hayat anlayışımız atasözü ve deyimlerimizde saklıdır. Gençleri böyle bir hazine ile buluşturmaktan daha yararlı "ders" olabilir mi?

Aslında bana sorarsanız, bir adım daha ileri giderek atasözü ve deyimlere, bir milletin "anayasaları"dır da diyebilirim. Hem öyle şimdilerde olduğu gibi parti taassubu ile alelacele hazırlanmış metinler/yasalar da değildir onlar. Özellikle atasözleri, yüzyılların tecrübe imbiğinden damıtılarak (%50+1 ile değil) halkın %100'ünün onayıyla yürürlüğe girmiştir. İşte size şu anda aklıma gelen birkaç atasözü:

1- Bir musîbet bin nasîhatten yeğdir. (Yanlış yolda olan bir kişiye edilen yüzlerce nasihat, onu doğru yola getirmeye yetmez. Ama o yanlış yolda başına gelen bir felaket, onun hemen doğruyu görmesini sağlar.)

2- Bin dost az, bir düşman çok. (İnsana dosttan zarar gelmez. Ne kadar çok olursa o kadar iyi olur. Fakat düşman bir tane bile olsa devamlı huzursuzluk kaynağıdır.)

3- Baş dille tartılır. (İnsanların aklı, söyledikleri sözlerle ölçülür.)

4- Öpülecek el ısırılmaz. (Saygı gösterilmesi gereken kimseler incitilmemelidir.)

5- Yırtıcı kuşun ömrü az olur. (Başkalarına saldırmayı huy edinen kişilerin düşmanları çok olur. Ve çok geçmeden o düşmanlardan biri onun canına kıyar.)

6- Bir katar deveyi bir eşek yeder. (Hakkını savunamayan pasif toplumları sıradan insanlar yönetir.)

Bu atasözlerinde ifade edilenlerin doğru olmadığını söyleyecek bir vatandaşımızın çıkacağını sanmıyorum. Zira, ecdadımız binlerce tecrübeden sonra bu kanaatlere varmışlardır.

Atasözü ve deyimlerin bir başka önemli yönü de "veciz" olmalarıdır. Yani öyle atasözü ve deyimler vardır ki saatlerce dil dökülerek yahut sayfalarca yazılarak ancak ifade edilebilecek bir mesele, yerine göre bir tek atasözü veya deyimle çok daha güzel anlatılabilmektedir.

Söz gelimi, bugünkü iktidarın son yıllardaki/günlerdeki tavrını "yüz verince astar istemek" deyimi ne güzel ifade ediyor değil mi? Tek başına iktidar istediler, millet verdi. Çıraklık dönemimiz, bizi esas ustalık dönemimizde göreceksiniz dediler, millet tekrar seçti. Ama ülkeyi "beka sorunu" ile karşı karşıya getirdiler. 15 Temmuz sonrasında millet, devleti sokaktan topladı. Şimdi de kalkmışlar millete "Bu iş çok kişiyle olmuyor, yetkiyi tek adama verin" diyorlar. Peki, bu durum tam da yüz verince astar istemek değil midir?

Gerçi, bugünkü iktidarın hâl-i pür-melâlini "Oynayamayan kız yerim dar dermiş" atasözü belki daha iyi anlatmaktadır. Malum, oynamasını bilmeyen kız "yerim dar" dermiş. Yerini genişletseler "yenim dar" dermiş. Yenini de genişlettiklerinde bu defa da "siz dışarı çıkın, ben tek başıma oynayacağım" dermiş.

Bugün iktidarın yaptıklarını, bu atasözünden daha güzel nasıl özetleyebiliriz?..

Son söz şairin:

"Yüz verince astar isteyen yüzler gördük//Makamdan başka bir şey görmeyen gözler gördük//Hep yükseklerde gezip dolaşmaya alışmışlar//Halkın sırtından hiç inmeyen yüzsüzler gördük." (Li-müellifihi)

Yazarın Diğer Yazıları