Yüzde 127 zam yapılsın ki bu açıklar kapansın

Yüzde 127 zam yapılsın ki bu açıklar kapansın

Mesaimin büyük bir bölümünü Sayıştay raporlarını okumaya ayırıyorum.

Her bir yeni bulguyu değerlendirdiğimde bunları koşa koşa size aktarma heyecanıyla bilgisayar başına geçiyorum.

Çünkü beni ciddiyetle takip eden çok değerli okuyucularım olduğunu biliyorum. Hatta iktidar cenahından gelen mesajlara bakacak olursam hükümetin ve bürokrasinin içerisinde de ciddiyetle takip eden birçok kişinin var olduğunu görüyorum.

Bugünkü bulgular da Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı ya da kısaca VakıfBank ile ilgili…

Sayıştay raporlarına göre banka yönetimi yeni bir genel müdürlük hizmet binası ve tesisi inşaat etmek istiyor. Bunun için de 2017 yılında ihaleye çıkıyor.

İhalenin adı: T. Vakıflar Bankası T.A.O. Genel Müdürlük Hizmet Binası ve Tesisleri Projesi Yapım İşi.

Kamuoyunu Aydınlatma Platformu''na (KAP) yapılan açıklamada söz konusu işin 711 milyon lira+KDV bedelle "REC Uluslararası İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret AŞ" adlı firmaya yaptırılmasına karar verildiği bildirildi.

İşe 1300 takvim günü yapım süresi verilmiş. Proje bitiş tarihi 29 Eylül 2020 olup, yükleniciye 13 Mart 2017 tarihinde yer teslimi yapılmış.

İmzalanan sözleşmeye göre de işi alan firma "projeyi süresi içerisinde bitireceğim ve ilave bedel ve ek süre de talep etmeyeceğim" diye söz vermiş.

Hatta aynı sözleşmede "İşin ifası sözleşmede tanımlı istisnalar hariç her ne şart altında olursa olsun ilave süre ve/veya ödeme talep edemez", "hiç bir iş ve isim altında fiyat farkı verilmeyecektir" denilmiş.

Dahası, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı fiyatları revize edilse dahi; vergilerin artması, yeni vergi ve resimler konulması, malzeme fiyatlarının yükselmesi, nakliye ve işçi ücretlerinin artması ve buna benzer konularda kararnameler çıkartılması gibi sebeplere dayanarak fiyatlara zam, fiyat farkı (eskalasyon) kur farkı ya da sürenin uzatılması talebinde bulunmaz" şartı bile konulmuş.

Hoşuma giden madde ise şu oldu:

"Yüklenici, işbu sözleşme kapsamında, belirlenen taahhütlerinin döviz kurundaki olası herhangi bir değişiklikten etkilenmeyeceğini, basiretli bir tacir olarak olası risk faktörlerini göz önüne alarak Sözleşmeyi imzalamış olduğunu beyan, kabul ve taahhüt eder."

Bilerek uzun uzun yazıyorum ki diğer kamu kurumlarına da örnek olsun.

Gayet sağlam ve kamuda eşine pek rastlamadığımız bir anlaşma yapılmış yani…

Peki, ne olmuş dersiniz?

Yüklenici firmanın döviz kurlarında yaşanan artışlar sonucunda maliyetlerinin yükseldiği gerekçesiyle ilgili kanun maddelerini gerekçe göstererek fiyat farkı veya işin tasfiyesini talep etmiş.

Aslında sağlam sözleşmeye rağmen hakkı da... Neden mi?

18 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazete''de yayımlanan 7161 sayılı Kanunla 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu''na eklenen sözleşmelerin tasfiyesi ve devri ile ilgili geçici 4''üncü maddeye göre bu hakkı doğdu.

Bunun üzerine banka yönetim kurulu toplanmış, "güncel durum itibarıyla kaba yapı toplam ilerlemesinin %80 ve genel ilerlemesinin %28 seviyesinde olduğu, sözleşmenin tasfiyesi ve yeni bir yüklenici seçim sürecinin yaratacağı süre baskısı ilave olarak diğer tüm koşullar birlikte değerlendirildiğinde yüklenicinin sözleşmesinin tasfiye edilmesi yerine sözleşmenin revize edilmesinin Şirket menfaatlerine uygun olacağı" kararını almış.

Ve bu karar kapsamında yüklenici firmaya geçmiş dönemden kaynaklanan fiyat artışları bedeli olarak hesaplanan 49.6 milyon TL+KDV bedeli defaten ve bundan sonra düzenlenecek hakedişlerin de yukarıdaki formülasyonu göre hesaplanarak ödenmesi kararlaştırılmış.

İşin süresi de 720 takvim günü kadar uzatılmış.

Ama bir dakika!

Ortada bir sorun var.

VakıfBank, şirketin gerekçelendirdiği ilgili kanunlar olan 4734 ve 4735 sayılı yasalara tabi değil ki…

Şirket yapım işlerinde Kamu İhale Kanunu''na tabi değil.

Anlayacağınız "proje bitsin", "ağzımızın tadı bozulmasın" denilerek 50 milyon liramız uçmuş.

Yani olan yine bize olmuş…

Bu VakıfBank''ta olan kaçıncı olay. Sadece krediler üzerinden on milyarlarca lira paranın usulsüz bir şekilde dağıtıldığını ben değil Sayıştay söylüyor.

Fakat suç bizde !

Bankanın yönetimi ise ''''bankacılık uzmanları'''' ile dolu! AKP''li eski vekil ve eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, eski Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Adnan Ertem, AKP Tokat eski Milletvekili Dilek Yüksel, AKP''de uzun yıllar Kayseri''den milletvekilliği yapan Sadık Yakut halen görev yapıyor. Güreşçi Hamza Yerlikaya haklı olarak gelen tepkilerin ardından ayrılmak zorunda kaldı.

Arkalarında bıraktıkları tablo ise bu. Kanun bilmeyen, işleyişten habersiz, köklü bir kamu bankasını kafasına göre para saçan bir yapı haline soktular. Tabii sadece VakıfBank değil, tüm kurumlarda yaşanan bozulma hali burada da kendini göstermiş vaziyette.

Sonuç olarak elektrik faturalarına yüzde 127 zam yapılmalı ki bu açıklar kapatılsın değil mi?

Başka nasıl olacak…

Yazarın Diğer Yazıları