Yüzüncü yılında Şeyh Eşref olayı…

1919 yılının Aralık ayı… Erzurum ve Sivas Kongreleri toplanmış, yurdun kurtarılması için önemli kararlar ve mesafeler alınmıştır. Atatürk, Ankara yolundadır. İşte bu sırada Bayburt'un Hart Nahiyesinde (Bugünkü Aydıntepe İlçesi) Eşref adında bir şeyh kendisini "Beklenen Mehdi" ilan ederek isyan çıkarır. İsyan büyür, kendisine nasihat için gelen din büyüklerini reddeder Eşref. Gönderilen askeri birlikleri bozguna uğratır, tutsak alır, başta Binbaşı Nuri Bey olmak üzere birçok şehitler veririz. Bu şeyhin Trabzon'un bazı ilçelerinde de müritleri vardır, bu ilçelerden silah ve insan desteği gelir.

İş ciddidir. Ciddidir ya, Atatürk, Kazım Karabekir'in işi yeterince ciddiye almadığını görür (Karabekir anılarında bu iddiaları reddeder), Deli Halit Paşa'ya (o zamanki Yarbay Halit) havale eder bu işi ve Karabekir'i devreden çıkararak doğrudan onunla iletişim kurar.

Deli Halit Paşa, bu şeyhin kardeşini asker kaçağı olduğu için 1916 yılında yapılan Kop Dağı Muharebeleri sırasında vurmuştur. Kardeşi Şeyh Eşref ise, Birinci Dünya savaşı öncesinde, zararlı faaliyetleri sebebiyle Erzurum'a götürülmüş, hapse atılmıştır, fakat Erzurum düşman eline geçeceği sırada serbest bırakılmıştır. O da gelip Hart'ta melanetlerine devam etmiştir.

Halit Paşa, bakar ki elindeki kuvvetler yetersiz, şeyh daha güçlü, işi top atışlarıyla halletmek gerek. Öyle da yapar… Toplar patlar, şeyh ve bazı yakınları ölürler. Yandaşları kısa bir direniş sonrasında yakalanırlar. Elebaşları Ağrı-Doğubayazıt'a askeri mahkemeye yollanırlar orada yargılanır, başta idam olmak üzere çeşitli cezalara çarptırılırlar. 1921 yılında ise TBMM bir af yasası çıkararak, hapiste olanların serbest bırakılmasını sağlar.

Başta Atatürk'ün Büyük Nutku olmak üzere, Kazım Karabekir'in "İstiklal Harbimiz" kitabı ile Mareşal Fevzi Çakmak beyanatları ve Deli Halit Paşa'nın kitabında bu olay anlatılır. Tüm bu eser ve beyanlarda, genel yaklaşım, olayın seyri, şeyhin durumu aynı sözlerle aktarılır.

Fakat iki kişi vardır ki, bunlar devleti yönetenlere yeterince inanmazlar, Şeyh'in isyanını köye gelen jandarmaların içkili âlem yapmasına bağlarlar, olup bitenlerin çoğundan Şeyh'in haberi bile yokmuş, o aslında iyi bir din âlimi imiş.

Kimdir bu iki kişi, Erzurum Kongresi'nde delegelik yapan, Cumhuriyet'in ilk yıllarında da Gümüşhane'den bağımsız milletvekili seçilen Kadirbeyoğlu Zeki Bey'dir bunlardan biri. Gerici, yobaz bir adam. Atatürk'e ve yaptıklarına Erzurum Kongresi'nden başlayarak hep muhalefet etmiştir. Diğeri ise Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Ulaş'tır. Ulaş; gerici ve yobaz değildir, müzmin bir muhaliftir, öyle muhaliftir ki, Atatürk buna Milli Eğitim Bakanlığı'nı teklif etmiştir ki, gelsin icraat yapsın, bıraksın boşboğazlığı. Kabul etmemiştir, Atatürk'ün deyimiyle işi gücü "Zır zır etmek"tir. 

Elimde Murat Dursun Tosun'un yazdığı çok değerli bir kitap var. Adı: "100. Yılında Şeyh Eşref Olayı", (kendi yayını). Tosun, arşiv belgeleri yanında, yukarıda zikrettiğim tüm yapıtları ve diğer araştırma-inceleme yapıtlarını enine boyuna incelemiş.

Böylesine yetkin bir yapıt da gerici çevrelerin bakışını elbette değiştirmeyecektir ama gerçek tüm belge ve kanıtlarıyla ortadadır. Önemli olan da budur….

 

 

Yazarın Diğer Yazıları