Zafer, emanet, ihanet!..

Geçmişine ihanet eden geleceğe ulaşamaz...

Herkesin bildiği ya da bilmesi gereken yukarıdaki saptama, geçmişi 200-300 yıl öncesine dayanan sıradan ülkeleri değil, en çok da Türkiye gibi emperyalizme direnerek, geri kalmış bir toplumdan "aydınlanma"nın ışığı bir devlet çıkartan Türkiye için yaşamsal bir tespittir...

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, geçmişindeki şanlı bir direnişin sonucudur...

İşte o direnişin ortasında; yüreğini tek başına memleket sevdasının yollarına bırakan ve bir avuç arkadaşıyla birlikte, pusulası bozuk bir vapurun yolculuğundan, Anadolu'nun bağrındaki kuvvacı kongrelere ulaşarak, silahsız-mühimatsız bir ordudan büyük bir "zafer" çıkartan Atatürk var...

İşte o Atatürk'e karşı 12 Eylül darbesinin hemen ardından başlatılan; sağcılığı-solculuğu ezme uğruna, gericiliği baş tacı ederek, tarikat ve cemaatler üzerinden kurulan tuzağın da önayak olduğu ezeli düşmanlık hiç bitmiyor...

Oysa ne Atatürk sıradan bir liderdi ne de "Cumhuriyet", Avrupa'da kurulmuş sıradan rejimlerin adıydı...

Tarif edilen o "Cumhuriyet"in gerisinde Çanakkale var, Sakarya var, Kurtuluş Savaşı var ve tüm bunları "30 Ağustos zaferi"yle taçlandıran bir milli direniş var...

Cumhuriyete darbenin başlangıcı...

Yazının başında, "geçmişini unutanlar geleceğe ulaşamazlar" saptamasına yer verirken, işte 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yozlaşan siyasetle tarikat-cemaat yapılanmasının, cumhuriyete, Atatürk'e, laikliğe, demokrasiye, özgürlüğe ve aydınlanmaya karşı başlattığı savaşa da dikkat çekmek istedik...

Yunan'a, İngiliz'e, Fransız'a yataklık yapmış işbirlikçilerin günümüzdeki torunlarının cumhuriyete karşı çabalarıdır günümüzdeki kinci hezeyanlar...

Oysa Türkiye'de, sağcısı solcusuyla, muhafazakarı devrimcisiyle, cumhuriyeti- aydınlanmayı, "tek bayrak-tek vatan" idealini unutacak bir toplum yok aslında...

Tam aksine; Kurtuluş Savaşı'nın şanlı geçmişini unutturmak için çabalayan bir karanlık güruh var ve onlar siyasetten aldıkları gücü de kullanarak, geçmişle savaşmanın utanç verici çırpınışları içerisindeler...

Tesadüf mü şimdi; 1980'den sonra, bir yandan her köşeye Atatürk büstü konulurken, diğer yandan da her tarafta tarikat ve cemaat evlerinin açılması...

İşte onların içinden "darbe"ye kalkışacak kadar "FETÖ" gibi grupların çıkması, bunların sanayiden eğitime, medyadan siyasete kadar devletin her köşesinde palazlanması ve tüm bu gücün, güruh halinde cumhuriyetin kazanımlarına taarruz etmesi, tesadüf mü?..

30 Ağustos'u unutturmayın...

Evet; Türkiye'de yalnızca geçmişin, tarihin, yani şanlı bir "Kurtuluş" mücadelesinin unutulması- göz ardı edilmesi çabası yok...

Asıl önemlisi; özellikle AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte, geçmişe ve tarihe damga vuran istiklal mücadelesine karşı utanç verici bir savaş yürütülüyor ki, işte bu günlerde 30 Ağustos gibi muhteşem bir "zafer"i bile göz ardı etmeye çalışan pervasızlık-ikiyüzlülük kendini iyice gösterebiliyor...

Sözün özü bellidir; Bir yandan yoksullaştır-köleleştirir stratejisiyle cahil, fakir ve çaresiz bırakılmış kitleleri safında tutan, diğer yandan iktidarını korumak için kendi zenginlerini yaratan bir siyaset anlayışı cumhuriyetle, Atatürk'le, laiklikle, aydınlanmayla savaşmaktan da geri durmuyor...

Böyle bir kin savaşı yürütülmeseydi, Milli Mücadele'nin şanlı dönemeçleri, hem de bir asır sonra gözardı edilir miydi;

1915'teki Çanakkale Zaferi'nin 100. yıldönümü AKP iktidarına denk geldi ve tarihteki hiçbir ülkenin izin vermeyeceği bir ilgisizlik-boşvermişlik-pervasızlık içerisinde, kutlanmış gibi yapıldı...

Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı 19 Mayıs'ın, yine geçen yıl AKP iktidarına denk gelen 100. yıl dönümü de, Anadolu'nun şanlı tarihine yakışmayan bir duyarsızlık-ilgisizlik hatta düşmanlığın boşvermişliği ile adeta kutlanmadı, geriye itildi ve unutturulmak istendi...

Sırada 30 Ağustos Zaferi'nin 100. yıldönümü ile hemen ardından cumhuriyetin kuruluşunun  2023'teki 100. yıldönümü var ki, hiç kuşkunuz olmasın AKP iktidarda olduğu sürece, bu şanlı tarihler de sıradan-basit-ilgisiz-duyarsız-göstermelik kutlamalarla geçiştirilecek...

Yani, cumhuriyete karşı Atatürk'ün ölümü ile birlikte başlatılan düşmanlık iyice zirve yapacak...

Çünkü 98 yıl önce doruğa çıkan İstiklal Zaferi'nin emanetine ihanet bitmiyor bu ülkede!..

O halde, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 98. yılına iki gün kalmışken, yaşadığımız toprakların şanlı geçmişini çocuklarınıza anlatmaktan sakın ola geri durmayın...

Ne demiştik yazının başında, geçmişini unutanlar geleceğe ulaşamazlar...

YARIN: 30 Ağustos'a giderken...

 

Yazarın Diğer Yazıları