Zeki Müren’e “İyi ki rakibim değilmiş” dedirten yazar.






Gazetede sabahları mutlaka yanıma uğrayan Rauf Tamer bana takılmadan edemezdi. Gazeteleri birlikte okur ve güne şakalaşarak başlardık.

Özellikle Tercüman gazetesindeki siyasi yazılarıyla basın tarihimize damgasını vurmuş olan usta yazar Rauf Tamer’in yakın çevresindekiler dışında pek bilinmeyen bir özelliği Türk Sanat Musikisi konusundaki yeteneğidir.
Bol tirajlı gazetelerde yayınlanmış röportajları “ses” getirmiş olan gazeteci ablası Nesteren Tamer, onun bu yönünü Zeki Müren ile yaptığı bir röportajında tescil ettirmişti. Müren o röportajında Rauf Tamer için şöyle diyordu:
“Rauf Tamer hemşehrim, iyi ki benim mesleğimi seçmemiş... Yoksa yakışıklılığı yanında bir de güzel sesi ve Türk Sanat Musikisi bilgisi ile beni yarı yolda bırakırdı...”
     Gerçekten de çok güzel sesi olan Rauf Tamer’in “Köşe” yazarlığındaki meziyeti, yazılarında “ses” getirmesinin özelliğini birleştirmiş olmasından ileri geliyor.
1937 Bursa doğumlu Rayiha ve Talât Tamer’in, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu, BJK tutkunu Rauf Tamer’in spor muhabirliğinden başlayıp köşe yazarlığına uzanan gazetecilik macerası 1959 yılında Cumhuriyet gazetesinde başlamıştı. Bursaspor’da bir ara golcü olarak futbol oynarken, uzun süren sakatlığında istanbul’a gelmiş. Kasımpaşa takımında da şansını denemişti. Futbolu bıraktıktan sonra da Cumhuriyet’in spor muhabirliğini yapıyordu. O dönemlerde spor iç sayfada tek veya çift sütün resimsiz veriliyordu. Rauf Tamer, bir süre sonra spora çok yer verdiği için İstanbul Ekspres Gazetesi’ne geçti. Sonra Yeni İstanbul ve ardından da Kemal Ilıcak’ın Tercüman Gazetesi’ne geldi.
Rauf Tamer’i, ben Tercüman Gazetesi’nde istihbarat şefi iken Genel Yayın Müdürü Oktay Verel odama getirdi. Kendisini Beyoğlu muhabiri olarak görevlendirdim. Hilton Oteli, Pera Palas Oteli başta olmak üzere Taksim’deki otellerden haber çıkıyordu. Kendisiyle çabuk kaynaştık, samimi ve candan oluşuyla, çok günler işimizi bitirdiğimizde akşamları beraber çıkıyorduk. Esprili yazıları ve getirdiği haberler de yazı işlerinde güzel değerlendiriliyordu. Gazetemizin değerli yazarı Murat Sertoğlu’na da söyledim ve bir gün Oktay Verel’e şu öneride
bulundum:
 “-Üslup ve esprileri de haberine renk getiriyor, kendisine bir sütun vermekte yarar var!.”
Rauf Tamer yeni sütununda daha da başarılı oldu. Ve kısa süre sonra Rauf Tamer gururumuz oldu!.. Artık Tercüman’ın en çok okunan yazarları arasındaydı.
Gazeteye geldiğinde mutlaka İstihbarat odasına gelir ve hatta gazeteleri uzun masada okurken şakalaşırdık. Genellikle Tercüman Gazetesi’nin çekiliş konserleri için programda hangi sanatçıların bulunduğunu sorardı. Konserin baş solistinin kim olduğunu benden öğrenince hemen o sanatçının şöhrete eriştirdiği şarkısını tatlı sesiyle mırıldanır, ardından da;
“-Kemal Beye çıkalım, bu gece bizi Maksim’e götürsün!.” demekten kendini alamazdı. Patronumuz Kemal Ilıcak da Türk Musikisi’ne aşina olduğundan, Yazı İşleri Müdürü Sadettin Çulcu da dahil, haftada iki-üç gün gazinolara giderdik. Sahnenin ön masalarında yer ayrıldığında solistlerin okuduğu şarkıları Rauf Tamer, Kemal Ilıcak, Sadettin Çulcu ve ben sessizce terennüm ederdik.
Maksim’de ise Zeki Müren çok kez, Sadettin Kaynak, Arif Sami Toker ve Selahattin Pınar’ın bestelerini okurken, mikrofonu Rauf Tamer’e uzatır birlikte okurlar, bizler de koro halinde onlara katılırdık.
Rauf Tamer, Bursa da iken oranın Türk Musikisi hocalarının meşklerine de devam ettiği için feyzini onlardan almış, iyi bir eğitimden geçmiş. Sevim Çağlayan ve Sevim Tanürek ile Kadri Şençalar da ses ve tavırlarını çok beğenirlerdi.


Tarih 20 Temmuz 1964, Kemal Ilıcak’ın Kumburgaz’daki yazlık evin bahçesinde aralarında Rauf Tamer’in de bulunduğu Tercüman yazarları fasıl heyeti...

Yazarın Diğer Yazıları