Zengin daha zengin fakir daha fakir oldu

Zengin daha zengin fakir daha fakir oldu

Sedat Peker''in ve Baran Korkmaz''ın, rüşvet alan siyasileri ve gazetecileri açıklamaları, Türkiye''de kayıt dışı ekonominin tahmin ettiğimizden çok daha fazla olduğunu gösterdi. Bu vesile ile biz ekonomik istikrar sorununun neden bu kadar bozulduğunun yeni bir nedeni de öğrenmiş olduk.

Geçmiş yıllarda gazeteciler içinde iş adamlarına her zaman şantaj yapanlar olmuştur. Ancak AKP öncesi sistem bunları tasfiye ederdi. Medya patronları bunları tutmazdı. Şimdi siyasi iktidar medyanın da sahibi olduğu için, rüşvet ve yolsuzluğa değil gazetecilerin partizanlığına önem veriyor.

Rüşvet ve yolsuzluk, haksız zenginleşme yaratıyor. Paylaşılan toplam gelir ve servet aynı olduğuna göre, aynı havuzdan birileri zenginleşince birileri de yoksullaşıyor. 

Eski Başbakan Davutoğlu; "Hazine garantili müteahhitlerin silinen borçları ile EYT mağdurlarına fon yaratılabilirdi, Yolsuzluk ekonomisinin boyutu bütçenin üstündedir" diyor.

Yolsuzluk ve rüşvetin, zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olmasında ne kadar etkili olduğunu da yaşayarak da görebiliyoruz

Ayrıca resmî veriler de bunu doğruluyor. TÜİK''in ''''Gelir ve Yaşam Koşulları 2020" araştırmasına göre;

* Nüfusun en zengin yüzde 20''sinin toplam gelirden aldığı pay 2010 yılında yüzde 46,7 iken, 2020 yılında yüzde 47,5''e yükselmiş.

* Nüfusun en zengin yüzde beşinin 2006 yılında toplam gelirden aldığı pay yüzde 20 iken, 2021''de yüzde 21,4''e yükselmiş.

* Gelir dağılımını gösteren Gini katsayısı, 2010 yılında 0,404 iken, 2020 yılında 0,410''a yükselmiş, yani gelir dağılımı bozulmuş.

* Tekrar etmek gerekirse, aynı ülkede aynı havuzu paylaşan zengin daha zengin olunca, yoksul da daha yoksul oluyor. TÜİK''e göre  toplam nüfusun gelirden en az pay alan yüzde 10''unun nüfus içindeki payı 2010 yılında yüzde 14,4 iken 2020 de artmış ve yüzde 14,6 olmuş. 

* Toplam nüfus içerisinde ciddi anlamda finansal maddi yoksulluk çekenlerin oranı, 2019''da yüzde 26,3 iken, 2020 yılında 27,4''e yükselmiş. Yani 23 milyon insan ciddi yoksulluk içindedir.

Mesele gelir dağılımında aşırı bozulmanın nereye kadar gideceğidir.

İktidarın gelir dağılımını düzeltici politikaları olamaz. Aksi halde kurduğu düzen bozulur. 

AKP''de başbakanlık yapmış, başbakan yardımcılığı yapmış olanların açıklamalarından ve ''''128 milyar dolar nerede?'''' gibi uygulamalardan yola çıkarak;

AKP, vakıflar, tarikatlar, müteahhitler ve bazı bürokratları ile merkezi devlet ve belediyelerin imkânlarını ve imtiyazlarını kullanarak, kamu kaynaklarını partizanlara aktarıyor. Yandaş olmayanlardan gelir ve servet transferi yapıyor. Bu yolla zenginleşenleri yanında tutuyor. Yoksullaşan halka da, iş yaratmayıp, bütçeden para ödeyerek onları biata bağlıyor ve onlar için siyasi özgürlük yolunu kapatıyor.

Ne var ki AKP''nin bu yolu çıkmaz bir yoldur. Çünkü bu durumda ekonomik istikrar daha çok bozuldu. İşsiz sayısı arttı. Giderek yoksullaşan halk, doğal olarak şimdi açlık riski ile karşı karşıyadır.

Açlığın ne olduğunu atasözleri daha etkili anlatır.

Aç aman bilmez. (Aç hiçbir mazeretle susturulamaz.)

Aç at yol almaz. (İş gördürdüğünüz kimselerin haklarını tam olarak vermezseniz kendilerinden yararlanamazsınız.)

Yazarın Diğer Yazıları