İnsan beyninin öğrenme süreci, bilim dünyasında yıllardır merak konusu. Ancak yeni bir araştırma, beynin öğrenme mekanizmasının sandığımızdan çok daha karmaşık ve kişiselleştirilmiş olduğunu gösteriyor. ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden bilim insanlarının yürüttüğü çalışma, beynin günlük yaşamı bir kitap gibi bölümlere ayırdığını ve öğrenme sürecini bireyin önceliklerine göre düzenlediğini ortaya koydu. Türk ve uluslararası uzmanlar, bu keşfin eğitimden psikolojiye kadar birçok alanda çığır açabileceğini belirtiyor.
Columbia Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Christopher Baldassano, araştırmanın lideri olarak bu bulguların önemini vurguluyor. Baldassano, “Geleneksel olarak, beynin olayları bölümlere ayırmasının yalnızca dış dünyadaki ani değişikliklerden kaynaklandığı düşünülüyordu. Ancak bizim çalışmamız, bu sürecin kişinin o anki önceliklerine ve geçmiş deneyimlerine bağlı olarak kişiselleştiğini gösteriyor” diyor.
Nature Communications’ta yayımlanan çalışma, beynin öğrenme sürecinde bireysel hedeflerin ve dikkat odaklarının kritik bir rol oynadığını ortaya koydu.
Araştırma, katılımcıların beyin aktivitelerini fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ile inceleyerek çarpıcı sonuçlara ulaştı. Bilim insanları, katılımcıları belirli senaryolara odaklanmaları için yönlendirdi. Örneğin, bir restoranda geçen bir hikâyede, bazı katılımcılardan evlilik teklifine, diğerlerinden ise yemek siparişlerine odaklanmaları istendi. Sonuçlar, beynin bu odaklanma türüne göre olayları farklı bölümlere ayırdığını gösterdi. Örneğin, evlilik teklifine odaklanan katılımcıların beyin aktiviteleri, bu anı bir “bölüm başlangıcı” olarak işaretlerken, yemek siparişlerine odaklananlarda farklı bir bölümleme modeli gözlendi.
Bu bulgular, beynin öğrenme sürecinin statik olmadığını, aksine dinamik ve bağlama bağlı olduğunu kanıtlıyor.
Journal of Cognitive Neuroscience’de yayımlanan bir başka çalışma, beynin olayları bölümlere ayırma sürecinin, öğrenme ve hafıza performansını %30 oranında artırdığını gösterdi. Araştırma, bu sürecin özellikle karmaşık bilgileri organize etmede etkili olduğunu belirtti.
İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden nörobilimci Dr. Anna Schapiro, bu keşfin öğrenme teorilerine yeni bir bakış açısı getirdiğini söylüyor. Schapiro, “Beyin, olayları sadece kronolojik sırayla kaydetmez. Onları anlamlı bir hikâyeye dönüştürür ve bu hikâyeyi kişinin hedeflerine göre şekillendirir. Bu, neden bazı insanların aynı olaydan farklı dersler çıkardığını açıklayabilir” diyor. Schapiro’ya göre, bu süreç, eğitim sistemlerinin kişiselleştirilmiş öğrenme modellerine daha fazla odaklanması gerektiğini gösteriyor.
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, beynin öğrenme sürecinde kişisel önceliklere ve geçmiş deneyimlere dayalı bir “şema” oluşturması. Örneğin, bir kişi için önemli olan bir olay (bir iş görüşmesi veya duygusal bir an), beynin dikkatini çekerek daha belirgin bir “bölüm” olarak kaydediliyor. Columbia Üniversitesi’nden Baldassano, “Bu şemalar, geçmiş deneyimlerimizden damıtılmış senaryolar gibidir. Beyin, yeni bilgileri bu şemalara göre filtreler ve organize eder” diyor.
ABD’deki Stanford Üniversitesi’nden psikolog Dr. Daniel Levitin, bu bulguların öğrenme süreçlerini yeniden düşünmemizi gerektirdiğini belirtiyor. Levitin, “Eğitimde tek tip bir yaklaşım artık geçerli değil. Her bireyin beyni, kendi önceliklerine ve deneyimlerine göre öğreniyor. Bu, öğretmenlerin ve eğitim sistemlerinin daha esnek ve bireyselleştirilmiş yöntemler geliştirmesini zorunlu kılıyor” diyor.
Trends in Cognitive Sciences’da yayımlanan bir inceleme, kişiselleştirilmiş öğrenme modellerinin öğrenci başarısını %25 artırdığını gösterdi.
Dr. Anna Schapiro, bu bulguların psikoterapide de kullanılabileceğini düşünüyor. Schapiro, “Travma veya anksiyete gibi durumlarda, beynin olayları nasıl bölümlere ayırdığı ve hangi anlara öncelik verdiği, tedavi süreçlerini etkileyebilir. Terapistler, bu şemaları yeniden yapılandırarak hastaların geçmiş deneyimlerini farklı bir şekilde anlamlandırmasına yardımcı olabilir” diyor.
Psychological Review’de yayımlanan bir makale, bilişsel davranışçı terapinin, beynin olay şemalarını yeniden düzenleyerek anksiyete semptomlarını %40 azalttığını gösterdi.
Uzmanlar, bu keşfin ışığında daha etkili öğrenme için şu önerileri sunuyor:
Bağlam oluşturun: Dr. Daniel Levitin, yeni bilgileri mevcut deneyimlerinize bağlamanın, öğrenmeyi kolaylaştırdığını belirtiyor.
Esneklik geliştirin: Dr. Anna Schapiro, farklı perspektiflerden bakmanın, beynin olayları daha zengin bir şekilde bölümlere ayırmasına yardımcı olduğunu vurguluyor.
Düzenli mola verin: Baldassano, beynin yeni bölümler oluşturabilmesi için kısa molaların hafızayı güçlendirdiğini söylüyor.