Zihniyet reformu ne zaman?

Asırlardır insanı ve devleti düzeltmenin yolunun kanunları değiştirmek  olduğunu sandık. Halen daha o kanaatteyiz.

İşte meclis açılırken yargı reformunu konuşuyoruz.

Niye?

Çünkü Türkiye düzelecek sanıyoruz.

Hayır, bu zihniyet var oldukça düzelmeyecek.

Kendi camiamızdan örnek verelim. Bu toplumda gazeteciler doğruya doğru deyip yazıp söyleyebiliyor mu?

Söyleyemiyor.

Daha doğrusu söylemiyor.

Hem de bilerek ve isteyerek.

Peki, yargı reformu değişince AKP'nin yaptığı haksızlıkları, kanunsuzlukları, Sayıştay raporu sonuçlarını yazabilecek kaç yandaş var?

Hiç!..

Öyle ise ahlak değişmeyecek.

Evet.

Kişilik, kimlik, değerler ölçütü, davranış kalıpları, ilkeler, nitelikler… kısaca toplumsal büyük değişim olmayacak.. Sadece yasaların uygulama biçimi değişecek ve buna göre hâkimler karar verirken kolluk kuvvetleri uygularken biraz daha farklı davranacaklar.

Peki, adaletsizlikleri, oluk oluk hak yiyiciliğini kim nasıl durduracak?

Mesela yolsuzluklar son bulacak mı?

Eşe yandaşa kayırmaları bitirebilecek miyiz?

Hak etmeyene, hak edenin haklarını hiç yüksünmeden vermekten vaz geçebilecek miyiz?

Torpil yapmadan, sırf çalışıp çabalamasıyla başarı gösteren birini, partili yandaşımıza tercih etmekten geri duracak mıyız?

Hiç sanmıyorum..

İşte bu sebepledir ki benim ülkemde istediğin kadar yasal düzenleme yap, kısmi iyileşme belki sağlayabilirsin. Lakin asıl olması gereke değişimi sağlayamazsın.

İşte bakın; bazı insanlar, sözde hepimizden daha çok dindar.. Kendilerini tanımlarken, bizi dışarda bırakıp, kendilerine "Müslüman" diyor.

Bu sözde "Müslümanlar" önceden "hele bir iktidara gelelim, adalet, insanlık, hak, hukuk, doğru yönetim, kalkınma neymiş görürsünüz" demiyorlar mıydı?

Hem de nasıl.

Peki, 17 yıldır hepimizin yaşadığı manzara ne?

Mecliste namusu şerefi üzerine yemin eden herkes, öncelikle yeminini unutuyor…

Sonra, işte şu sıralar Ankara İstanbul belediyelerinde henüz bir kısmı açığa çıkan yeme içme düzenini kurdular.

Sayıştay raporlara yansıyabildiği kadarıyla ortaya dökülen israfı, üstüne üstlük bir de devleti talan düzenini kurdular.

Sonuç?

Üretim sanayi geriledi.

Tarım bitti.

Hayvancılık dibe vurdu.

Adalet sistemi çökertildi.

Askeri sistem, eğitim sistemi, sağlık sistemi hercümerc oldu.

Türkiye'deki madenlerin hemen tamamına yakını yabancılara verildi.

Milli vatan toprağı olan arazilerin satışı da cabası.

Ege'de adalarımız işgal edildi.

Akdeniz'de etrafımız kuşatıldı.

Suriye'de Amerikan tiyatrosu oynuyoruz. Kafamızı bozarlarsa Suriye'nin Kuzeyine girecekmişiz.

Türkiye'nin nüfus yapısı bozuldu. Milyonlarca Suriyeli Türkiye'de.

Listeyi uzatabilirsiniz..

İşte bütün bunları "Müslüman" olduklarını iddia ederek gelen siyasetçiler yaptı.

Darbeleri, tarikat pazarlamacılığını saymıyorum.

Şimdi çıkmışlar "adalet reformu yapıyoruz" diyorlar. Bize adalet ve hak zihniyeti lazım.  Onu özledik.

TAZİYE: Emekli Amiral Soner Polat'a Allah'tan rahmet, acılı ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerim.

 

Yazarın Diğer Yazıları