Zulme karşı öneri: Hz. Musa taktiği!

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Mâûn suresinin tefsiri kitabında diyor ki; “Mâûn Suresi, iki zulme savaş açıyor, birincisi kamu malları talanı yani ğulûl, ikincisi riyakârlık yani göründüğü gibi olmamak veya olduğu gibi görünmemek.
Mâûn Suresi, suçu tanıtırken, ‘kamu hak ve imkânlarının yerine ulaşmasına engel olurlar’ demekte, kamu malının bizzat gasp veya talanını şart koşmamaktadır.
Birileri bizzat çalıp zimmete geçirir, birileri de çalanları koruyup savunur. Onlara zırh ve kalkan olur. Onların yakalanmaması, yargı önüne çıkarılmaması için bin türlü oyun sergiler. Bu koruyucular, genellikle, yönetim mevkilerinde olanlardır.” 

***

 
Bu tespitleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kutlu Doğum haftası dolayısıyla yaptığı konuşmanın metnini okurken hatırladım... Konuşmayı televizyonlar verdi ama ben dinleyemedim. Bu sebeple CHP’nin İnternet sitesinden okudum.
Kılıçdaroğlu, özetle şöyle diyordu:
“Yüce peygamber diyor ki; ‘Sizden öncekilerin helak olmalarının sebebi şuydu: İçlerinden itibarlı-zengin biri hırsızlık yapınca onu serbest bırakırlar, güçsüz biri bir şey çalınca onu cezalandırırlardı.’
O’nun yolundan gidenler, Sevgide yarışırlar, nefrette değil! İyilikte yarışırlar, kötülükte değil! Merhamette yarışırlar, zalimlikte değil! Adalette yarışırlar, zulümde değil! Paylaşmakta yarışırlar, biriktirmekte değil!
Yüce peygamberimiz, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ buyuruyor. Bu ne büyük, ne güzel bir sorumluluktur.
Ben şimdi, zenginleşir zenginleşmez, içinde büyüdüğü fakir mahallesini terk eden dindarlara sesleniyorum: ‘Kendinize zengin komşular edinerek bu sorumluluktan kurtulduğunuzu mu sanıyorsunuz?’
Hayır, siz fakir komşularınızdan değil, peygamberden uzaklaşıyorsunuz.
Unutmayalım ki, Medine’nin en yoksulu nasıl yaşıyorsa,
Allah’ın peygamberi de öyle yaşıyordu.
Hepiniz biliyorsunuz ki, Hak kavramı Kur’an’da hem doğrudan Allah anlamında, hem adalet ve doğruluk anlamında kullanılmaktadır.
Aynı kavramla hem Allah’ı, hem de adaleti ifade eden bir kitap, bize ne anlatmak istiyor dersiniz?
Bilesiniz ki, her kim adaletten uzaklaşmışsa, o aslında Allah’tan uzaklaşmıştır.
Her kim adalete sırtını dönmüşse, o aslında Allah’a sırtını dönmüş demektir.” 

***

 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de iktidarın politikalarını eleştirirken İslam tarihinden mesajlar kullandı:
“Bizi birbirimize düşürerek, dağıtarak ve 36 parçaya bölerek demokrasinin sözde ilerisinden bahsedenler büyük bir gafletin ve hatta hıyanetin içindedirler. Etnik ve mezhep temelli ayrımcılığı teşvik ve tahrik edenler Yezit taktiği ile hareket edenlerdir. Ne hazindir ki, PKK’lı canilerle görüşmeye gidenler, İmralı’ya yüz sürenler Başbakan’ın sır küpleri olmuştur. İmralı canisiyle görüşmeleri reddeden, Oslo rezaletinden sonra eli ayağına dolaşan Başbakan Erdoğan’ın, bütün görüşme trafiğini kendisinin yönettiği ve talimatlarıyla yönlendirdiği artık net olarak anlaşılmıştır. Biz, İmralı’yla görüşüyorsunuz dediğimizde bunu inkar eden, hatta bizi şerefsizlikle suçlayan Başbakan’ın içler acısı bir duruma düşerek her şeyi kabullenmesi kendi saygınlığı ve onuru açısından da çok düşündürücü bir gerileme olmuştur.” 

***

 
Geçtiğimiz günlerde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı mensubu bir gazeteci grubu ile görüşmemizde, “Dikkat ediniz, Firavun’un büyüyü kullanması karşısında Hz. Musa da büyüyü kullanmıştır. Çünkü dönemin en ciddiye alınan algısı büyüdür” ifadesi kullanıldı. Bu tespiti çok önemli buldum. Mehmet Akif de algının öneminin farkındaydı. Bu sebeple, “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı, Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” diyordu.
Asrın idraki, yani yaşayan toplumun algısı neyse ona göre mesaj vermek gerekir. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin nihayet bu tespiti yaptıkları görülüyor.

Yazarın Diğer Yazıları