"Zulüm yok" dedi bizlere zulmetti

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini halkın verdiği oylarla ve yakın kadrosu ile 23,5 yıl yürüttü Melih Gökçek. İstifa etti, yerine seçilen Mustafa Tuna ilk iş olarak yaklaşık 300 emekçiyi kapının önüne koydu.

Hataları ve sevapları ile kızanları ve sevenleri ile geçen bu yıllarda Gökçek'in çok önemli bir özelliği vardı ki o da kadrosundaki bürokratları çok ama çok çalıştırırdı.

Hani derler ya, "uyku haram oldu" diye aynen öyle.

Ankaralıların sorunlarının çözümü için gecelerini de gündüzlerine katan Büyükşehir Belediyesinin üst düzeyini oluşturan her kademede ve şirketteki 300'e yakın bürokrat Melih Gökçek'in zorla istifa ettirilmesi sonrasında Belediye Meclisi'nin seçtiği yeni Başkan Mustafa Tuna tarafından zorla istifa ettirildi, etmeyenler de görevlerinden alındılar.

Göreve başlar başlamaz, "kimseye zulüm yok" diyen yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Tuna yaklaşık 300 belediye çalışanının istifalarını istedi, etmeyenleri de görevden aldı.

Yıllardır tanıdığım ve özverili ile çok çalıştıklarını bildiğim bu bürokratlardan bazıları ile konuştum.

"Çok çalıştık ama kovulduk. Bizler siyasetçi olmadık, emekçi olduk. Melih Başkan'ın verdiği görevleri çok sıkı takip eden disiplinli çalışma temposu vardı ki ayak uyduramayanlar hep ayrılmak zorunda kaldı. Başkan Tuna 'zulüm yok' dedi ama önce biz emekçilere zulmetti" dediler.

Gökçek'in icraatlarını eleştirdim, eleştirmeye de devam ediyorum ama görevlerini siyaseten değil hizmet anlayışı ile yapan profesyonel çalışanların ne günahları vardı da "dakika bir, gol bir" gibi bir anda istifaları alındı, görevlerine son verildi.

Medyaya bakıyorum da bu emekçilere sahip çıkan yok ve tam tersi yeni Başkan Tuna ile yeni seçilen diğer başkanları "göreve hızlı başladılar" diye bu sanki çok başarılı icraatlar gibi sunuluyor.

Hayır, bu ufak tefek kararlar bu kadar sürede başarı değil, büyük vefasızlıktır, 300 emekçinin emeğine karşı büyük saygısızlıktır.

Onların da bakmakla yükümlü oldukları aileleri vardır.

Kimisi 10, kimisi 15, kimisi 20 yıl hatta kimisi de tam 33 yıldır, yani Gökçek Ankara Keçiören Belediye Başkanı seçildiği 1984 yılından bu yana onunla birlikte görev yapıyorlardı.

Bu işten kovulmalara bir de diğer açılardan bakalım.

- Mustafa Tuna AKP'den değil de başka bir partiden mi seçildi Başkanlığa?

Elbette değil o da AKP'li ama sanki başka bir partili gibi kovdu emekçileri.

- İşlerinden kovulanların hatalarını mı gördü?

Göreve başladığının 3. gününde 300'e yakın bürokratın neler yaptıklarını ne çabuk öğrendi de hatalarını görüp işlerine son verdi.

- Gökçek 5 seçimi Ankaralıların oyları ile kazanırken yaptığı icraatları tek başına mı yaptı?

İşlerinden kovulan bu emekçilerin verdiği özverili çalışmalar sonucu Gökçek Türkiye, hatta belki de Avrupa rekoru kırarak defalarca seçildi.

Gökçek büyükşehir belediye başkanlığını CHP'li Murat Karayalçın'dan devir aldıktan sonra dahi böyle bir toplu kıyım yapmadı.

- Görevlerine son verilen bürokratların, yolsuzlukları, usulsüzlükleri mi vardı?

Varsa Başkan Tuna'nın bu durumlarını açıklamaları ve onları teftiş raporları ile yargıya sevk etmesi gerekir.

İstanbul, Balıkesir, Niğde, Düzce gibi görevden istifa ettirilen ve yerlerine yine AKP'li başkanların seçildiği belediyelerin hiç birinde Ankara'daki gibi toplu emekçi kıyımı yapılmadı.

Dikkatimi çeken diğer önemli bir durum ise "seçimle gelen seçimle gitmeli" diyerek AKP'li belediye başkanlarının görevden alınmalarına karşı çıkan başta CHP olmak üzere muhalefet partileri Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndaki toplu emekçi kıyımına karşı çıkmadılar.

Tabii yazmazsam hata olur ki AKP Genel Merkezi de, Gökçek de emekçilerin kıyımına her nedense tepki göstermediler.

"Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır."

Yazarın Diğer Yazıları