Züppeliğin moda olduğu zamanlar

Züppeliğin moda olduğu zamanlar
Bobstil, 1940'lı yıllara damga vurmuş bir kelimedir. İlk önce Amerika'dan gelen züppece giyim tarzına ve bu giyim tarzını benimseyen tiplere yönelik kullanılmıştır.

Zaman içinde her türlü yeniliğe, farklılığa, garipliğe karşı bir yakıştırmaya dönüşmüş hatta hakaret manasına ulaşan bir anlam genişlemesine ulaşmıştır. Böylelikle garip karşılanan sanat eserinden, yeni lezzetler sunan lokantaya, pazardaki eğri büğrü meyveye kadar her şey bobstil yakıştırmasıyla anılmıştır.

Ense köküne kadar uzanan saçlar, bol ve düşük omuzlu ceket, renkli desenli gömlek, dar paçalı kısa pantolon, renkli çizgili çoraplar, birkaç numara büyük ayakkabı, ağızda pipo ve kambur duruş... İşte size karikatürize edilmiş bir bobstil. Daha çok erkekleri etkileyen bir moda akımı olmasına rağmen kadınların da bobstili mevcut. Külahı andıran şapkaları, geniş ceketleri, kısa etekleri, naylon çorapları, mantar topuklu ayakkabıları, gösterişli takıları, kaba aksesuarları ve aşırı makyajlarıyla bobstil kadınları tarif etmek mümkün.

İbrahim Özen bobstilleri incelediği, "Kısa Pantol Bol Caket Bobstile Maşallah" kitabı ile okuyucusunu 1940''lı yıllarda toplum hayatı, sinema ve edebiyat üçgeninde keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. İlk önce Tanzimat yıllarındaki alafranga züppe tipiyle bobstiller arasında bağ kuran Özen, haklarındaki haber ve köşe yazılarıyla ülke gündemini uzun süre meşgul eden bobstilleri konu ediniyor.

Ona göre bobstiller, alafranga züppe tipinin 1940''lı yıllardaki kılık değiştirmiş yeni bir görünümü. Daha sonra bobstil modanın nasıl ortaya çıktığını, belirgin yönlerini ve bobstillere karşı toplumun tepkisini anlatıyor. Kitaptaki asıl meselesi ise bobstillerin Türk edebiyatına yansıması… Bobstil yakıştırmasının şiir tartışmalarındaki rolünü, genç şaire ve yeni şiire karşı hangi maksatla kullanıldığını açıklıyor. Daha sonra bobstillerin bir tip olarak roman, hikâye ve tiyatro türündeki metinlerde nasıl bir role sahip olduğunu, bobstillerle mücadelede edebiyatın işlevini detaylı bir incelemeyle okuruna sunuyor.

Bobstillerin konu edildiği kitabının giriş bölümünde meselenin teorik zeminini anlattığını belirten İbrahim Özen çalışmasının değerlendirmesini şöyle özetliyor:

"Bobstillerle ilgili söylemek istediğim temel mesele şuydu: Bobstiller, Tanzimat''tan itibaren toplum hayatında görülen ve edebiyatın sınırlarına dâhil olan alafranga züppe tipinin 1940''lı yıllardaki yeni bir görünümüdür. Diğer bir ifadeyle Ahmet Mithat Efendi''nin Felâtun Bey''i ya da Hüseyin Rahmi Gürpınar''ın Şatırzâde Şöhret Bey''i 1940''lı yıllarda tekrar karşımızdadır. Ancak geçmişte Fransa''yı ve Fransızcayı merkez alan tip, artık Amerikan kültürü ve İngilizce güdümünde yaşamaktadır.

Bobstillerdeki bu eğilimin rehberi de Hollywood sinemasıdır. Bu temele dayanarak giriş bölümünde Tanzimat yıllarından 1940''lı yıllara kadar züppe tipinin toplum hayatındaki görünümünü ve edebiyata yansımasını anlattım. 1930''larda sinema salonlarının etrafını muhit edinen "sinema züppeleri", 1940''larda bobstil sıfatıyla anılıyordu. Bu bağı kurmak adına bobstilleri anlatmaya sinemayla başladım. Daha sonra bobstil modanın nasıl ortaya çıktığından bahsettim.

Çalışmanın ikinci bölümü, bobstil modanın ve bobstillerin Türk edebiyatına yansımasını içeriyor. Bobstil modanın edebiyatla ilişkisini iki genel başlık altında değerlendirdim. Bunlardan ilki, bobstilin bir moda akımının ötesine geçip garip, tuhaf ve gülünç manalarına uzanan; zaman içinde hakaret ifadesine ulaşan anlam genişlemesiyle ilgilidir. Bobstil moda ve edebiyat ilişkisinin diğer yönü, tahkiyeli metinlerde bobstillerin bir tip olarak yer almasıdır. Dolayısıyla ikinci bölümün sonraki başlığında roman, hikâye ve tiyatro metinlerindeki bobstilleri konu ettim."

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

Türkiye yeniden denizcileşmelidir!

Akdeniz''in bir Türk gölü olduğu günlerden neredeyse denizciliği unuttuğumuz günlere gelişimizi "Mavi Vatan Yazıları" kitabıyla hatırlatan E. Tümamiral Cem Gürdeniz, bu çalışmasıyla Türkiye''nin geleceği için yeni bir vizyon ortaya koyuyor. Gürdeniz, "Toprak Gemi Anadolu"nun deniz kültürünü çok çeşitli boyutlarıyla incelediği "Mavi Vatan Yazıları"nda bir kez daha "Türkiye denizcileşmelidir!" diyor ve bunun yolunu gösteriyor. Gürdeniz, bir amiral ve aydın olarak emperyalizmin karşısında, gerçekler ve Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucu değerleriyle vakarlı bir duruş sergiliyor.

TSK ve özellikle de Deniz Kuvvetleri''ni hedef alan kumpas davalar… Doğu Akdeniz ve Kıbrıs''taki gelişmeler… İstanbul''un eski vapurları, deniz kültürü ve gemilere verilen isimlerin anlamı… Çin deniz gücünün önlenemez yükselişi… ABD donanmasının güç kaybı… Denizler altında nükleer mücadele… Lozan ve Montrö kardeşliği… Denizlerimiz ve çevre sorunu... Türkiye''nin Deniz İpek Yolu''ndaki konumu… FETÖ darbe teşebbüsünün dış güvenlik sonuçları "Mavi Vatan Yazıları"nda ayrıntılarıyla ele alınıyor.

Prof. Dr. Bilsay Kuruç, E. Tümamiral Cem Gürdeniz''in bu önemli çalışmasını şu sözlerle takdim ediyor:

"Eğer Türk toplumunun 21. yüzyıla girebilmesi için bir düşünce seferberliği, daha doğrusu, koşusu başlayacaksa belli ki Amiral Cem Gürdeniz en öndekiler arasında olacaktır. Nefesi buna yeterlidir ve kendi enerjisini üretecek bilinç, birikim ve hedef anlayışı ile durmaksızın koşacağı anlaşılıyor.

İnsanlığın ve ülkemizin geleceği için bilimsel, somut ve Cumhuriyetçi çözümler arayan, bulan ve ''Mavi Vatan'' özlemiyle geri dönülmez bir seyir başlatan Amiral Gürdeniz''in yelkenleri rüzgârla dolsun."

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82

***

HAFTANIN KİTABI

Tarihe geçen muhtar seçimi

Edebiyatımızın çınarlarından, yazınımızın usta kalemlerinden Osman Şahin, "47 Hadisesi" adlı kitabında doğup büyüdüğü Arslanköy''ün tarihini, Toroslar''ın eteğindeki bu köydeki Yörüklerin gündelik yaşamlarını, gelenek ve göreneklerini öyküsel bir dille anlatıyor. Ayrıca Türk siyasi tarihine "1947 Hadisesi" olarak geçen ''Arslanköy Sandık Olayı''nı en ince ayrıntılarıyla, olayın en yakın tanıklarının anlatımıyla aktararak sözlü bir tarih çalışması sunuyor okurlarına. Osman Şahin bu kitabın; 1946 yılından beri, kendi yalanlarını gerçeğin yerine koymaya çalışanlar için yazıldığını kaydediyor. Kitaptaki bazı önemli konu başlıkları şunlar:

*Toroslar''da antik Luvi Köyü: Arslanköy *Anadolu''da tanrı adları *Ağıtçı Hatice Kadın *Baldırsız kahraman *Efrenkte ilk Kuvayı Milliye Derneği *Delibaş İsyanı ve teğmen Mustafa Naili Bey *Cumhuriyet dönemi Arslanköy''ün ilk muhtarı: Çolak Ali *Kemal Atatürk ve Köy Enstitüleri *Arslanköylü eğitmenler *Mersin Valisi Tevfik Sırrı Gür ve demir seli * Demokrat Parti kuruluyor *İlk kitap kıyımı *Arslanköy olayları *Jandarma taburu geliyor *Tahliye ve dönüş *Tahir Şahin''in ölümü

Cumhuriyet Kitapları Tel:(0212) 343 72 74

***

Başarmak için mücadele şart

Nişantaşı Üniversitesi Yabancı Diller Bölüm Başkanı Dr. Hidayet Tuncay, "Karbeyaz Umutlar" adlı kitabında, 70''li yıllarda memleketinden kalkıp üniversite okumaya giden bir gencin azim, umut ve başarısını konu alıyor. Bütün olumsuzluklara, imkansızlıklara ve yokluklara rağmen bitmeyen bir azim, çaba, emek ve başarı hikayesini okuyucuyla buluşturan Dr. Hidayet Tuncay, roman tarzında kaleme aldığı eseriyle okurlarını büyük sebat ve azimle sürdürülen mücadele sonunda başarıyla taçlanan heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor.

 

 

 

 

 

Tuncay Yayıncılık Tel:(0534) 768 44 18

***

KÜTÜPHANEMDEN

18. yüzyılın İstanbul''unda bir Amerikalı

Amerikan diplomatı olan Samuel S. Cox''un, "Bir Amerikan Diplomatının İstanbul Anıları" adlı kitabı, modern çağın değişimlerinin olanca hızıyla sürdüğü bir dönemde, Yeni Dünya''nın Eski Dünya''ya bakışını tüm çarpıcılığıyla gözler önüne seriyor. İlk baskısı 2010 yılında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Türk okuruyla buluşturulan bu önemli kitabı dilimize Gül Çağalı Güven kazandırmış.

Amerikalı diplomat Samuel S. Cox, 1851''de ilk kez geldiği İstanbul''a, Kongre''deki Demokrat Parti temsilciliğinden istifa ederek, diplomatik temsilci sıfatıyla 1885''te tekrar gelir. Yeni Dünya''nın temsilcisi Cox, kadim Osmanlı payitahtında iki yıl görev yaparak ülkesine ve siyasetçiliğe geri döndükten sonra, İstanbul''da geçirdiği bu kısacık dönemi geniş hacimli (764 sayfa) bir kitaba dönüştürür. Üstelik eserini sadece diplomat olarak ilgilenmek zorunda kaldığı, misyonerlikle, Osmanlıların komşularıyla ilişkilerine dair gözlemlerle, geleceğin stratejik maddesi petrol üzerine tetkikleri ve tanıklıklarıyla ya da İstanbul''un diplomatik dünyasının perde arkası hikâyeleriyle örmez. Dönemin İstanbul''u da, sosyal hayatına ve gündelik yaşama dair ayrıntılı gözlemlerle anıların adeta baş rolündedir: Harem, köleler, nazırlar, esnaf, arabacılar, çarşı pazar, giyim kuşam ve tabii ki meşhur sokak köpekleri... Batılı güçlerin var güçleriyle nüfuz etmeye çalıştığı Osmanlı ülkesine ve padişahına beslediği hayranlığı gizlemeyen Cox, bu yüzden uğradığı eleştirileri de açık yüreklilikle bu anılarına katar. 18. yüzyıl İstanbul''unu merak edenlerin mutlaka okumaları gereken bir eser.

(Ahmet Yabuloğlu)