1 Kasım seçimleri kimlerin son seçimi olacak?

Almanya'da seçim oldu 2013'te. Seçimlerde oyları gerileyen Hür Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Philipp Rösler sadece kendisi değil tüm ekibiyle birlikte parti görevinden çekildi. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth da bir daha aday olmayacağını duyurdu. Daha bu yıl yapılan seçimlerde partisi SPD seçimlerden birinci çıkmasına rağmen Bremen Eyalet Başbakanı Jens Böhrnsen istifa etti. Partisi birinci olmuştu lakin yüzde 6 oy kaybetmişti. Böhrnsen bundan sonra görevi yürütmesinin doğru olmayacağını söyledi.

Yunanistan'da kurtarma paketi referanduma sunuldu. Halkın yüzde 61'i hayır dedi. Evet kampanyasını destekleyen Yeni Demokrasi'nin lideri Antonis Samaras sorumluluğu üzerine aldı istifa etti. Yine bu yıl İngiltere'de de seçimler yapıldı. Muhafazakâr Parti tek başına iktidar oldu. Oyları gerileyen Liberal Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Nick Clegg, kesin sonuçları beklemeden aynı gün istifasını verdi parti genel başkanlığından. Sadece o değil, koalisyon döneminde bakanlık yapan milletvekilleri de ayrıldı. Oyları gerileyen İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband ve kurmayları da devam etmenin etik olmayacağını söyleyerek partideki görevlerinden ayrıldılar.

Geçen yıl Fransa'da yerel seçimler yapıldı. İktidardaki Sosyalist Parti, beş puan geriledi. Başbakan Jean Marc Ayrault bu yerel seçimdir, şartları farklıdır filan demeden, mazeret aramadan hemen Cumhurbaşkanı Hollande'a istifasını sundu. O da yapma, etme, daha yapacağımız çok işlerimiz var demedi, istifasını aldı. Danimarka'da geçtiğimiz Haziran'da genel seçimler yapıldı. Sosyal Demokrat Parti Başkanı ve Başbakan Helle Thorning Schmidt, partisinin oy oranı artmasına rağmen iktidarı sağ bloğa kaptırınca partideki görevlerinden istifa ettiğini açıkladı. Seçimlerde sol blok 85, sağ blok ise 90 milletvekili çıkarınca partisi oyları artarken bile iktidardan düşen kadın Başbakan bunun sorumluluğunu üstlendi.

Sadece saydığımız ülkelerde değil dünyanın birçok yerinde demokrasi böyle işlemekte. Kaybeden veyahut oylarını beklenen kadar yükseltemeyen siyasi bedel ödemektedir. Bunu ödemek için de partililerin kamuoyunun baskısını beklemiyor adamlar. Etik ve sahip oldukları vicdani değerler onları böyle davranmaya zorlamaktadır. Zaten onlar istifa ettiğinde niye istifa ediyorsun, senden iyisi mi var, bu siyasi rakiplerimizin tuzağı gibi savunma dürtüsünü harekete geçiren kurmaylar yok. Çünkü o kurmay dediklerimiz de etik davranmak için istifa etmekte.

7 Haziran seçimleri bizde kimsenin son seçimi olmadı. Önceki seçim de kimsenin son seçimi olmamıştı. Tayyip Erdoğan istisna, çünkü o Cumhurbaşkanlığına geçti. Başkalarında istifa rekoru kırılırken bizde seçime girme rekoru kırılmaktadır. Kiminin üçüncü, kiminin beşinci, kiminin on beşinci seçimi oluyor seçimler. Bakalım 1 Kasım seçimleri hangi genel başkan veya başkanların son seçimi olacak? Ahmet Davutoğlu 7 Haziran öncesi "İktidar olamazsam istifa ederim" demişti. Partisi 10 puana yakın puan kaybetti tek başına iktidardan düştü. O söz unutuldu. Seçim gecesi sanki zafer kazanmış gibi balkon konuşması bile yaptı. Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım'da da aynı sonuçlar çıkarsa veya oylar biraz daha düşerse Batı'daki örneklere bakıp parti görevlerinden istifa eder mi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun veya MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son seçimleri olabilir mi bu seçimler? Ya da irili ufaklı diğer partilerin genel başkanlarının. CHP yıllardır yerine çakılı durumda. Bu seçimde de aynısı olursa bu durum partide fazlasıyla tartışmalara yol açacaktır. Çünkü kurultayların partisi CHP buna diğerlerine göre daha yatkın bir parti. Ne kadar oy artışı partiyi tatmin eder, ne kadar düşüş eleştirileri ve istifa zorlamalarına sağlar 1 Kasım akşamından itibaren görebileceğiz. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 3 parti genel başkanları içinde en fazla genel seçime giren kişi.

Şunun şurasında 20 gün kaldı. Bu seçim de öncekiler gibi olacaksa yani hiç kimsenin sorumluluk almadığı kendi taraftarlarına mazeret üstüne mazeret sıraladığı ve koltuğa yapıştığı bir seçim olacaksa kim kazanırsa kazansın yine demokrasi kaybedecektir. Bizlere de siyasetin etik değerlerini tanımak için başka ülkelerdeki örneklere bakmak kalacaktır. Dileğimiz öyle olmaması. Dileğimiz bu seçimin, parti veya genel başkan fark etmeksizin, artık yeter denildiği, sorumluların sorumluluklarını yerine getirdikleri, kurmaylarıyla birlikte aynen dünyadaki örneklerdeki gibi koltuğa yapışmadıkları seçim olsun. Yeni bir gelenek başlasın. Oylarını düşüren git denilmesini beklemesin. Saygınlığını koruyarak kendisi ayrılsın.

Nitekim; Yeniçağ'ın "Seçmen Soruyor" seçim araştırması kampanyasına gelen 47 bin 162 mesajda, seçmenin genel eğilimi, 1 Kasım seçimlerinde, 7 Haziran'a göre ortalama yüzde 10 oy kaybına uğrayacak partinin liderinin koltuğu bırakmasından yana. Bunu rakamlandırırsak, AKP'nin yüzde 40.66'dan yüzde 36.594'e, CHP'nin yüzde 25.13'ten yüzde 22.617'ye ve MHP'nin yüzde 16.45'ten yüzde 14.805'e gerilemesi halinde, genel başkanın başarısızlığı tescillenecektir.

1 Kasım'daki seçimi herkes kazanamayacağına göre, kazananlar ve kaybedenler olacağına göre, bakalım bu seçimler kimlerin son seçimi olacak?

Yazarın Diğer Yazıları