14 madde üniter devletin sonu mu?

Geçmişten günümüze özerklik tartışmalarında karıştırılan veya gözden kaçırılan temel nokta, gerekçenin ve nihai hedefin ne olduğunun ayrıntılı biçimde ortaya konulmamasıdır. Bu süreçte Kürtler adına hareket ettiğini ifade eden kişi ve kuruluşların sundukları model yerel yönetimlerin mali ve idari bakımdan özerkleşmelerinin dışında ve ötesinde devlet sisteminin değişimini esas alan, üniter devletin uyarlanarak siyasal bölgeselleşme veya federal yapılanmayı işaret eden bir nitelik taşımaktadır. Her ne kadar HDP'nin 1 Kasım seçim beyannamesinde "özyönetim" dedikleri model için "Türkiye'nin 'üniter devlet yapısı' ve 'demokratik parlamenter sistem' içerisinde gerçekleşmesi mümkündür" denilse de geçmişteki bir çok açıklama ve son olarak Demokratik Toplum Kongresinin (DTK) ortaya koyduğu 14 madde asıl düşüncenin bu olmadığını açık bir şekilde göstermektedir. Kürtlerin tek temsilcisi olduğunu iddia eden bazı kişilerin daha önceki söz ve davranışlarına bakarak, maddeleri analiz etmeden bile aslında neyin hedeflendiğini çıkarmak mümkün. Bir çok açıklama var ama birbiriyle bağlantılı iki tanesini vermek yeterli. Gülten Kışanak 2010 yılında "Bizim renklerimiz bellidir. Bunlar sarı, kırmızı ve yeşildir. Kürt halkına özgürlüğü ve demokratik ve özerk Kürdistan'ı getireceğiz" demiştir. Yine Kışanak, 2013 yılında "Bizim çetrefilli, zor, anlaşılmaz, karmaşık bir yolumuz yok. Dümdüz bir yolumuz var, o da demokratik cumhuriyet, özerk Kürdistan'dır" diyebilmiştir. Kimdir peki Gülten Kışanak? Birazdan irdeleyeceğimiz 14 maddenin odağında yer alan bir Büyükşehir'in Belediye Başkanıdır. Yani bir yönüyle Diyarbakır merkezli bir bölgesel yönetim modelinde (özyönetim) yürütmenin başı olacak kişidir. Şimdi soruyorum..? Bu kişiye merkezi devletin yetkilileri nasıl güvenip bir yetki verebilir. HDP Eş Başkanı Demirtaş'ın DTK'da yaptığı açıklamalar da farklı değildir. "Gelecek yüzyılda Kürdistan statüsü olacak. Belki federal devletleri, belki bağımsız devletleri olacak" demiştir. Aynı Demirtaş daha önce bir TV programında bölgeyi kastederek "Arapların 22 devleti var Kürtlerin de olsun" demekten kaçınmamıştır.

Peki en yetkili ağızlardan bu cümleler çıkarken sözüm ona ülkesi için konuştuğunu ifade eden bazı yazar-çizerlerin "hayır öyle dememiştir, bunu kastetmemiştir" diyerek ayrışmaya su taşımasına ne demeli... Doğrusu özyönetim iddialarını ortaya koyanların bile kimi zaman daha dürüstçe davrandıklarını ileri sürmek mümkün. En azından bu model Türkiye'nin karşısına çıkarılmadan önce de ne düşündüklerini, ne istediklerini açık bir şekilde anlayabileceğimiz yaklaşımları var.

t.jpg

İşte 14 maddenin gerçek yüzü...

DTP kongresinde açıklanan 14 maddeye gelince... Tabloda özyönetim modelinin Üniter ve Federal bir sistemle karşılaştırması görülüyor. 14 maddeyle İspanya ve İtalya'da olduğu gibi siyasal bölgeselleşme ya da bölgeli devlet modeli isteniyor. Bölgeli devlet, federal devlet modelinde olduğu gibi "kurucu birimlerin" biraraya gelmesiyle değil, merkezin kendisine ait yetkilerin bir kısmını bölgelere devretmesi şeklinde oluşan bir sitem. Kaynağını Anayasa'dan alan bu bölgeler için kural olarak yargı birliği ilkesi geçerli. Ancak DTP'nin 14 maddesindeki bazı istekler egemenliğin paylaşımı açısından ulusaltı egemenliğin ötesinde yarı egemen bir statü ortaya koyuyor. Bunun bir sonraki aşaması "egemen bir devlet" olmaktır. Yani bölgeli devlet sisteminde de farklı bir statü öngörülüyor. Federal ve üniter devlet sistemi arasında duran bu yönetim modelinin üniter yapıyı aşındırarak çok kısa bir süre sonra federe devletler hedefine zemin oluşturacağı çok açık ki ülkemizde bir etnik kimlik üzerinden istenenleri yeniden tekrarlamaya gerek olmadığı kanaatindeyim. Dolayısıyla bu model benim de şiddetle desteklediğim yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, hizmette yerelleşme ve daha iyi bir belediyecilik gibi makul tartışmaların dışında üniter devletin iki adımda tasfiyesi olarak değerlendirilebilir.

Yazarın Diğer Yazıları