Hani her şey daha güzel olacaktı

İktidarın kamu tasarrufuyla ilgili ortaya koyduğu üç yıllık plan, çok kararlı ve de çözüm odaklı bir planmış gibi gelmedi bana.

*

Hani diyeceksiniz ki devlete güvenmiyor musun?

Güvenmek istiyorum elbette, ancak devlet dediğimiz Anayasa ile inşa edilen bir tüzel kişilik ise devleti yöneten, Anayasayı kevgire döndüren yürütme ve yasamasındakiler beni tereddüde düşürdü!

*

Bunca zaman ve defalarca “Her şeyin yolunda gittiği” söylenmesine rağmen, günbegün daha da kötüye gitmesi karşısında kendime:

“Ben, ülkemi yönetenlere hâlâ güvenmeli miyim?” diye sormadan da edemiyorum.

Doğrusu samimi olarak güvenesim gelmiyor.

*

Onlar, sahiden işlerini sahipleniyorlar mı, yoksa ‘-mış, muş’ gibi mi yapıyorlar, işte ondan emin değilim.

Keşke emin olabilsem!

*

Ülkenin, bugün ekonomik olarak bu noktaya gelmesinin birinci nedeni, Sayın Erdoğan’ın kendisi olduğu, yine kendi ağızından kamuoyuna duyurulmuştu zaten.

“Ben ekonomistim. Ülkenin ekonomisinden ben sorumluyum.” demişti.

*

İyi de bugün ne oldu da yurdum insanı kemer sıkmakla karşı karşıya bırakıldı.

Bunun suçlusu vatandaş mı, yoksa itibardan ödün vermeyenler mi?

İyice düşünmek gerek!

*

Bu kemer sıkmanın nedeni emekli olamaz.

İşçiler de olamaz.

Yani çalışan kesim hiç olamaz.

Bunun nedeni daha başka yerlerde aranmalı kanımca?

*

Mesela devlet tarafından iş yaptırılan imtiyazlı gruplar, bu tasarruf tedbirlerinden nasıl etkilenecek, etkilenecekler mi merak ediyorum!

Onlar çalışanlar kadar…

İşçi, köylü, tarımla uğraşanlar, esnaf, emekli kadar taşın altına elini koyabilecekler mi acaba?

Sahi, bu mümkün olabilir mi?

Onlara yapılan ödemelerle ve de itibardan tasarruf edilmedikçe, bu hayat pahalılığının gündemden çıkartılabileceğini hiç sanmıyorum!

*

Ben ekonomist değilim, ama ekonomist olanlar da memleketi 20-25 yıllık süreçte -İtibarlarından ödün vermediklerinden, dolayı- başarılı bir sonuç elde edemedikleri ortada.

Hem bir tasarruf olacaksa, tekmilimiz birden bu işin içine niye dâhil olmuyoruz ki?

Eğer bu planlamanın içerisine saray ve imtiyazlılar da dâhil edilmez…

Adalet tesis edilmez…

Köylü, çiftçi, tarım üreticisi ve sanayici üretim yapamaz…

Ve bugünkü itibarın sürdürülmesine devam edilirse, pansuman tedbirlerden sonuç alınması neredeyse mümkün olmaz görünüyor.

Aha da bunu buraya yazdım.

*

Hem bu tasarruf paketi dört ya da beş yıllık değil de niye üç yıllık?

Ya da “Bu işin kökünü kazıyana kadar” denilmiyor.

*

İktidar üç yıllık diyor da muhalefet de başka söylüyor.

Ne diyor mesela?

Bu tasarruf tedbirleri iyi niyetli değil’ diyor.

*

Ben de samimi olmadığını düşünüyorum.

Ne bileyim bir türlü inandırıcı gelmedi bana.

Hem gördüğüm o ki maalesef hep “Vurun abalıya” anlayışı, devam ediyor.

Biraz el insaf yahu!..

Yazarın Diğer Yazıları