23 Nisan Cumhuriyet yönetiminin başladığı gün

Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti, 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelirler.

Ünlü Times gazetesi, Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelişini şöyle yazar: "Bütün dünyanın kuvvetine karşı ulusal bir hareket yaratmak… Ne çocukça bir hayal…" Milli Mücadele ve Mustafa Kemal karşıtı İstanbul Basını da benzer yazılar yazıyordu.

Mustafa Kemal'in bu çocukça hayali, 13 Eylül 1921'de 238 yıl süren çekilmeyi durduracak, 9 Eylül 1922'de işgal kuvvetlerini denize dökecekti. Bu çocukça heyecan, İngiltere'yle işbirlikçilerinin hayallerini yerle bir edecekti. Kutsal bir hayaldi bu…

Meclis'in açılışı

Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart 1920'de bir genelge yayımlar. Bu genelgede, milletin yeniden seçeceği temsilcilerle ve İstanbul meclisi vekillerinden Ankara'ya gelebilenlerinden kurulacak yeni meclisin, milletin bağımsızlığı yolunda tedbirler alacağını bildirir. (1)

Temsilciler Kurulu Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa, 21 Nisan 1920'de askeri ve sivil makamlara şu telgrafı gönderir: "Tanrı'nın yardımıyla, Nisan'ın 23'üncü günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından o günden sonra bütün sivil ve askeri makamların ve bütün ulusun başvuracağı en yüce kat, adı geçen Meclis olacaktır. Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal." (2) Mustafa Kemal Meclisi, tüm askeri ve sivil makamların bağlı olacağı en yüce kurum olarak görmektedir. Padişahta, tek kişide toplanan yetkileri Meclis vasıtasıyla millete devrediyordu.

24 Nisan 1920, Cumartesi… Mustafa Kemal Paşa, TBMM Başkanlığı'na seçilir. 39 yaşındadır… Yaptığı konuşmada, "Derhal memleketin kaderini üzerinize alınız. Bu Meclis tam anlamıyla sorumludur. Millet bizi bunun için gönderdi; bizi buraya beş kişinin eline milleti terk edelim diye göndermemiştir" (3-4) diyerek, Büyük Millet Meclisi'nin üstünde herhangi bir güç olmadığını kesin çizgilerle belirtir.

İşgal güçleri

Meclis açıldığında, Türkiye'de 200 bin kişilik istila ordusu bulunuyordu. 38 bin İngiliz, 59 bin Fransız, 18 bin İtalyan, 90 bin Yunan askeri; güneyde 10 bin silahlı Ermeni, kuzeyde 25 bin Pontusçu Rum vardı. Bu sayılara, doğudaki Ermeni ordusu, Batı Anadolu'daki Rum, Ermeni çeteleri ile işgalcilerle birlikte hareket eden Kuvay-ı İnzibatiye, Anzavur Kuvveti ve isyancılar dâhil değildir. (5) İngiliz, Fransız ve İtalyanlar İstanbul'u; Fransızlar Adana'yı; Güneydoğu'da İngilizler Urfa, Maraş ve Gaziantep'i; Güneyde İtalyanlar Antalya ve Konya'yı; Karadeniz'de İngilizler Samsun ve Merzifon'u; Yunan Küçük Asya ordusu da Batı Anadolu'yu işgal etmişlerdi. İşte, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Millî Mücadeleyi yürütmek ve İstiklal Savaşı'nı yönetmek için TBMM'ni bu koşullarda açmışlardı.

İdam kararı

İstanbul Hükümeti'nin Harp Divanı, Mustafa Kemal'i ve kadrosunu idama mahkûm eder. Padişah Vahdettin, idam kararlarını bekletmeden onaylar. Sadrazam (Başbakan) Damat Ferit, milletin şeref ve namusunu korumak ve işgalcileri durdurmak için kanını döken Milli Kuvvetlere ve askerlere karşı dinsel savaş açar. 10 Nisan 1920'de, dönemin Şeyhülislamı Dürrizade Abdullah'ın verdiği fetvalar, İngiliz ve Yunan uçaklarıyla Anadolu'ya atılır; işbirlikçi gazetelerde yayımlanır. Fetvalar; Rumlar, Ermeniler, Hürriyet ve İtilaf Partisi tarafından dağıtılır. Fetvaların özeti şöyledir: "Padişahın izni olmadan işgalcilere karşı duranları, asker ve para toplayanları tek tek veya topluca öldürmek, din gereği ve görevidir! Milliyetçi öldürenler gazi sayılır, bu yolda ölenler şehit!" (6)

Damat Ferit Hükümeti'nin Adalet Bakanı Ali Rüştü Efendi, "Yunan ordusunun başarısı için dua edilmesini" ister. Balıkesir, Bursa ve Uşak'ın Yunanlılarca işgal edilmesi üzerine de, "Yunan ordusunun ilerlemesi hükümetimizin programına uygundur" diyecek ve Yunanlıların işgal etmediği illeri, ¨kurtarılmamış iller¨ olarak tanımlayacaktır.(7) Bu fetvalar ve bildiriler etkisini hemen gösterir. Nisan-Haziran 1920 arasında, Bolu, Düzce, Hendek, Adapazarı isyanları, Anzavur ayaklanması, Konya, Yozgat, Milli Aşireti isyanları Millî Mücadele'ye karşı başlatılır.

16 Mart 1920'de İstanbul resmen işgal edilir. Padişah Vahdettin, o gün kendisini ziyaret eden bir meclis kuruluna, Boğaz'da demirleyen İngiliz donanmasını göstererek, "Bir millet var koyun sürüsü, ona bir çoban lazım, o da benim" der. (8)

İşte bu koşullarda açılan TBMM, dünyadaki en meşru, en haklı, en kutsal savaşlardan biri olan İstiklal Savaşı'nı yönetecekti.

Mustafa Kemal Paşa, açılan TBMM için şöyle der: "Böyle bir hükümet, milli egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir. Cumhuriyettir." (9)

Atatürk'ün çocuklara vasiyeti

Atatürk'e göre, "vatanı korumak çocukları korumakla başlar." Zaferden hemen sonra 17 Ekim 1922'de, Bursa'da çocuklara şöyle seslenir: "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler kavuşturacaksınız. Kendinizin ne denli önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Kızlarım, çocuklarım, sizlerden çok şey bekliyoruz." Durdu, sordu: "Çok çalışacaksınız değil mi?" Çocuklar, hep bir ağızdan: "Söz!" diye bağırırlar. "Arkadaşlarımla birlikte ne yaptıysak sizler için yaptık. Sizin mutluluğunuz, onurunuz için yaptık. Başınız dik gezin, kimsenin kulu kölesi olmayın diye yaptık. Bir daha bu acı günleri yaşamayın diye yaptık. Ödülümüz sizin temiz, güzel sevginizdir." Mustafa Kemal Paşa'nın bu konuşmasından sonra, yanında duran Fevzi Paşa'nın (Çakmak) gözlerinden yaşlar dökülür…

Vatandan başka sevgili tanımayan o kuşağın ve kanlarıyla bu vatanı yeşerten kahramanların gözyaşlarıydı süzülen…

Vatandan, milletten başka sevgili bilmeyen o kuşak kutsal görevini, Atatürk'ün liderliğinde yapmıştı… Ve o Meclis, İstiklal Savaşı boyunca en buhranlı zamanlarda açık kalmıştı…

Kaynakça:

(1) Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Ankara, 1990, s. 140.

(2) Atatürk, NUTUK, Yayına Hazırlayan: Taha Mazman, 2009, s. 422.

(3) İsmet İnönü, Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Sabahattin Selek, s. 184, 2009.

(4) Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AAM, Ankara, 2015, s.216.

(5) İbrahim Artuç, Kurtuluş Savaşı'nın Zorlu Yılları, 1988, s.35; Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, 1995, s.3.

(6) Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, 1973, s. 80-83.

(7) Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, 2005, s. 22.

(8) Ali Fuat Cebesoy, Mll Mücadele Hatıraları, s. 349,350.

(9) Atatürk, NUTUK, Yayına Hazırlayan: Zeynep Korkmaz, Atatüürk Araştırma Merkezi, 2006, s. 300-301.

Yazarın Diğer Yazıları