"28 Şubat" PKK'ya mektup göndermiş

Haber 365 adlı, internet haber gazetesinin aktarmasına göre...
PKK kaynakları çok ilginç bir iddia ileri sürüyor, 28 Şubat döneminin güç odaklarının PKK’ya o dönemde mesaj gönderip “ateş kes” istediklerini belirtiyor..
Deniliyor ki; “28 Şubat’ta askerler ve onlarla birlikte hareket eden sivil yönetim, PKK’ya ‘Biz yeni bir Türkiye kurmak istiyoruz’ mesajı gönderdi...”
İddiaya göre, “Devlet kendine barış yapacak bir muhatap, çözüm niyetini PKK’ya iletecek arabulucular arıyordu.”
Bu sırada devreye Milli İstihbarat Teşkilatı girdi. Üst düzey MİT yetkilileri 7 Mayıs 1997 günü HADEP içinde ılımlılar olarak bilinen Sedat Yurtdaş, Sırrı Sakık gibi isimlerle Yıldız Sarayı’nda biraraya geldi. Mektup meselesi de bu sırada gündeme gelmiş..
“18 Ağustos 1998 tarihinde gönderildiği belirtilen bu mektup Ağustos Mektubu olarak biliniyor.” Önce el yazısıyla yazılıp daha sonra da üst düzey MGK, MİT yetkilileri tarafından imzalanan mektup, devletin en üst düzey yetkililerine de okutulmuş, onların da onayı alınmış...
Mektubun içeriği de şu şekilde aktarılıyor:  “1996 Aralık ayından beri söylenen; 1) Med TV Aracılığı ile- 2) İ.H.A Muhabirleriyle.. 3) Fatih Altaylı ile.. 4) 1997-1998 mesajları... Türkiye Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlarına gönderilen mektuplar.. ‘Operasyonlar dursun, silah bırakmaya hazırız, Kürt kimliği tanınsın ve anayasal güvenceleri yaratılsın.’ Tarafınızda dile getirilen bu talepler ve demeçler, hayata geçirilmemiş, örgütünüz, tarafınızdan buna göre yapılandırılmamıştır. T.C. devleti Kürt realitesinin açılımını yapmaya çalışırken bunu T.C. devletinin bir zaafı olarak algılayıp ayaklanma çağrısı yaptınız. Buna rağmen 1992 konsepti T.C. Devleti Cumhurbaşkanı tarafından fiili durum yaratılarak uygulanamamıştır. Sizinle devlet en üst düzeyde ilişkiye geçmiş, bunun akabinde 1993 ateşkesi uygulanmış, ama ne yazık ki ateşkes sürecinde meydana gelen (102) yüz iki çatışma ortamında tümü ile PKK militanları, ateşkesi ihlal etmiş, T.C. Devleti fiili duruma sadık kalmış ve bu (102) çatışma sizin tarafınızdan meydana getirilmiştir. Nihayet (33) erin ölümü ile sonuçlanan facia, ateşkesi ve fiili durumu geri dönülmez bir sürece sokmuştur.
1) Kürt kimliğinin tanınmasını silahlı mücadele nedeni olarak izah etmek anlaşılır bir durum değildir.
2) Bir yandan devletin bütünlüğü içerisinde denilirken öte taraftan devletsel ilişkiler kurmanın izahı mümkün müdür?
3) Türkiye’yi Kuzey Irak’tan dolayı Ortadoğulaştırmak en başta Kürtlerin zarar göreceği bir durumdur. Çünkü Ortadoğulaşan bir ülke iktidar ve hukuk KEYFİLİĞİNE dönüşen bir ülkedir. İktidar keyfiliği Kürtlerin tercihi olmamalıdır.
4) Türkiyeleşmek
a) 1995 seçim sonuçlarını iyi yorumlamaktan geçer. Öyle ki radikal sağın lideri A. Türkeş bile HADEP’in parlamentoda temsil edilmesini savunmuştur. Ama ne yazık ki Avrupa, Ulucanlar ve Çanakkale üçgeni
HADEP’e bayrak olayını yaşatmışlardır.
Bildiğiniz gibi devletlerin dönüşümü daha çok muhaliflerin etik mücadele şekillerine bağlıdır. Stalinist yöntem “Burjuva” devletlerini daha çok geriye götürmüştür. Devlet tarafında devletin korunması her şeyin üzerinde tutulmuştur. Bugün itibarıyla devletten ziyade yukarıda defalarca dile getirmiş olduğunuz görüş ve taleplerin yaşam bulması için kendi gerçekliğinizi gözden geçirmeniz gerekmektedir. Reel durum sizin için anahtar olmalıdır. Sorun problem oluşturmaktan değil çözücü olmaktan geçer. Devletin bütünlüğü ve hükümranlık hakları dışında her şey tartışılabilir.”
Sözün özü; bu mektubu Apo, İmralı’da zaman zaman dillendiriyor ve itiraz eden yok...

Yazarın Diğer Yazıları