ABD basınında Türkiye ile IŞİD kavramlarını birlikte kullananların sayısı giderek artıyor. Türkiye’nin “del geç”  sınırlarıyla cihatçı militanlar için adeta “serbest bölge” haline geldiği anlatılıyor. Newsweek dergisi, ‘Cihat Otoyolu’başlıklı analizinde, Kocaeli’nin Dilovası ilçesinden Suriye’ye 2 minibüs kalktığını, 19 kişinin IŞİD’e katılmak üzere evlerinden ayrıldığını yazdı. Newsweek dergisi özetle ‘Türkiye, IŞİD’in militan devşirme kaynağıdır’, diyor. ‘Büroları var, para topluyorlar, toplantı yapıyor, bayrak asıyor ve yüzlerce kişiyi Suriye’ye götürüyorlar’, iddiasında bulunuyor.

Bu ve benzer haberler esasen Türkiye’nin IŞİD terör örgütüne karşı yeterli duyarlılığı göstermediği ve önleyici tedbirleri almadığı kanaatini pekiştirmeye yöneliktir. Bu haberler Türkiye’ye dolaylı olarak verilmiş mesajlardır.
Bugün ABD’de IŞİD’cilerin Türkiye üzerinden bölgeye gittiği niçin konuşulur? Daha önce ABD bunların Türkiye üzerinden Suriye’ye gittiğini, Libya’dan silahların geldiğini biliyordu. Bugünlerde bu haberlerin çıkması ABD’nin güncel siyasi ihtiyaçlarıyla ilgilidir. 
Diğer yandan Atlantic Council’deki konferansta konuşan ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Ricciardone, Suriye’de devam eden iç savaşta Türkiye ile fikir ayrılığına düştüklerini söyledi. Ricciardone, bütün uyarılarına rağmen Türkiye’nin terör örgütü El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’ya destek verdiğini söyledi. 
Diğer yandan ABD’nin, Türkiye ile IŞİD’in petrol gelirinin kesilmesi konusunda da kapsamlı görüşmeler yürüttüğü söyleniyor. Üst düzey bir Amerikan yetkilisi, yaptığı açıklamada, “Türkiye ile IŞİD’in finansal desteğinin kesilmesindeki iş birliğimiz devam ediyor. Petrol ticareti havadan görülebilecek biçimde tankerlerle yapılıyor. Bu tankerler şimdiye kadar hava operasyonlarında hedef olmadı ama bu bir seçenek” diyor.
Bir tek açıkça IŞİD’in militan kaynağı ve finansal kaynağı Türkiye’dir, demedikleri kalıyor. 
Dahası ABD Senatosu Alt Komisyonu’nda, IŞİD terörüne karşı alınacak önlemlerin müzakereleri yapılırken Türkiye ve Katar ‘terörizme destek veren iki ülke’ olarak açıkça telaffuz edilmektedir.
Türkiye’yi bir kenarda tutarsak Katar, yarısı ABD’nin kontrolünde olan bir ülkedir. ABD’nin Katar’da böyle bir üssü olacak ve Katar’ın ne yaptığından hiç kimsenin haberi olmayacak. Katar teröre destek veriyorsa ABD, şimdiye kadar niye beklediğinin cevabını vermesi gerekir. 
Wall Street Journal’de yayınlanan bir analizde, Türkiye’nin Amerikan yönetiminin IŞİD’e karşı oluşturduğu küresel koalisyonun kilit ülkelerinden birisi olarak “reddiyeci tutumu” Batı’da rüzgârların tersten esmesine yol açıyor, diyor.Yazıda, “Türk hükümeti bir NATO üyesi olmasına rağmen ABD müttefiki ya da Batı’nın dostu olarak davranmayı uzun bir süre önce bıraktı”  deniliyor. 
Gazete yazıya manşet olarak da  “Ankara’da Olmayan Müttefikimiz”  başlığını ön görmüş. Yorumda yazar o zaman “Niye Kürdistan’da üslenmeyelim”  diyerek İncirlik’i değiştirmeyi öneriyor. 
Türkiye ile ABD arasında IŞİD’e harekât konusunda ciddi görüş ayrılıkları olduğu gözleniyor. Türkiye, Irak’ta ABD’nin bıraktığı silahların IŞİD’in eline geçtiğinden söz ediyor. IŞİD’i doğuran iklimin Esad rejimiyle, Maliki’nin mezhepçi politikaları olduğunu savunuyor.  
Türkiye’nin coğrafi, kültürel konumu ile IŞİD’in elindeki rehineleri dolayısıyla ABD liderliğindeki çekirdek koalisyona katılmayacağı, askeri harekâta destek vermeyeceği açıklandı. Ancak ABD Savunma Bakanı ile Pentagon Sözcüsü Kirby, ABD’nin IŞİD harekâtına “Türkiye katkı sağlayacak. Bunu bize söylediler. Ama bunu kendi yöntemleriyle, Türk halkının da iradesine uygun olarak yapacaklar” açıklamasında bulundu.
İşin ilginç yanı IŞİD bildirisine imza atmayan iktidar, “askeri eylemlerde yokuz” diyor. ABD Savunma Bakanlığı ve Pentagon ise, Ankara’yla anlaştıklarını söylüyor. Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Savunma Bakanı John Kerry Çankaya’da iki buçuk saat görüşüyor.
Anlaşılıyor ki IŞİD operasyonu ABD-Türkiye ilişkilerini fena halde germeye bundan sonra da devam edecek!