ABD’nin ve İsrail’in hedefleri

ABD’nin ve İsrail’in hedefleri

ABD, LİBYA’DA 1981’DE KADDAFİ’Yİ DEVİRMEK İSTEDİ…

1981 Ocak ayında, ABD İstihbarat Örgütü CIA’ya (Central Intelligence Agency-Merkezi İstihbarat Teşkilatı) Libya diktatörü Kaddafi hakkında bir şeyler yapması söylendi. Bunun üzerine CIA, Libya operasyonlarını bu ülkenin sınır komşusu Çad üzerinden yürütmeye karar verdi. Afrika’nın bu en yalnız ve en fakir ülkesinin yönetimi, bu amaçla kontrol altına alınacaktı. Bu konuda, ajanlık yapması için Çad’ın Savunma Bakanı iken yönetimle ters düşen ve iki bin savaşçısıyla Batı Sudan’a geçen Habre seçildi. ABD’nin resmî politikası, çatışan hizipler arasında uzlaşma sağlanmasına yönelikti, fakat gerçek tümüyle farklıydı. ABD, sırf Kaddafi’nin düşmanı olduğu için Habre’yi desteklemiş ve 1982’de Çad iktidarını ele geçirmesini sağlamıştı. Oysa ABD halkı, Çad adında bir ülkenin varlığından bile habersizdi.(1)

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 2019’da CBC NEWS TV’ye yaptığı röportajda, sekiz yıl önce öldürülen Kaddafi ilgili olarak, “Geldik, gördük, öldü” diyecekti. ABD, NATO’yu ve bazı ülkeleri de arkasına alarak, ne yazık ki Türkiye’nin de katılımıyla Kaddafi’yi devirmiş ve parçalanmış bir Libya’yı Dünya’ya hediye etmişti. Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de yaptığı gibi…

***

ABD, 1949’DA SURİYE’Yİ ELE GEÇİRMEK İSTEDİ

CIA, 1949 yılında Suriye’nin başına Amerikan yanlısı bir albay olan Adib Sishaklı’yı getirmişti. Ancak, albayın iktidarı dört yıl sonra Baas’çılar tarafından devrildi. CIA, Suriye’de CIA destekli bir askerî darbe ortamının olgunlaştığı değerlendirmesini yaptı. Darbeyi gerçekleştirmek için Irak, Lübnan ve Ürdün’de sabotajlar gerçekleştirdi ve suçu Suriye’ye attı. Şam’daki Müslüman Kardeşler Örgütü’nü de rejim aleyhine ayaklandırıyordu. CIA, Suriye’nin en güçlü adamlarından biri olan İstihbarat’ın başındaki Abdülhamit Seraj’la birlikte Genelkurmay Başkanı ve Komünist Partisi’nin liderini kurban olarak seçti. Bunların yok edilmeleri görevi, ABD’nin Şam Büyükelçiliğinde memur olan ajan Rocky Stone’a verildi. Stone, para ve siyasi gelecek vaadiyle Suriye ordusu içinden kendine bir yandaş takımı kurmaya başladı. Suriye İstihbarat Başkanı Seraj bu komployu sezdi ve Amerikalılara bir tuzak hazırladı. Subaylar paraları aldıktan sonra televizyona çıkarak, “Ahlaksız Amerikalı iblisler, yasal düzenimizi bozmak için işte bu paraları verdiler” diyerek itirafta bulundular. ABD’li CIA ajanı Stone gözaltına alındı, sorgulandı ve sınır dışı edildi. Yaşanan bu siyasi kargaşa sonunda, Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. Bu olaylar, Orta Doğu’da ABD karşıtlığının temelini oluşturdu ve bölgede Sovyet Rusya etkisini artırdı.(2)

ABD, 1949’da Suriye’yi ele geçirememiş, 1982’de Libya lideri Kaddafi’yi devirmeyi başaramamıştı. Ancak “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında, “Arap Baharı” gerçekte ise “Kanlı Sonbahar” fırtınasıyla hedefine 30 yıl sonra 2011’de ulaştı. 2011’de Libya ve Suriye’yi parçaladı. 2003’te Irak’ı işgal etmiş ve devlet sistemini yok etmişti. Irak, Libya ve Suriye ABD’nin ve İsrail’in politikalarına en ciddi direnç gösteren ülkelerdi. Bu üç ülke, 2023’te kendi güvenliklerini sağlayamayacak konuma getirilmişlerdi. ABD ve İsrail hedefine hızla ilerliyordu. Bölgede tek engel kalmıştı. İran…

***

ABD’NİN EZELİ DÜŞMANI İRAN

1977-1981 yılları arasında ABD’de başkan olan Carter, Aralık 1977’de İran’ı “Fırtınalı bir denizde istikrar adası” olarak nitelemişti. 1978 Ağustos’unda, CIA tarafından Beyaz Saray’a verilen raporda, İran’da bir devrim olasılığının bulunmadığı yazılıyordu. Ancak, birkaç hafta içerisinde sokak gösterileri başladı. İran Şah’ı Rıza Pehlevi, Ocak 1979’da ülkeyi terk ederek Mısır’a gitti. Paris’te sürgünde bulunan Ayetullah Humeyni, 1 Şubat 1979’da İran’a döndü. 1979’da İran için ABD, “Şeytan ve Düşman” olmuştu. ABD’nin Orta Doğu’daki en büyük kaybı ise İran’dı. İran artık ABD için ezeli düşmandı. Tıpkı Irak, Suriye ve Libya’nın dağıtıldığı gibi İran’ı da parçalamalı ve hem ABD hem de İsrail için tehdit olmaktan çıkarılmalıydı.

İran, ABD için Suriye ve Libya gibi kolay lokma değildi. Uygun zaman ve ortam kollanarak hedefe ulaşılabilirdi. Stratejinin üç temel unsuru: Kuvvet, Zaman ve Mekan’dır (Yer). Rusya, Ukrayna’ya odaklanmışken; Çin, Orta Doğu’ya pençesini atma aşamasındayken; Suudi Arabistan-İran yakınlaşması başlamak üzereyken tam sırasıydı. Ve nihai hedef İran’a giden “ara hedefler” ele geçirilmeliydi. “Ara hedefler”, İsrail için Gazze Şeridi, Batı Şeria’nın bir bölümü, Lübnan’ın güneyi ve Suriye’ye ait Golan tepeleridir. Bunun için, HAMAS ve HİZBULLAH etkisiz duruma getirilmeliydi. O halde bir işaret fişeğine ihtiyaç vardı. Bu işaret fişeği de, 7 Ekim 2023 günü saat 6.30’da HAMAS’ın İsrail’e saldırısıyla atıldı. Bu işaret fişeği Orta Doğu için bir dönüm noktası olacaktı.

İsrail Başbakanı, “Bu uzun bir savaştır, Orta Doğu’yu şekillendireceğiz” dedi. ABD Başkanı Biden, “İnsanlığın yeni bir dünya düzenine ihtiyacı var ve bunu ABD yapacak” açıklamasını yaptı. 1920 Sevr Antlaşması’yla uğradıkları hayal kırıklığı hiçbir zaman unutulmamıştı.

ABD’NİN VE İSRAİL’İN HEDEFLERİ

ABD ve İngiltere, Doğu Akdeniz’de savaş düzeni aldı. İngiltere, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) bulunan iki hava üssünde son hazırlıkları yaptı. Almanya, GKRY’ye Özel Kuvvet unsurlarını konuşlandırdı. ABD ve İngiltere’nin Özel Kuvvet birlikleri GKRY’de hazır beklemede.

Peki, ABD ve İngiltere neden bölgede?..

ABD ve İngiltere, savaş gemilerinden ve bölgedeki üslerinden uzun menzilli füze/roketlerle İsrail’in hedeflerini ele geçirmesine yardımcı olmak; Lübnan güneyinde HİZBULLAH’tan veya İran’dan İsrail’i hedef alacak silah sistemlerini etkisiz duruma getirmek; gerektiğinde İran nükleer tesislerini ve stratejik hedeflerini bombalamak.

***

Ve fakat, bölge ülkelerinde büyük bir telaş… Hem de ne telaş… Sanki ABD’nin ve İsrail’in hedefleri hiç bilinmiyormuş gibi…

Bölge ve Arap ülkelerinin yardımıyla Irak, Suriye, Libya dağıtılmadı mı?..

Sıranın İran’a geldiği, ABD belgesinde 2001’de ve BOP’de açıklanmadı mı?..

SEVR hayali ve bölgede Kürt devleti hedefi bilinmiyor mu?..

Arap ülkeleri her zaman olduğu gibi çocukların ölümüne rağmen, İsrail'e karşı yine bir varlık gösteremediler. ABD ve Batı liderleri, İsrail’i ziyaret ederken ve destek mesajlarını verirken, tek bir Arap lider bile Filistin’i ziyaret etmedi. Savaşı şimdiden kaybettiler…

***

Şimdi, Irak, Libya ve Suriye’nin neden dağıtıldığını anladınız mı?..

ABD’ye yardım eden Arap ülkeleri kime hizmet etiler?..

Amin Maalouf, Orta Doğu insanını, "Her şeye üzülen ama, hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar" diye tanımlar.

Başkalarından satın aldıkları silahla birbirlerini öldüren ve başkalarının bulduğu ilaçla iyileşmeye çalışan coğrafyadır orası. Bana kalırsa, o coğrafyaya hiç özenmeyin…

ABD’li düşünür Noam Chomsky, “Halkın geneli, neler olup bittiğini bilmez. Hatta neyi bilmediğini de bilmez” demişti. Çok doğru söylemiş…

------------

(1-2) Tim Weiner, Legacy of Ashes, The History of CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi) Bölüm Beş, 2007.

Yazarın Diğer Yazıları