Abdullah Gül’ün özgül ağırlığı ne kadar?

Gül, hızlı bir şekilde milletvekili, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanlığı makamlarını, genç yaşta tüketti. Gül’ün süresi bitti. Batı ülkelerinde siyasetin başına bela olan ama kurtulması mümkün olmayan kişileri siyaset meydanından uzaklaştırmak için “yukarı tekmelemek” diye bir tabir vardır. Ama Gül’ü tekmeleyecek bir üst makam kalmadı. Gül’ün ne iş yapacağı, son dönemlerde basının ve siyasetin en önemli konuları arasına girdi. Tartışmanın üç kanadı var. Birisi, AKP veya Tayyip Erdoğan ile şürekası tarafı, ikinci kanadı Gül ve yanlıları, üçüncü kanadı ise AKP’nin ve Erdoğan’ın muhalifleridir. Erdoğan ve şürekası çok açık bir şekilde Gül’e partiden ve hükümetten uzak dur demektedir.  Abdullah Gül doğrudan söylemese de görev süresi dolduktan sonra Erdoğan gibi olmak istiyor. Yani, Parti Genel Başkanı ve Başbakan olmak istiyor. Üçüncü grup ise AKP’de sorun arayan ve isteyen kesim. Bu kesime göre, Abdullah Gül, istediğini alamayacak, bu nedenle mümkünse AKP’yi karıştırması, zayıflatması ve hatta yeni bir parti kurarak AKP seçmenini bölmesini arzulayan muhalif kesim.

Erdoğan, Gül konusunda haklıdır. AKP bir parti olarak Gül’ü her türlü makama getirmiştir. Bir politikacının, siyasette olabilecek her hayalini gerçekleştirmiştir. Sıra diğer AKP’lilerdedir. Dolayısıyla Gül’ün diyeceği bir şey yoktur. Seçmenler nezdinde de bir karşılığı olmaz. Özellikle Erdoğan’ın bildik taktiği ile halka; milletvekili yaptım doymadı, bakan yaptım doymadı, başbakan yaptım doymadı, cumhurbaşkanı yaptım yine doymadı. Partide tek adam o değil, bu partide çok sayıda değerli arkadaşımız var, biraz da onlar hizmet etsin diyeceği muhakkaktır. Gül, cumhurbaşkanlığı sürecinde iddia ettiği gibi tarafsız olmamıştır. Siyasi İslamcı kimliğini hiç bırakmamıştır. Yaptığı tayinler, etrafı ve çalıştığı insanlar hep İslamcı kesimden olmuştur. Sembolik ve tarafsız imajı vermek için birkaç tane solcuyu vitrine koymuştur, o kadar. Atadığı rektörler ve bürokratlar arasında kendisini milliyetçi olarak tarif eden insanlardan hiç atama yapmamıştır. Cumhurbaşkanı seçilmesinde MHP’nin olumlu rolüne rağmen milliyetçi kıyımdan kaçınmamıştır. Yani tipik bir AKP’lidir. Erdoğan’dan hiçbir farkı yoktur. 
Erdoğan’ın elinde her türlü güç var. Parti, partili militanlar, para, makam, gazete, TV ve benzerleri. Gül’ün Erdoğan’a karşı kullanacağı çok fazla enstrüman yok. Ancak tamamen de çaresiz değil. 13 yıldan beri Erdoğan daha önce benzeri görülmemiş sayıda, kendisine düşman yaratmıştır. Gül, bunları toplayabilir. Parti içinde itilen ve ikinci plana atılan, bu durumu kabullenemeyen küskünler, rant paylaşımında haksızlığa uğradığını düşünen kesim ve en önemlisi üç dönem vekillik şartıyla (Erdoğan bu konuda halk nezdinde çok takdir edilmekte ve çok adil ve akıllıca bir davranış olarak görülmektedir) partiden dışlanacağını düşünen dinozorlar Gül’ün etrafında toplanabilirler. Zaten bu insanlarda para ve iman konusunda bir sorun yok. Erdoğan’ın çok şımardığını, İslami terbiyeyi artık taşımadığını, çok kişiyi mağdur ettiğini, bel altı kasetler, telefon dinlemeleri ile siyaset seviyesinin çok düştüğünü, ülkeyi birçok parçaya böldüğünü, yolsuzluk, hırsızlık dedikodularının ayyuka çıktığı gibi sorunları kendi üslupları ile kendi camialarına daha iyi anlatarak Erdoğan’a ciddi bir darbe vurabilirler. Bir başka ihtimal daha var o da çok konuşulmasa da eski partisi, Saadet Partisi’ne dönerek genel başkan olabilir ve AKP’yi tek başına iktidardan edebilir. Erdoğan’ın istediği gibi davranırsa, Erdoğan ona bir vakıf kurdurur, bu vakıf için devletten ihale alan dini bütün Müslüman müteahhit kardeşler, bir huşu içinde Türklerin parasını Allah rızası için, oluşturulan bu havuza atarlar. Gül, bu helal parayla Filistinli gençlere burslar vererek, Allah yolunda çalışmaya devam eder. Olağanüstü bir olay olmadığı müddetçe cereyan edecek olayları özetlemiş olduk. Gül’ün özgül ağırlığı, Erdoğan ile olan ilişkisinin mahiyetiyle doğru orantılıdır. 

Yazarın Diğer Yazıları