Adayımız Yılmaz Vural

İlginç milletiz. Kısa sürede asıp aynı sürede affa uğratıp omuzlarda taşımaya başlıyoruz. Bazen bunun tam tersini yapıyoruz. Yakın dönemde bunlardan fazlaca örnekler var. Rus füzelerine karşı NATO'yu acil toplantıya çağırdık, "emanet hava savunma bataryaları"nı topraklarımıza monte ettirdik. Verilen süre doldu ve İspanyollar kendininkileri çekmekten bahsedince kıyamet kopardık; "Sen nasıl müttefiksin?" Yetmedi, yayınlarını İsrail Yıldızı "Şaday"la açıp-kapatan Hollanda'yı tu kaka ilan ettik. Rusya ile yaşanan arabesk ilişkimiz ortada. Önce bahar, sonra kara kış. Putin'in huzuruna kabul uğruna atılan taklaların teri duruyor. Bakalım bundan sonrası nasıl gelişecek?

Tam bu sırada imdada futbolumuzdaki ayak oyunları yetişti. Gündem bir anda değişti.

Operasyon "Argo"

"Fenerbahçe'de barış sağlandı" haberleri duyarken bir isim gerçeği yakaladı. a Spor'un yayınında Emre Bol'un, "Pereira'nın işi bitti. En geç Pazartesi'ye kadar ipi çekilir" şeklindeki sözleri ortalığı karıştırdı. "Gece nöbetleri" bundan etkilendi. Hızlı gelişmeye dikkat edince, "belden aşağı plan"ın uygulamaya sokulduğunu anladık. "O lüks konuttan çık. Bizim lojmana taşın. Yoksa İstinye'deki yerin kirasını cebinden ödersin" tehdidi marka olmuş bir kulübe yakışıyor mu? "İyi parayla iş bulduk" deyip Türkiye'ye koşan yardımcı hocalara "dirsek gösterme" ayıptan da öte.

---

Terraneo denilen İtalyan'ı kim buldu? Onun oluşturduğu ekibe izni verenler nerede saklanıyor? Adam kovulana kadar, 2.5  milyon Euro'yu alana kadar yüzüne tükürülmesine bile "şükretti". UEFA'dan tasdikli mukaveleler ortadayken Fenerbahçe yönetimi, "yıldırma" taktiğiyle hiç bir yere varamaz. Mutlaka uzlaşma sağlamak zorundalar. Bir zamanlar kötü gol yedi diye kalecisini amigolara dövdüren mantık artık devre dışı kalmalı.

Yıldırım Demirören'in "Argo Metodu"yla kapı dışarı ettiği yabancıların 3 ağır tazminat olayını görmüyorlar mı? Tigana, del Bosque ve Ferrari'ye ödenenler Beşiktaş'ta ekonomik kriz başlattı. Aynı acı sonu yaşamak istemiyorsanız Pereira ve ekibiyle mutlaka uzlaşacaksınız. Hort zortla, küfür kafirle çözüm dönemi artık kapandı. Üstüne üstlük UEFA kriterlerine en ağır fasıl eklendi; "uluslararası turnuvalardan ihraç". Bunları nasıl karşıladıysanız öyle uğurlamak zorundasınız Aksi halde başınıza gelecekleri artık görün.

Adaylar

Her kuruşun taa İsviçre'den denetlendiği statüde ünlü yabancı hoca getirmenin tekrarı "hayal ötesi". Yönetim Kurulu'nun kendi arasında para toplama modeli de hukuki deyimle "kadük" oldu. Siz siz olun taraftarı uyutma planlarını da rafa kaldırın. Durumun vehametini önce Emre Belözoğlu fark etti. CEO'luk teklifini çeşitli bahanelerle reddetti. Geride tek aday var; Ümit Özat. Fenerbahçe'nin başına geçmek için cebindeki üç kuruşu da verir. Olası başarısızlıkta da kolayca "güle güle" dersiniz.

Gelelim benim çalıştırıcı adayıma; Yılmaz Vural. Garibim pusuda bekliyor. İyi Fenerbahçeli. Yaşadığı sürece en büyük arzusu camiaya menajer olmak. Zırt diye ortaya çıkmaması akıllandığının işareti. O da Özat'ın şartlarına sahip. Boş mukaveleye imza atar, el etek öper, sahaya çıkaracağı kadroyu mutlaka onaya götürür.

Gördüğünüz gibi Pereira FETÖ'nün önüne geçti.

Bizimkiler

Ezeli ve ebedi rakibimize sallamak kolaydı.

Ya Beşiktaş cephesi?..

Siyah-Beyazlılar'da transfer işleri iyi gitmiyor. Kapı kapı gezip geri dönenlerle Şampiyonlar ve bizim ligi götürmek mümkün değil. Oyun sistemini Gomez tipi vurucuya bağlamış Şenol Güneş'in yüzüne dikkat edin. Kara bulutların dolaştığını çok net görürsünüz. Ümidimiz Fikret Orman Başkan'ın sürpriz son saniye golünde. İngilizlerin dediği gibi, "it's a life, it's a hope" . Yani; hayat varsa ümit vardır... Bayılırım bu söze. Haydi bizden de bir benzeşini ek yapalım; "Ümit fakirin ekmeği, ye Ergun Kaftancı ye..."

Yazarın Diğer Yazıları