Ahilik herkese anlatılmalı

Küreselleşme sürecinin ekonomiye dayattığı yeni ideoloji ve giderek ağırlaşan rekabet koşulları bireyleri ve işletmeleri değerler, ilkeler ve gelenekler üzerinde şekillenen bir yarışa sürüklemektedir. Bu süreçte kimi toplumların tarihten gelen avantaj ve üstünlükleri ile geleneksellik ve yenilikçiliği bir arada tutarak ekonomik ve sosyal pek çok probleme çözüm üretmesi mümkündür. Türk toplumu açısından kök değerleri üzerinde değişim ve çözümü simgeleyen olgulardan birisi de Ahilik felsefesi ve pratik yansımalarıdır. Ancak ne yazık ki Türkiye’de bu önemli hazine de açığa çıkarılamamaktadır.

Peki ahilik nedir?
Ahilik, 13.Yüzyılda Anadolu’dan yayılarak oldukça geniş bir coğrafyada egemen olmuş; çalışmayı ibadet sayan, kalite ve güveni esas alan, yardımlaşma ve dayanışmaya dayalı bir çalışma ve ahlak anlayışını ifade etmektedir. Ahilik felsefesinin temelinde, insana özgü değerler ve insanı mutlu etme düşüncesi bulunmaktadır. Kavramsal olarak Ahi kelimesinin kaynağı tasavvuf erbabı arasında kullanılan  “kardeşim”  (ahi) ve “eli açık, cömert” anlamlarına gelen Türkçe  “akı”  kelimesine dayanmaktadır. Ahi kavramı ahilik önderlerine verilen bir sıfat, Ahilik ise mesleki ve ahlaki bir örgüttür.

İş hayatı örnek almalı
Ahilik teşkilâtı, o dönemde kişilere bir meslek ve sanat öğretirken aynı zamanda sosyal hayatı düzenleyen kuralları benimsetmekte, helal kazanç yoluyla onurlu, ahlâklı ve erdemli yaşamayı teşvik etmekteydi. Bir yandan zaviyelerde ahlâkî eğitim yapılırken, bir yandan da kişiye bir meslek kazandırma çabası sürdürülmekteydi. Sistemli ve adaletli bir kariyer sistemi öngören Ahilik düşüncesinde iş yeri açmak belirli kurallara ve belli düzeydeki olgunlaşmaya bağlıydı. Bir kişinin kendi iş yerini açabilmesi için farklı kademelerinden geçmesi ve en az üç usta yetiştirmesi gerekiyordu. Kariyer basamakları sosyal girişimcilik esasına dayanıyordu. Ortalama 10 yaşındaki çocuklar bir ustanın yanında yamak olarak iş hayatına atılıyordu. Özel bir törenle çıraklığa terfi eden yamaklar, hem mesleği öğreniyor hem de iyi insan olmak için yetiştiriliyordu. Ustası tarafından çırağın meslekî ve ahlâkî bakımdan yeterli olgunluğa eriştiği bildirildiğinde düzenlenen bir törenle çırağın kalfalığa geçmesi sağlanıyordu. Kalfanın usta olabilmesi için de üç tane çırak yetiştirmesi gerekiyordu. Törende Ahi Baba tarafından usta adayının kulağına Ahilik nasihatı okunarak şöyle deniliyordu: Harama bakma, haram yeme, haram içme, doğru-sabırlı-dayanıklı ol, yalan söyleme, büyüklerinden önce söze başlama, kimseyi kandırma, kanaatkâr ol, dünya malına tamah etme, yanlış ölçme-eksik tartma, kuvvetli durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil...
Ahilik teşkilatının aktif olduğu dönemlerde emek-sermaye, üretici-tüketici, devlet-millet barışının sağlandığı ve toplumsal bütünlüğün tesis edildiği dikkate alınırsa günümüzde böyle bir yapı ve anlayışa ne kadar ihtiyaç duyduğumuz anlaşılabilir.

Önemli bir uyarı
Bu yıl Kırşehir’de 25.si düzenlenen ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı Ahilik kutlamaları yine halktan ve esnaftan kopuk bir biçimde gerçekleştirildi. Bu tarz organizasyonların bir protokol faşizmine dönüşmesi iyi niyetli hedefleri ikinci plana düşürmekte ve vatandaşların önemli bir kesimini ötekileştirmektedir. Umarız önümüzdeki yıl bu sorun giderilir ve vatandaşlarımız da sürecin bir aktörü haline gelir.

Yazarın Diğer Yazıları