Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

AKP, hangi ideolojik misyonun peşinde?

Hem hakkını teslim etmek, hem de kabullenmek gerekiyor ki Türkiye gerçekten ’büyük bir değişim’ içerisinde. 

Sırf muhalefet etme adına, iktidarı gözden düşürme pahasına ’bir takım gelişmeleri ve dahi değişmeleri’görmezden gelmek, kimseye kazanç sağlamaz. 

Lütfen başınızı ellerinizin arasına alın, ’dün’ ve ’bugün’ arasındaki biz diyelim 100, siz deyin ’10 farkı’ bulmaya çalışın. 

Öyle uzun boylu tahlillere falan kafa patlatmadan farkı hemen fark edeceksiniz. Üstelik kimi ’sessiz ve derinden’ kimi de ’gözünüze sokularak’ gerçekleştirilen çok önemli icraatların yalnız ’bugünleri’ değil, ’yarınları’ da planladığını anlayıp büyük bir şaşkınlık yaşayacaksınız. 

Devr-i AKP’de ülkenin ’nereden nereye’ geldiğini hissetmeye başladıkça Sultan hazretleri ve saz heyetine derinden hayranlık duymanız bile mümkün olacak. 

Bugüne dek sergilediğiniz ’nankörce’ tavra hayıflanıp, ah-u vah edeceksiniz; ’pişmanlık’ naraları patlatıp dizlerinizi döveceksiniz belki de. 

Neyse ki henüz her şey bitmiş değil. 

Her şeye rağmen ’geçmişteki iflah olmaz muhalif tutumunuzu’ affettirecek bir takım adımlar atabilirsiniz. 

Mesela, ülkenin çeyrek asra yakın süre içinde nasıl ’değiştiği’, ’dönüştüğü’ üzerine bir güzelleme kaleme alarak işe başlayabilirsiniz.

***
’Değişim’ denince, önce ’insandan’ başlanması gerekir. 

Mesela, henüz 18 yaşında iken üniversite yemekhanesinde çıkan tavuk budunu bile ’şüpheli’ bulup elinin tersiyle iten, yeni çıkan ’sakalını’ sıvazlayıp her Cuma vakti cami önlerinde ’tağuti düzene’ sövüp sayanlara ince bir ayar çekilmeliydi, değil mi? ’İlaç’ için arasanız, artık bir tane bulabilir misiniz?
Zira sakallar yolundu, dolgun maaşlar ile bir yerlere kapak atıldı, ’dert, dava’ bitti. 

ABD ve İsrail en baba düşmandı. 

Ağa babaları ’dört satır’ bir yazı kaleme alsalar, en az iki satırı ABD ve İsrail’e sövgü ifadeleri taşırdı. 

Avrupa Birliği, Müslümanları sömürmek amacıyla kurulan bir ’Hıristiyan Kulübü’ idi ve zinhar kapısından bile geçmemek gerekirdi.

 “Allah katında tek hak din İslam”  idi ve kalanların tamamı ’batıl’ olduğu için onlardan kimsenin ’dost’ edinilmesi yasaktı. 

’Kavmiyetçilik’ denen şey, küfür ehlinin uydurduğu bir ’fitne tohumu’ idi ve asla itibar edilmemesi gerekirdi. 

Bırakın televizyon denen günah kutusunu izlemek, ’radyo’ dinlemek bile caiz değildi. 

’Bankaların’ bir değil, bir kaç sokak ötesinden geçmek evlaydı. 

’Fotoğraf’, ’musiki’, ’şatafat’, ’tıka basa yemek’, ’lüzumsuz harcama yapmak’ kâmil insana yakışmayan tavırlardı.

’Beytülmala’ el uzatmak, ’yetim hakkına’ göz dikmek kâfirlik alametiydi.

***
Ve o değerleri kullanarak iktidarı eline geçiren ’AKP çatısı’ altındaki hınç ordusu, kısa süre içerisinde gerçekleştirdiği akıl almaz icraatlar ile ’eskiye’ dair bütün kavramları ’ters-yüz’ ederek, ’Müslüman’ imajını adeta yeniden inşa etti.

’Törpülenen’, ’yontulan’, ’ehlileştirilen’, ’zamana uydurulan’ günümüz insanının ruh dünyası artık ’yeni değerler’ ile donatılmış iken, elbette ’ortaya konulan eserler’ de o şablona uygun olacaktı. 

’Dini kitaplar’ yeniden elden geçirildi.

’Fitne’ uyandırılmadan, ’su’ bulandırılmadan, ’aşırıya’ kaçılmadan, ’çaktırılmadan’ her dala, her tele el atılmaya başlandı. 

İnanılmaz bir aktivite geldi hayatımıza. 

 “Dar-ül harpte her şey mubahtır”  parolası ile hareket eden yeni güruh, ’deniz’ olarak gördüğü ’devletin malını’ yağmaya soyundu.

Bırakın diğer yapılanları, sadece ’kamu kurumlarının bir yerden başka bir yere taşınmalarının’ doğurduğu kaynak bile bir kaç sülaleyi, yüz yıl doyurur.

’Taşıyan’ kazanıyor, ’kiralayan’ kazanıyor, ’onaran’ kazanıyor, ’tefrişatçı’ kazanıyor, ’hurdacı’ kazanıyor, ’organizatör’ kazanıyor.

 “Başımıza devlet kuşu kondu”  diyen vatandaş kazanıyor. 

Vazgeçtik, bırakın 10 farkı bulmayı. 

Şu kamudaki seyyaliyeti bir çözün, o bile ’değişimin gücü’ hakkında fikir verecektir. 

***
Bir takım gafillerin hâlâ AKP’yi artık ’çok eskilerde’ kalmış olan bir takım ’ideolojik’ kavramlar ile sıkıştırma, milletin gözünden düşürme çabasında olduğu görülüyor. 

AKP’nin bir ’ideolojisi’ yok, ona ’üst akıl’ tarafından yüklenen bir ’misyon’ var: 
’Kesimi kuşkulu’ tavuk yemekten dahi imtina eden kesimleri, ’dünya zevkleri’ ile buluşturup yeni dünya düzeninin ’tüketim köleleri’ haline getirmek.

Gerisi hikâye.

Yazarın Diğer Yazıları