Alparslan Türkeş'siz geçen 12 yıl

Sayın okurlarım, iki gün sonraki 4 Nisan, ömrünü inandığı davaya adayan, Türk milliyetçilerinin siyasi lideri Alparslan Türkeş’in 12 yıl önce uçmağa vardığı gündür. O gün, Türk Dünyası büyük bir Türkçü liderini, Türkiye Cumhuriyeti’miz de Türkçülük fikrini savunan  “Hira Dağı kadar Müslüman ve Tanrı Dağları kadar Türk olan”  önderini kaybetti.
Alparslan Türkeş; 44 yıl önce,  “Türk milliyetçiliği düşüncesini”  dernekçilikten siyasi hayatımıza taşıma becerisini gösteren yetişkin bir askeri örnek, bir siyasi lider ve düşünür, bir devlet adamıdır. İdeolojik bir görüşü siyasi hayata taşımak ve yurt bütünlüğünde teşkilatlandırmak şüphesiz her yiğidin harcı değildir. Bütün yurdumuzda teşkilatlanan ve yarım asra yakın siyasi faaliyetine devam eden Milliyetçi Hareket onun eseridir.
Alparslan Türkeş, her zorluğu başarmış ve altı yıl, beş ay, üç gün hapis ve sürgün hayatı yaşayarak en büyük çile çeken lider olmuştur. Hepimizin karamsarlığa düştüğü günlerde, rahmetli Dündar Taşer kardeşimizin söylediği söz, bizleri uyarmıştır.  “Lider insan, herkesin düştüğü yerde, kalkıp yeniden yürüyebilen insandır. Türkeş de budur.”
Alparslan Türkeş, Türk milliyetçi görüşü siyasi platformda temsil eden  “Milliyetçi Hareket Partisi” nin yönetiminde, 20 yıl genel başkan olarak görev yaptı. Siyasi partisindeki görevlerinin yanında, Türk kültür kuruluşlarının da daima destekçisi oldu. İllerdeki davetlere katkıda bulunarak, milliyetçi toplumların sevgi ve saygısını kazandı. Sovyetler Birliği’nin dağılıp Türk Dünyası’nın doğduğu günleri değerlendirerek  “Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı’nı (TÜDEV) kurdu. 1993 yılından başlamak üzere Türk Dünyası Kurultayları’nı tertipleyerek, her yıl Türk Dünya’mızın kültür birliğine yardımları gerçekleştirdi.
Alparslan Türkeş, hayatı boyunca okuyan, yazan ve düşünerek fikir üreten bir kişiliğe sahipti. Tarih bilgisine meraklı, hafızası da çok daha kuvvetli idi. Geniş ufku, fikri üretimi ve organizasyon yeteneği vardı. Her mektuba cevap veren nazik bir insan ve temiz bir Müslüman’dı.
Kendisiyle uzun yıllardan beri yakınlığımız olmuştu. 1950’li yıllarda, Nihal Atsız Hoca’nın Orkun dergisinde ” Kazanoğlu “ imzası ile yazdığı makaleleri severek okuduğumu unutamıyorum; Hoca’nın 1944 yılında Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı iki açık mektubu elden ele dolaştırarak okuduğumuzu biliyorum. 1990’lı yıllarda İstanbul’un Gayrettepe’deki otellerinin birinin toplantı salonunda, kendisinden 1944 olaylarını dinlerken, ” En genç katılımcımız Sami Yavrucuk’tu “ dediğini dinlerken, hafızasının da kuvvetini göstermişti.
Ben İstanbul Beden Terbiyesi Bölge Müdürü görevimden emekli olduğum 1979 yılında, Başbakan Yardımcısı olarak kendisinden aldığım özel mektubundaki samimiyeti sizlerle paylaşmak istedim. ” Emekli olduğunu bildiren gazete haberlerini okuduktan sonra göndermiş olduğunuz kuvvetli kıymetli kartınızı aldım. Uzun hizmet hayatınızda dürüst ve başarılı çalışmalarınızla Türk sporuna faydalı katkılarda bulundunuz. Hizmetleriniz unutulmayacaktır. Sizinle ayrıca görüşmekten memnuniyet duyacağımı ve çalışmalarınızdan partimizin de yararlanmak isteğini belirtir, bu vesileyle selam ve sevgilerimi sunarım. Alparslan Türkeş-Başbakan Yardımcısı-Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı. “
Uçmağa varmasından birkaç yıl önce 30’uncu siyaset yıldönümü münasebetiyle davetli olduğum törene çektiğim kutlama telgrafında, Onun boşluğunu doldurma endişelerimizin haklılığını bugün daha çok gördüğümden, telgraf metnini sizlere aynen sunuyorum.
Ankara Sharaton Otel 1-8-1995 saat 18.00. ” Alparslan Türkeş Beğ; Türk milliyetçiliği fikriyatını siyasi atmosfere taşıyan ve bunda muvaffak olan şahsınıza büyük sevgi ve saygım vardır. İdealini gerçekleştirmiş olan şahısların rahatlığı içinde olabilirsiniz ve bununla ne kadar övünürseniz azdır.
Büyük davayı yüklenecek şahısları sağlınızda tesbit ve ilan etme görevinizi, yaptıklarınız kadar önemli sayıyorum.
Otuzuncu yılınızı candan kutlar, sağlıklı ve uzun ömürler dilerim.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları