Artık malımızı da yabancı denetleyecek

Dünyada birçok ülkede,  Bağımsız Varlık Fonları veya Ulusal Varlık Fonları (Sovereign wealth fund) denilen fonlar var. Bu fonlardan 42 tanesi petrol gelirlerini daha etkin kullanmak, 26 tanesi cari fazla veren ülkelerin bu fazlalarını değerlendirmek, 5 tanesi madenleri, 2 tanesi kamu arazilerini ve bir tanesi de hükümet kredilerini daha iyi kullanmak için kurulmuştur.

Türkiye varlık fonu, Dünyadaki örneklerinden farklıdır. Kamuya ait herhangi bir fazla kaynağı değil, borç alarak, eldeki kamu işletmelerini, özelleştirilecek bazı kurumları ve satılacak veya teminat verilecek kamu arazilerinin devriyle oluşturuldu. Bir nevi devlet holding şirketidir.

Hükümet üyelerinin açıklamaları vatandaşı tatmin edecek düzeyde değildir. Sinerji olacak deniliyor. Neden ve nasıl? Tersine hantal kamu kurumlarının hisseleri bu fonda olacağı için genel kurullar ve yönetim ve denetim kurulları tayinleri nedeni ile hantallaşma da daha fazla olabilir. Bütçe komisyonu denetleyecek deniliyor… Bu da hiç doğru değildir.

Fon devletin ve dolayısıyla halkındır. Doğru çalışması ve etkin olması için önce doğru ve etkili bir  halk denetiminin olması gerekir. Kamu da halk adına denetimi  doğrudan Meclis ve Meclis adına Sayıştay yapar. Fonda Sayıştay ve Meclis denetim yoktur.

Bir denetim, Başbakanın tayin ettiği müfettişlerden oluşan bir komisyonca yapılacaktır. Denetim raporu önce Bakanlar Kurulu'na ve her haziranda da Plan Bütçe komisyonuna gidecektir. Başbakanın atadığı üç müfettiş, Bir mahkeme olan ve üyeleri de hakim statüsünde olan Sayıştay gibi tarafsız  denetleme yapamaz. Müfettişler Hükümetin hoşlanmayacağı bir denetim yaparlarsa başbakan bunları değiştirir.

İkincisi özel hukuk hükümlerine göre bağımsız denetim kurullarınca denetlenecek olmasıdır.

Uluslar arası denetim kurumları, para ile iş yapar. Kamu oyuna güvenilir bilgi aktarmak onları ilgilendirmez. Kamu hukukuna göre değil, özel hukuk kurallarına göre ve muhasebe kayıtlarının uygun olup olmadığına bakar.

Kamu kaynaklarının etkin kullanılıp kullanılmadığı, yani performans denetimi, en önemli denetim şeklidir. Uluslar arası denetim şirketlerinin böyle bir yetkisi ve böyle bir derdi yoktur.

Yine mali saydamlık ta özel denetim şirketlerini ilgilendirmez.

Dahası Halkın kendi malını kontrol kabiliyeti ve imkanı yok mu ki, yabancıya kontrol ettiriyoruz.

Çok açıktır ki  siyasi iktidarın amacı, kamu mallarını denetim dışında tutmak ve kamu mallarını özel sektör gibi idare etmektir. Özel sektör sermayesini ve geleceğini koyduğu işini en etkin şekilde idare etmek zorundadır. Devlet malını idare edeceklerde böyle bir endişe olmaz. Doğru yapan da olur, yapmayan da olur.

İran'da  ekonominin yüzde 45 i dini vakıflarda, yüzde 40'ı devlette ve yüzde 15'ide özel sektördedir. Türkiye de TVF 'nin benzer bir düzene kaymasında   ortam yaratma riski var. 

Öte yandan anlaşılan odur ki varlık fonu devlet kağıdı çıkarıp, dışarıdan borçlanacak. Oysaki dünyada  devlet adına tahvil çıkarıp satan kurum Devlet Hazinesidir. Fonu teminat olarak gösterip borçlanmak, hazinenin borçlanma sınırına geldiğini gösterir.

Yine TVF'nin diğer ülkelerde olduğu gibi, cari açık veya petrol geliri gibi birikmiş bir fon sermayesi yoktur. Borç alarak Özelleştirme yaparak fon oluşturacaktır. Mevcut şirketlerin mal varlıkları kullanılabilir fonlar değil.  Kar eden işletmelerin karı bu varlık fonuna devredileceği gibi, ancak zarar eden işletmelerin zararı da fondan karşılanacaktır. Çünkü işletmelerin hisse senetlerinin sahibi fondur.

Sonuç: Siyasi iktidar Dünyayı yeniden keşfediyor. Oysaki Türkiye geçmişte de bütçe dışı fonlar vardı ve onlardan zor kurtuldu.

Yazarın Diğer Yazıları