Aşkın Adı Rize...

Teyzem şimdi 82 yaşında... 1959 yılında Erzurum Ebe Okulu'nun bitirmişti, ilk görev yeri Rize idi... Rize adını ilk kez o zaman duymuştum, ondan gelen bir kartpostalda görmüştüm Rize'yi... Sonra aradan yıllar geçti, rahmetli kardeşim Mucip Gürbüz'ün ziraat teknisyeni ve çay eksperi olarak ilk görev yeri gene Rize oldu... Mucip'le çay özdeşleşti adeta, eksperlikten fabrika müdürlüğüne, fabrika sahipliğine dek her alanda faaliyet gösterdi, gelgelelim Rize ve çay onun hayatını mahvetti... (Neyse bu başka bir bahis...)

Mucip'ten dolayı Rize'ye 3 kez gittim ve 2 gece kaldım, bunların ikisi Trabzon tarafından oldu, biri de Artvin-Hopa tarafından... Bu gidişlerde Rize'nin doğası, mavisi ve yeşili etkiledi beni, şiirler yazdırdı, 26 yıl önce çıkan ilk şiir kitabım Ateşkes Çağrısı'na da aldım o şiirleri...

O şiirleri sunayım. Önce "Yeşille Mavi"...

Yeşil /diz çökmemiş sevdiğine/dil dökmemiş/Özenmiş bezenmiş/girmiş bin bir biçime.

Mavi/beğenmiş yeşilini/Vurulmuş her yanına/Mavileştikçe mavileşmiş/dalgalanmış/cilve etmiş sevdiğine.

Gören gözler/yakıştırmışlar birbirlerine/Yeşille mavi/sevmişler birbirini/evlenmişler/Karadeniz boyunda

Ve bu da "Kaçkar ve Cennet":

Cenneti seyreder Kaçkar/Karlı tahtında/Cennet yalnız anaların değil/Kaçkar'ın da ayağının altında.

Yeşilin bin türlüsü/Bin dalgada dilimlenir/Mavinin bir türküsü/Kaçkar bu keyifte işte/Mağrur ve vakur

Deli denizin yücesinde heybet/Yeşilin başında sarık/Kaçkar'a çıkmak gerek/Bu keyfi sürmek için

Sordum... Söylemedin.../Öyle suskunsun/Sen karlı Kaçkar benim gözümde/En talihli doruksun

Bu girişi bana, Ayşe Filiz Yavuz Hanımefendi'nin "Aşkın Adı Rize" adlı kitabı yaptırdı. Rizeli değil Ayşe Hanım, ilk görev yeri Rize olan bir tıp doktoru ve şimdilerde profesör olan bir akademisyen...

Rize'ye vurulmuş Ayşe Hanım, zaten kitabının adından da belli... Ancak bu aşk öyle şıpsevdi ve yüzeysel bir sevmek değil... Rize'yi araştırmış, solumuş, okumuş, gezmiş ve hiçbir ayrıntı gözünden kaçmamış... Mermer mezar taşlarından koparılan muskalardan, yeşil tahtalardaki Türk tamgalarına; Hemşin'deki koç başlı mezar taşlarına varıncaya dek yazmış...

Daha neler neler... Rize'nin renklerini, seslerini ve kokularını yazmış söz gelimi, ben bunu hiçbir yöre kitabında görmedim. Kitaplığımda bir dolu var bunlardan, yalnızca Bayburt'a dair 50 tane... Bir şehrin renklerini, seslerini ve kokularını yazanı ilk kez görüyorum, hem de ne yazma, yazarın öykülerinin bulunduğunu öğrendim bu kitaptan, öykücülüğünü de konuşturmuş bu bağlamda, bu konuşturma bir orkestra eşliği gibi olmuş. 4,5 sayfa yazmış Rize'nin renklerini, 3,5 sayfa kokusunu, 2 sayfa da sesini...

Bu renk, ses ve kokulardan örnekler vereyim; sesler: Yağmur sesi, bülbül sesi, atma türkü, kemençe ve Rizeli'nin şaka sesleri, dokuma tezgâhlarının şakırdak sesleri... Kokular: Rize en çok yalnızlık kokarmış, nem ve ekşimsi çay kokarmış... Ve renkler: Coşku dolu yeşildir Rize, aşk dolu mavidir ve daha ne renkler, yazsam buraya sığmaz ki...

 "Ruhu olan, hikayesi olan şehirleri arıyorum diyor" yazar, aradığını 1983-1985 yıllarında buluyor Rize'de, fakat 25 yıl sonra gittiği bu şehirde bunların çoğunun kaybolduğunu görüyor üzüntüyle...

Bu kitap Tulpars Yayınları arasından çıkmış, geliri Türk Ocakları Rize Şubesi'ne bağışlanmış...

Yazarın Diğer Yazıları