1910 yılıydı…
Atatürk 12-18 Eylül tarihleri arasında Fransa Picardie''de olacaktı.
Osmanlı Ordusu adına iki kişilik bir heyetle orada düzenlenecek askeri manevralara katılması gerekiyordu.

Yanındaki diğer arkadaşı Binbaşı Selahatttin Bey idi, Atatürk Kıdemli Yüzbaşı’ydı

Başları fesliydi.. Avrupa’ya gideceklerdi; Avrupalı görünmek istediler. Vakit kaybetmeden bonmarşelerin bulunduğu Galata’ya gidip Trink mağazasına uğradılar. Birer melon şapka, bir kat smokin ve birkaç parça çamaşır alıp tren garına gittiler…

Tren Paris’e yaklaşırken smokinleri üzerlerine giydiler. Ayakkabıları parıl parıl parıldıyordu. Melon şapkaları başlarına tam oturmasa da çocukluk yıllarından o yana fes taktıkları için alışkındılar…

Kendilerini tren garında o sıra Fransa’da ateşemiliter olan Ali Fethi Okyar karşıladı. Karşılamasıyla da yüzlerine bakıp gülmeye başladı, “Bu ne hal yahu?!” diye sordu?

Atatürk soruya ciddi biçimde yanıt verdi:

- Paris’e medeni kıyafetle geldik işte!

Ali Fethi Bey konuyu fazla uzatmadan gülümsemesini keserek konuştu:

- Hemen bir otele gidelim de derhal soyunun… Sizi burada böyle görürlerse gülünç bulurlar. Bu yolculuk kıyafeti değildir…

(Y.n: Kimbilir! Belki de o günün akşamı, Atatürk 13 yıl sonra ilan edeceği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi kıyafetinin frak olmasına karar vermiş olamaz mı?
 

Kaynak
Hikmet Bil, Atatürk’ün Sofrası
Ahmet Gürel , Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar