Atayurtta Türk birliği tartışmaları

Geçen ay Türkiye’ye yaptığı resmi ziyareti kapsamında Türk-Kazak İş Forumu’nda konuşan Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in “1861’de son Kazak Hanı öldürüldü. Bundan sonra biz Çarlık Rusyası’nın, daha sonra SSCB’nin sömürgesi olduk. 150 sene içinde Kazaklar neredeyse milli kültürlerini, âdet ve geleneklerini, dinini ve dilini kaybediyordu. Yaradan’ın yardımıyla 1991’de bağımsızlığımızı ilan ettik” sözleri Kazakistan kamuoyunda yeni bir tartışma başlatmışa benziyor. Milliyetçi kesimlerin desteklediği bu sözler Rusya yanlılarınca sert şekilde eleştiriliyor. Aslında uzun süredir Nazarbayev’in Türk dünyası ve Türk birliğine yönelik çalışmaları dikkatle takip ediliyordu. Hatta Türk dünyasına ilişkin bir takım projelerin Kazak bürokrasinin bazı bölümlerince yavaşlatıldığı ya da rafa kaldırmak istendiği yönündeki bazı haberler fısıltı gazetesinin önemli satırları arasındaydı. Siyaset bilimci Aydos Sarım ile komünistlerin önde gelenlerinden ve bir gün mutlaka enternasyonalizmin hakim olacağını iddia eden Vyaçeslav Artemyev’in Genç Kazak gazetesinde yaptıkları söyleşi, Türk dünyası ve Rusya öncülüğündeki girişimlere olan bakış açısına dair ipuçları veriyor. Akademiysen dostumuz Doç. Dr. Abdulvahap Kara’nın Türkçeye aktardığı ve sitesinde yayınladığı görüşmeden bazı ilginç diyalogları bilginize sunuyorum.
Artemyev: 1991’deki olay Kazakistan için ilk defa elde edilmiş bir bağımsızlık değildir. Çünkü SSCB çöktüğünde, daha önce de egemen olan 15 ülke dağıldı. Niçin bağımsızlık 1991’den başlatılıyor, anlıyor değilim. Sosyalizm, Kazakistan’ı  “uzay” a çıkardı, kalkındırdı, başarılı yaptı. Kültürel, ekonomik, siyasi ve toplumsal değerler hâlâ önemini kaybetmedi. Kazakistanlıların çoğunluğu sosyalizm şartlarında yaşamak istiyor. Bunu açıkça da söylüyor. Rusya ile de, diğer eski Sovyet cumhuriyetleriyle de yakın ilişkiler içinde olmayı destekliyor. Türk dünyası ile birlik kurmak gerçekte hayali bir şeydir. İkincisi; böyle bir birlik kurulsa bile, kardeş Sovyet cumhuriyetlerinin birliğinden daha iyi bir şey olacağına inanmak zor.
Sarım: Türk birliği hayali diyorsunuz. Niçin? Ben de Kazakistan ile Rusya birliği muğlak diyebilirim. 30-40 yıl sonra Kazakistan’daki Rusların nüfusu % 3-4’ü geçmeyecek. O zaman ne olacak? Kazakistan’daki Rusça konuşan vatandaşlar ile Rusya’daki kamuoyu, Kazakistan’ın tarihi ve jeostratejik açıdan gerekli ilişkileri kurma yolunda attığı adımları kendilerine karşı bir hareket olarak algılamaktadır. Rusya’nın politikaları büyük bir hastalığa yakalanmıştır: Benimleysen dostsun, değilsen düşmansın.
Kazakistan’da böylesi tartışmaların açıkça yapıldığı günlerde Nursultan Nazarbayev’e her zamankinden daha fazla sahip çıkmak ve Türk birliğinin savunucularına destek olmak gerekiyor.

 

Türk dünyası
gençleri

Türk Dünyasında bütünleşmenin sağlanabilmesinde genç arkadaşlarımıza büyük görevler düşüyor. Özellikle sivil toplum nezdinde yapılacak katkı sağlayıcı faaliyetlerin uluslararası boyutlar taşıması son derece önemli. Dünya Gençleri Dostluk ve Dayanışma Derneği de bu kapsamda değerlendirilebilir. 2007 yılında Türk Dünyası Gençlik Topluluğu adıyla kurulan derneğin 18 ülkeden resmi üyesi bulunuyor. Sedat Adakan’ın başkanlığını yürüttüğü dernek farklı ülke ve şehirlerde faaliyetler düzenliyor. Dernek tarafından Türk dünyası sohbetlerinin yapıldığı geleneksel kahvaltı sohbetlerinin 3’üncüsü yarın Ankara’da Ziya Gökalp Cad. Bayındır 2 Sokak No: 37/3 adresinde gerçekleştiriliyor. Konuya ilgi duyan genç okuyucularımızın da bu anlamlı organizasyonda yerlerini almalarını diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları