Beşiktaş dün gece belki de Avrupa'daki en önemli maçına çıktı. Zorlu gruptaki dört takımın her birinin galibiyette bir üst tura çıkma, beraberlikte üç ekibin UEFA'ya devam şansının olduğu gecede, Beşiktaş'ın tek yolu vardı; galibiyet.

Zira beraberlikte bile Avrupa'ya veda edecek olan Beşiktaş bu maçı mutlaka kazanmalıydı. Zaten bunu bilen Ertuğrul Sağlam, maç öncesinde başka alternatiflerinin olmadığını ilan etmişti. Porto'da tarih yazacaklarını iddia eden genç hoca, herhalde galibiyetin planlarını iyi yapmış ve bunları futbolcularına iyi anlatmıştı. Çünkü maç öncesi söylemlerinde biz bunu anlamıştık. Herhalde Beşiktaş, Porto'da çok dikkatli olacak. Rakibin ayaklarına pranga vuracak. Orta sahayı kalabalık ve etkili tutacak. Topun rakipte değil de kendi ayaklarında olması için çok çalışacak ve ileride Delgado ve Bobo gibi etkili silahlarını kontralarda çok iyi ateşleyecekti. Herhalde zorlu savaşın silahları böyle olmalıydı yada biz öyle anlamıştık.

Ve maça Beşiktaş iyi başladı. Gerçekten her şey planlandığı gibi gidiyordu. Orta alan kalabalık tutuluyor, iyi mücadele ediliyordu. Maçın ilk çeyreğinde sahada başa baş bir mücadele vardı. Her iki takım arasında çok bariz bir üstünlük de yoktu. Ancak ilk yarının ortalarından sonra Porto oyuna ağırlığını koydu ve Quaresma,  Sektioui ve Gonzalez ile sık sık tehlikeli olmaya başladı. Bu dakikalarda Rüştü gerçekten rakibin üç net pozisyonunu önleyerek skorun değişmesine engel oldu. Ancak ilk yarı böyle bitecek derken, Beşiktaş'ın bir türlü sahasından çıkartamadığı bir top, öyle bir şekilde gol oldu ki, bütün hayallerimizi yıktı, bıraktı. Beşiktaş ikinci yarıya hızlı başladı. Ancak Kartal'ın bu atakları gol getirmedi. Ancak Beşiktaş'ın bu atak futbolu rakibe daha çok boş alan bıraktı. Bundan da Porto daha çok yararlandı. Ne yazık ki Sağlam'ın zafer planları bu sefer de tutmadı. Beşiktaş dün gece Avrupa'daki son maçında çok da kötü oynamadı. Ancak, Kartal bütün çabasına rağmen hocasının dediği gibi tarih yazamadı...