Azerbaycan-Türkiye ilişkileri ne durumda?

A zerbaycan tarihi ve coğrafi bağların ötesinde Türkiye açısından stratejik bir öneme sahiptir. Dost ve kardeş Azerbaycan’daki sosyal ve ekonomik gelişmeler, siyaset ve diplomasi algısı Türkiye’de değişen ölçülerde etkiler meydana getirmektedir. Dönemsel gelişmelerle bazı gerginlikler yaşansa da Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerin hiç bir zaman “iki devlet tek millet” rotasından çıkmadığı görülmektedir. İki ülke arasındaki ilişkilerin belki de en önemli boyutu ekonomi ve buna uygun bir dış politika konseptinin geliştirilmesidir. Bugüne kadar Türkiye-Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkilerin petrol ve doğal gaz üzerinden şekillendirilmesi doğru olmakla birlikte, büyüme stratejilerini petrol ve gaz dışına konuşlandırmaya çalışan Azerbaycan açısından diğer üretim sektörlerinin göz ardı edilmesi oldukça sakıncalıdır. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum ve son olarak imzalanan TANAP (Trans Anadolu Doğal gaz Boru Hattı) projelerinin başlatılması son derece önemlidir. Özellikle Türkiye ve Azerbaycan’ın öz kaynakları ile gerçekleştirilecek olan TANAP projesi işlevsel biçimde kullanılabilirse Türkiye’nin gaz konusundaki dışarı bağımlılığını az da olsa ortadan kaldırabilir.
Bununla birlikte Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin iki ülke potansiyelinin gerisinde olduğu söylenebilir. Oysa ilişkilerin çok yönlü bir biçimde geliştirilmesi için önemli avantaj ve fırsatlar bulunmaktadır.
Azerbaycan’ın ihraç ürünlerinin %90’ı aşan bir bölümünün petrol ve doğal gazdan, ithal ürünlerinin ise %24’ünün ara mallardan oluştuğu görülmektedir. İki ülkenin dış ticaret rakamlarına bakıldığında 2010 yılında Türkiye, Azerbaycan’ın ihracat yaptığı 131 ülke arasından 22. olmuş ve Azerbaycan’ın Türkiye’ye ihracatı bir önceki yıla göre %58,8 artarak 170 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yine 2011 yılında Türkiye, Türk Cumhuriyetlerinden en fazla Azerbaycan’a ihracat yapmıştır. Azerbaycan’a ihracat, 2011’de bir önceki yıla göre yüzde 33,2 artarak 2 milyar 65,1 milyon dolara ulaşmıştır.
Belirli alanlarda var olan yoğunlaşma ve ekonominin farklı sektörlerinde etkili ilişkilerin geliştirilememesi -ki özellikle KOBİ’ler bu konuda en ihmal edilen kesimlerdir- Azerbaycan’daki kurumsallaşma ve serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinden kaynaklanan sorunlarla da ilgilidir.
Jeopolitik üstünlüklerin yeterince kullanılamamasının dışında bir diğer engel, Ermenistan ile yaşanan problemler ve bölgedeki diğer gelişmelerin meydana getirdiği uluslararası kısıtlamalardır. İki ülkenin karşılıklı olarak eksiklik ve üstünlüklerini fizibilite edememesi ve insan kaynağı haritasının çıkarılamamış olması da “tek millet iki devlet”diyen halkların gerekli işbirliği adımlarına engel teşkil etmektedir.
Bu sorun ve engellerin ortadan kaldırılabilmesi için öncelikle dış ticaretin yoğunlaştığı ve eksik kalan alanlar tespit edilerek istihdam yaratıcı alternatifler belirlenmeli, Güney Kafkasya’da kalıcı çözüm ve istikrar için somut adımlar atılmalı, demokratikleşme ve liberizasyon süreci hızlandırılarak gerekli yasal kurumlar oluşturulmalı, KOBİ’ler ikili ilişkilerde etkinleştirilmeli, demiryolu bağlantısının sağlanmasına yönelik proje bir an önce hayata geçirilmeli ve nihayet iki ülkenin uluslararası arenada birlikte hareket etmeye yönelik seçenekler geliştirmesi belli başlı tedbir ve uygulamalar olarak kabul edilebilir.
Unutulmamalıdır ki bugün Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler orta vadede Kafkasya bölgesinde ciddi kırılmalar meydana getirebilir. Bu sebeple iki ülkenin siyasal ve ekonomik bağları, sağlam ve gerçekçi bir zeminde sürdürülmelidir. 

Yazarın Diğer Yazıları