Balgat'taki insan öğüten değirmen

15 Nisan günü yazdım; "Kadir Koçdemir topun ağzında". Devlet Bahçeli yönetiminin ne kadar demokratik olduğuna onu örnek göstermişti. "Açıkça hayır diyor ve bu konuda da çalışıyor" diye ilave etmişti. Nazlı Çelik'e söylediklerinin arkasında fazla duramadı. Bursa Milletvekili, ani bir yazıyla Anayasa Komisyonu üyeliğinden alındı. MHP yönetimi, Koçdemir'in yerine İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu'yu atadı. Meclis Başkan Vekili Ahmet Aydın da bu değişikliği jet hızıyla okuyup işlemi tamamladı.

Anlaşılan Bahçeli, Star'da bastığı havayı çabuk unuttu. Ya da milleti "balık hafızalı" zannediyor. O gün yazdığım gibi "Kadir Koçdemir'in katli vacip". Anayasa Komisyonu'ndan azil şeklini ve Semih Yalçın takımının uygulamasını eleştirirse "ihraç hızlanır". Önce disipline, sonra bağımsızların sıralarına gider. İlk seçimde ise kesin liste dışı. Gördünüz işte "kapıkulu sistemi"ni. Balgat'taki değirmen tıkır tıkır işliyor. Diğerlerinden farkı sadece insan öğütmesi...

***

Örtülüydü, aleni oldu

Herkes kıyamet koparıyor: "ABD, YPG'ye -PKK- silah veremez". Anadolu'da bir laf vardır; "Toydan sonra nara". Yahu, adamlar 1984'ten beri sevkiyat yapıyor. Bu işi resmiyete dökünce mi uyandık. Bu melanet örgütün keskin nişancı tüfeklerini 30 yıl önce kimden temin ettiği bilinmiyor muydu. Sınırımızda dolaşan zırhlı araçlar dün mü geldi? Aylardır üstüne üstlük bayrak açmış vaziyette tur atıyorlar.

Pentagon'un -Savunma Bakanlığı- 80 yıllık politikası meydanda. İngiltere ve Fransa ile başlayıp tüm AB üyelerine kadar bizi parçalama peşinde değiller mi? Obama'nın 15 Temmuz Kalkışması'ndan 4 gün sonra aramasını, yardımcısı Biden'in 1.5 ay sonra ziyaretimize gelişini de mi hatırlamıyoruz? Beyaz Saray'a taşınana kadar "Bizim Suriye'de, Irak'ta ne işimiz var?" diyen Trump'ın strateji değiştirmesine neden şaşırıyoruz?

Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar'ın NTV'de söylediklerini, ben yıllardır yazıyorum. Amerika'nın şimdiki hedefi; "Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak". Öyleyse kendi kendimizi kandırmayalım. Nedenlerden biri; "1 Mart Tezkeresi'nin reddini unutamıyorlar. İntikam alıyorlar."

Diğer dost olmayan ise Rusya Federasyonu. Askerleri kollarında "YPG sembolleri" ve "bebek katili resimleri" ile dolaşıyor. Haydi bunlar da uyandırmadı. Bestler-Dereler yöresinde ele geçen füzeye ne diyeceksiniz? Belli ki, helikopterlerimize karşı kullanılacaktı. Rusya imalatı!

Sonuç

Daha yakın zamanda, DEAŞ'tan kurtulsunlar diye peşmergelere koridor açtığımız Kobani'ye dikkat edin. Sayıları 80 bine çıkan YPG militanlarının büyük çoğunluğu buradan. Yani Suriye PKK'lıları. Nurşin A. Güney'in yakıştırmasıyla "Vekalet savaşçıları" haline geldiler.

1974 Barış Harekatı'nın sembol şarkısı "Bir gece ansızın gelebilirim"i tekrar gündeme taşıyan Erdoğan oldu. Peki Doç. Dr. Barış Doster'in şu sözlerini ne yapacağız; "Eski ordumuz yok. Eski gücümüz yok. Hatta arkamızda NATO bile yok". O zaman çareyi yine biz bulacağız. "Silah Sanayii Fuarı"nda sergilediğimiz tank, helikopter ve diğer savaş unsurlarını önemsemeliyiz. Bunları seri üretime geçirdiğimiz gün değil bir gece "her gece gelebiliriz". Düsturumuz "Güçlü Ordu, Güçlü Devlet" olmalı.

***

TAHA AKGÜL'ü, Cafe Sport'ta görünce mutlu oldum. Yayınının yüzde 80'ini futbol ve basketbola dayayan bu ekranda güreşe yer verilmesine sevindim. Avrupa şampiyonumuzun söyledikleri önemliydi. Kürsünün en tepesine çıkıp, orada kalabilmenin bedeli ağır. "Bu seviyeye gelmek için çok fedakârlık yaptım" dedi. Sonra devam etti; "Her yıl 360 günümün 300'ü kampta geçiyor".

Taha Akgül, 2020 Tokyo Olimpiyatları'na da değindi. Serbest, Grekoromen ve bayanlarda en az 10 madalya garantisi verdi.

...

ÜMİTLİYİM: A. Efes-F. Bahçe basketbol maçını izlerken basketbolumuz adına umutlandım. Seyretmeyenler için bir iki not vereceğim. İlk çeyrek 29-6 deplasman takımı Kanarya'nın lehine bitti. Sonuç uzakara. Umutlanmamın sebebine gelince; Dörtlü Final'e sayılı günler kaldı. Fenerbahçe'nin form tutuşu sevindirici. Kupayı kaldırabiliriz.

...

TEŞEKKÜR: Hıncal Uluç büyüğüm dünkü köşesinde "Beşiktaş'a Yürekli Hoca Arıyorum" başlıklı yazıma yer verdi. Övgüleriyle gururlandım. Kendisine en içten duygularla sevgi ve saygılarımı yolluyorum.

***

KIYAFET YANLIŞI: Danıştay Başkanı'nın sözleri pek çok hukukçuyu şaşırttı. Hatta üzdü. Zerrin Güngör'ün "16 Nisan oylamasıyla Kuvvetler Ayrılığı güçlendi" deyişine şaşırmayan sadece ben oldum. Yaptığı tek yanlışlık, kürsüye cübbe ile çıkmasıydı. Pekala "peştamalı kuşanıp" eline "çay toplama makası"nı alabilirdi. Hatta, yakışırdı!

Yazarın Diğer Yazıları