Bankaların haksız kazancı

Geçen hafta yabancı sermayeli bir bankanın yaptığı 'Cuma to Pazartesi' vurgununu dikkat çekmiştim.

İnsanların sisteme güvenip parasını emanet ettiği bir bankanın nasıl vatandaşı kandırdığını ve haksız kazanç sağladığını bizzat bankacıların anlatımı ile gündeme getirdim.

Kamu adına bu bankaları denetleme ve düzenleme ile görevli kurum olan BDDK sessizliğini korumaya devam ediyor.

Aradan 1 hafta geçti ve bu banka Cuma to Pazartesi kampanyasını daha da büyüterek sürdürdü. Ortalama bir şubeden hafta sonu en az 5 milyon liranın boşta tutulmasını isteyen banka, bu yolla milyonluk bir haksız kazancı da kasasına atmış oluyor.

Bu bankanın yüzlerce şubesi bulunduğunu göz önüne aldığımızda ortaya çıkan vurgunun boyutunu siz hesaplayın. 5 milyon liranın 3 günlük faizi yaklaşık 4 bin lira civarında. Bunu ayda 4 kez yaptığında her şubesinden bankacılık faaliyetinin dışında en az 16 bin lira para kazanıyor.

Aslında buna kazanıyor demek ticaretin kutsallığına zarar veriyor.

Çünkü ticarette kazanç kutsaldır.

İnsanları kandırarak parasını 3 gün faiz vermeden tutmanın izahını yapabilen varsa beri gelsin.

BDDK ne yapar?

Burada yabancı sermayeli bankaya yönelik eleştiri yapmak istemiyorum.

Burada eleştirilmesi gereken tek bir kurum varsa o da BDDK'dır.

Tüyü bitmemiş yetimin bile hakkından maaşını alan bu kuruluş maalesef bu vurguna sessiz kaldı.

Aradan bir hafta geçmesine rağmen bu banka ile ilgili tek bir işlem yapmadı.

BDDK yetkililerine buradan seslenmek istiyorum:

"Bu dünyanın bir de öbür tarafı da var. Binlerce insanın kul hakkı boynunuzun borcudur bunu bilin."

BDDK'nın son dönemde nedense hep bankaların yanında bir politika izlediği dikkatimi çekiyor. Bunda banka yöneticilerinin uyguladığı "ağlama" politikalarının da büyük etkisi olduğuna inanıyorum. Bankalar adeta hükümeti tehdit edercesine ağlayıp sızlamaya başladılar.

Sürekli olarak "yandık, bittik, tükendik" edebiyatı yapan bankalar diğer yandan da kârlarını katlamayı ihmal etmiyorlar. Nitekim banka CEO'ları piyasanın daraldığından yakınıp ağlarken, BDDK verilerine göre, bankaların Ocak-Şubat döneminde net kârı bir önceki yıla göre yüzde 32 arttı. Bankalar üstelik bu kârı takipteki alacaklarının  arttığı bir dönemde yaptılar.

Türk halkı hiçbir zaman bu kadar bankaların vicdanına terk edilmemişti.

İşte bankaların vurgununu neredeyse adres göstererek yazıyorum ama BDDK'dan "gerçekten böyle bir şey var mı" diye araştırma gereği bile duymadığını görüyoruz.

Sistemi denetleme ve düzenleme yetkisine sahip bir kurumun bile sustuğu bir dönemde vatandaş ne yapabilir ki?

Bankada mevduatı olan vatandaşlara buradan önerim şu:

Paranıza sahip çıkın. Mevduat olarak yatırdığınız paranın 1 günü bile sizin için çok değerli. Size bir ya da iki gün sonra daha fazla faiz verileceği sözlerine inanmayınız. Zaten o üç gündeki kaybınız size verilen faiz oranını alıp götürüyor. Bu tür teklif karşısında mutlaka başka bankalara giderek teklif alın.

Çünkü mevduat, bankalar için şu anda çok değerli ve özellikle pazarlıkla çok iyi faiz oranları almak mümkün.

Sizi devletin korumadığına göre, kendi paranızı kendiniz korumaktan başka çareniz yok!

Cuma to Pazartesi konusunu burada noktalamayıp işlemeye devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları