"Bayram benim neyime"

Sayın okurlarım, bugün 29 Ekim. Türkiye Cumhuriyeti’mizin kuruluşunun 86’ncı yıldönümü. Kutlu olsun. Başta büyük kurtarıcımız M. Kemal Atatürk’ümüz olmak üzere Cumhuriyetimizin oluşumunu hazırlayanlara şükranlarımızı arz edelim.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan üç yıl sonra Ankara’da dünyaya gelen bir kişi olarak, çok kısıtlı imkanlar içinde mutlu günler yaşamıştım. 29 Ekim günlerimizin bütünü, Cumhuriyet Bayramı’mızın şölenleri ile dolu idi. Bütün şehir çoluk çocuk yürüyerek bayram alanı Hipodroma gider, yurdumuzu kurtaran şanlı Ordumuzun temsilcilerini ve yarınlarımızı emanet ettiğimiz, on yılda on beş milyon yarattığımız gençliğimizin temsilcilerini doya doya seyrederdik. Törenlerin en beklenen görüntüsü, M. Kemal Atatürk’ümüzün gelişi ve uğurlanmasında üstü açık arabasındaki selamının güzelliği idi.
O günkü şeref tribünlerimiz, bugünkü gibi küskünler topluluğunun zoraki duruş alanı değildi. Birbirini sayan, seven ve gaye bütünlüğü olan “devlet adamları” topluluğu idi.
Ben, son yıllardaki yönetim uygulamaları sebebiyle Devletimizin ve Ulusumuzun mutluluğundan endişeliyim. Cumhuriyetimizin ve Ulusumuzun temel ilkeleri ile uğraşılıyor. Dünyada eşi emsali bulunmayan güzel vatanımıza göz diken emperyalist güçler, yerli işbirlikçilerle müşterek projeler uyguluyorlar.
Milli Birliğimizi parçalamaya yönelik çalışmalar, her geçen gün artarak devam etmektedir. Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden tamamen sapılmış ve sapık uygulamalarımız da, ardarda gerçekleştirilmiştir.
“Türk Kimliği” yerine “Türkiye Kimliği” savunulmuş ve uygulamaya sokulmuştur. Türk Devletimizin milli bayramlarına iştirak etmeyen milletvekili sıfatlı insanlarımız var. Günlük gazetelerde kalemşorluk yapanların birçoğu bugün dağdaki silahşorlar gibi görüş sahibi oldular. Hükümetin PKK meselesinin özünü “terör sorunu” yerine “Kürt sorunu” olarak tanımlamasından sonra, DTP’nin parti propagandasına katılarak eğitilen gençler sokaklarda molotof kokteyli atarak etrafa zarar veriyor, polisle çatışıyor, ellerinde terörü temsil eden bez parçalarını taşıyor. Bundan beş altı yıl önce terörist cenazesine elini sürmeyenler bugün teröristi şehit diye anıyor, “demokratikleşerek bütünleşeceğiz” dedikleri devleti ve onun askerini düşman ilan ediyor. Hani demokratikleştikçe, bütünleşecektik.
Bu konuda Genelkurmay Başkanımız Ordu açısından son noktayı koymuş ve “TSK, bölücü terör örgütüyle mücadelesinde en son terörist etkisiz hale gelinceye kadar mücadelesine planladığı şekilde devam edecektir” demiştir.
Ancak, ben “Açılımlarla” uğraşmaktan kendimi kurtaramadığım için bayram yapamıyorum ve “bayram benim neyime” diyerek, açılımlaşıyorum. “Ermeni Açılımı”, “Kıbrıs Açılımı”, “Demokratik Açılım”, “Kürt Açılımı”, “Barış ve Kardeşlik Açılımı”. Açılım uçurum oldu.
Sayın okurlarım, dağdan inen 34 PKK’lının karşılanışı yurdumuzda büyük üzüntü yarattı. Yargılanacak PKK’lılar alkışlandı. Olaya izin veren iktidar partisi ile olayı bir bayram şöleni haline getiren DTP’nin yanlışlıkları şehitlerimizin ruhlarını ve gazilerimizin davranışlarını etkiledi. Şehit ailelerimiz ve gazilerimiz en kutsal emanetleri şehit madalyalarını yere attılar. Bizler de, askeri gücümüzü rahatsız eden uygulamalara şahit olduk ve haydutların kahraman ilan edildiği manzaralarla karşılaştık.
Onun için ben, Bayram benim neyime diyerek, Cumhurumuzun bayramında ağlıyorum.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları