Olmaz ki böyle de sahiplenilmez ki

Seçim olalı bir buçuk ay olmuş neredeyse!

Şimdiye kadar sorunlarla ilgili çözüm yolları konuşulmuş, kollar sıvanıp sahaya çıkma vakti gelmiş olmalı bile.

Sahada vatandaşın ne istediği öğrenilmeli ve “Vira bismillah” denilip yürüyüp gidilmeli.

*

Hani öyle demiyorlar mıydı?

“Birlikte çözeceğiz.” diye!

Birlikte çözebilmek için de makam koltuğunda oturulmaz, makam sokağa taşınır.

Bence.

*

Taşınır da be kardeşim, bu ölümüne tebrik ziyaretleri bir türlü bitmiyor ki.

Bitmeyince de ne sorunlar zamanında masaya yatırılıyor ne de iş yapacak olan insanlar sahaya inebiliyor.

*

Adamları ziyaret bahanesiyle belediyeye sıkıştırmış, ha bire tebrik ediyor, fotoğraf çektiriyoruz.

İnanınız böyle!

El insaf ya hu!..

*

Bakın bu yazıyı yazarken dikkatimi çekti.

Seçileli neredeyse bir buçuk ay olmuş.

Mesela başkanlara “Bu bir buçuk ayda neler yaptınız?” diyelim?

“Tebrikleri kabul ediyoruz! Daha da devam edeceğe benziyor” diyecekler.

*

Bir bakmışsınız 100. gün gelmiş. Yüzüncü günde de basın soracak başkanlara:

“İlk yüz günde neler yaptınız?” diyecekler mesela?

Verilen cevap da muhtemelen:

“Israrla bitmek bilmeyen tebrikleri kabul etmek zorunda kaldık. İnşallah biterse çalışmalarımıza hızlı bir şekilde başlayacağız.” olacaktır herhalde!

Sonra da benim gibi bir densiz çıkacak:

“Bahane yok başkan, bahane yok.” diyerek, lafını da söyleyecek.

*

Bahane yok da ziyaretçilerin işgali de bir gerçek.

Ve başkanlar, an gelecek boş muhabbetlerden bezdiklerini dahi kimselere söyleyemeyecekler.

“Herkese aynı şeyleri söylemekten ve herkesten aynı sözleri duymaktan bıktık.” diyemezler, diyemeyecekler elbette.

Hele bir desinler!..

O zaman görün bakalım mahalleli ne dedikodular doğuruyor!..

*

Ancak her şeye rağmen vatandaşın her birinin sayın başkana söyleyeceği mutlaka ‘Özel’ istekleri, mesajları olacaktır.

Onlar nedir, ben bilmem, ama olacaktır.

Yoksa ne diye bir başkana sırf ‘Hayırlı olsun!’ demek için makam odasının dışındaki bekleme salonunda saatlerce beklensin.

*

Ben beklemem mesela!

Ben, Avcılar’da oturuyorum ve daha Avcılar Belediye Başkanı Sayın Utku Caner Çaykara’ya “Hayırlı olsun!” demedim.

Sayın Hançerliye de… Sayın Toprak’a da aylar sonra demiştim.

*

Mesela bizim belediye başkanımız çok genç. Biliyorum ki çok şeyler yapacak ancak ah şu ziyaretler, ziyaretler!..

Adamı tıkmışız makam odasına ha bire boş yapıyoruz.

Ben gidersem ben de boş yapacağım.

Başkanla fotoğraf çektirip çıkacağım. Zamanını çalmaktan başka bir şey yapmayacağım.

*

Oysa, nasıl olsa ikimiz de aynı şehirde değil miyiz? Bir gün bir yerde mutlaka karşılaşacağız. Hiç olmazsa Avcılar’ımızın Belediye Başkanı’na hem “Hayırlı olsun!” derim hem de mahallemle ilgili sorunlarımı paylaşır, not aldırtırım.

*

Yani efendim, henüz adamların enerjileri taptaze iken bırakalım da kendi işlerine baksınlar.

Sizin mahallenizdeki sorunları çözdükçe mahallenizde tebrik ve teşekkür edin.

“Hayırlı olsun!” ziyareti bence zaman kaybından başka bir şey değil.

*

Dedim ya, biz ölümüne sahipleniyoruz.

Sahiplenirken de iş yapamaz hâle getiriyoruz.

*

Olmaz ki böyle de sahiplenilmez ki!..

Yazarın Diğer Yazıları