Bekir Coşkun'un en güvendiği mevsim

Bekir Coşkun'un en güvendiği mevsim

Sıklıkla, merhum Bekir Coşkun''u anarken buluyorum kendimi bu ara…

*

Medyadaki çoraklığa, sığlığa, idraksizliğe tanık olduğum her yeni sabah yokluğunun oluşturduğu ve dolmayan boşluğu zaten hissediyorum da, olağandan da sık anmaya başladım son zamanlarda.

*

Sokak röportajı yapan genç muhabir soruyor:

HDP?

-"PKK''dır!"

-"Teröristtir!"

*

HDP''yle görüşmek?

-"İhanettir!"

-"Halk düşmanlığıdır!"

-"Vatan, millet, devlet düşmanlığıdır!"

-"PKK neyse HDP odur; HDP neyse CHP odur!"

*

Peki AK Parti''nin görüşmesi?

-"Görüşmedi ki!"

-"Kim diyor?"

-"Görüşmez!"

-"Yok öyle bir şey!"

-"Uydurmayın!"

-"İftira!"

-"Yalan!"

*

Bakın görüntüsü?

-"FOX''un haberidir o!"

*

Rahmetli Bekir Ağabey, durmaksızın hatırlatırdı, bu minvalde sayısız yazı yazdı:

"27 Mayıs''ta, bu ülkenin milyonlarca seçmeni, bir ordu aydını, bir sürü medyası vardı...

Menderes asılırken kimse başını kaldırıp "Niye asıyorsunuz?" demedi...

Tam yarım asır sonra hesabını sormaya kalktılar...

Utanmadan...

*

12 Eylül''de...

Herkes "Evrenci" olmuştu...

Kenan Evren''e tam üç bin; plaket, ödül, takdirname, teşekkür, berat, madalya, nişan verildi... Koyacak yer bulamadı, kayığa yükleyip gizlice denize attı...

Caddelere, meydanlara, okullara adını verdiler.

"Kuş resmi" yaptı, görgüsüz 50 milyon bastırıp "Gemi resmi" diye satın aldı, astı...

33 sene sonra...

Hasta ve 90 yaşına dayanmış Evren için "Mahkemeye kafes içinde getirilip hesabı sorulsun" diye bağırıyorlar...

*

Atatürk''e dil uzatmak kimin haddineydi?..

Ama Atatürk ile İnönü için "Ayyaş" deyince...

Alkışladılar...

*

İşte...

Ahmet Kaya hadisesi...

Sanat dünyasının kaypaklığı daha iyi nasıl anlatılır?..

13 yıl sonra başladılar ağlamaya...

Başbakan "Ah Ahmet Kaya ah, burada olsaydı ah" deyince...

13 sene gözyaşını nasıl tuttun yalaka?..

*

Ve resim ortaya çıktı ki...

Ahmet Kaya''yı çatal bıçak kovalayanlar, imamın "Kürt açılımını" destekleyenler...

Bir de o gece çıkıp Onuncu Yıl Marşı''nı okumuşlar...

İyi mi?.."

*

Derdi ki;

"Yarın bu iktidar biraz sallansın, göreceksiniz...

Çevrelerindeki binlerce yanaşma aydın, sanatçı, medya, patron...

Eğer "İrtica tehlikesi atlattık" diye fırlamazlarsa namerdim…"

*

En ele avuca gelir umudumuz buymuş gibi gelmiyor mu bazen size de?

Önünde kabak gibi belirmiş haldeki gerçeğe bakarken bile böyle bir buluşmanın hiç var olmadığını, var olamayacağını savunan bir şuur tahribatına karşılık, başka bir şuur kontrastı olarak döneklik kontenjanı!

*

Ola ki, akıl tutuldu.

Fikir prangalı.

Vicdan son nefesini vermek üzere…

Tersinden bakın:

Riskli ama bu kontenjan dahi "bir anda her şeyi değiştirmeye" yetmez mi!

*

Sen de yaygın körlük karşısında umutsuzluğa kapılır gibi oluyorsan ara ara; Bekir Ağabey''in her şeyden çok güvendiği kaypaklığın mutasyonlarını hatırla!

Her canavar gibi kaypaklık da kendini doğuran zemini yemeye başlar, doymamaya başladığında…

*

Velhasıl…

Bekir Ağabey, yıllarca anlatmaya çalıştı ya;

Kaypaklarla aynı havayı solumak da bir "umuda" dönüşebilir kimi zaman;

Bir şartla:

"Elbette isteyen dönek olabilir.

Ama döneklerin ''''önder'''' olmaması gerekir.

Ki döndükleri zaman kimseye zararları dokunmasın.

Bir tek ''''dönek'''' olsunlar…

O kadar…"

Ekmek…

Ekmek; karın tokluğudur.

Beslenmekten çok doymak…

Doymuş insan/toplum; beslenmiş insan/toplum mudur?

Açlığı giderilince bütün ihtiyaçlarını de gidermiş mi olur insan/toplum bünyesi?

Sağlıklı olur mu?

Bir gerçeğin, doğrudan, kıvırmadan, süslemeden söyleyince alabildiğine antipatik oluşu onun gerçekliğine halel getirir mi?

İktidarını farklı alanlarda duyulan "açlığa" ve o "açlığın" şartlı giderilmesine borçlu olanlar eğebilir, bükebilir, bağlamından koparıp "suç"a bile dönüştürebilir…

Ama bunu çocuklar bile bilir;

Sebzeden, meyveden, etten, bakliyattan, kuruyemişten, sütten, yoğurttan, peynirden, yumurtadan seyreltilmiş, ekmek, makarna, pirinç temelli bir yeme düzeni "sağlıklı gelişim"e engeldir.

Yazarın Diğer Yazıları