Bu da olacaktı!..

Bugün hasbelkader Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı mevkiinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni namı ve şerefiyle yok etmek ve yerine başkanlık sistemi diye kendi hükümranlığını kurmak projesi kemale erdi. Bundan sonra talimatları gereğince Türkiye Cumhuriyeti tabirini kullanmak yasak olacak. Kullananlar için yasal işlem yapılacak. Türkiye Cumhuriyeti gibi Atatürk’ün kurduğu kurumların adlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiri kaldırılacak. Yani bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası veya Türkiye Cumhuriyeti İş Bankası denilmeyecek. Bunun mantıki neticesi kendi makamına da artık Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı denilmemesi gerekecek. Bu da Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemi gereği ülkenin ama Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, kendi hükümranlığının kurulmasının son halkası. Fakat tabii akla gelen sorular şunlar: Mesela devlet bankası olan bankaların, Ziraat Bankası’nın vs. adları değiştirilse bile Türkiye Cumhuriyeti İş Bankası’nın adından Türkiye Cumhuriyeti adı nasıl kaldırılacak. Ve mesela Devletin bütün yazışmalarında kullanılan Türkiye Cumhuriyeti tabiri, paralardan aynı ibare nasıl kaldırılacak...
Ben kahin değilim, ama hatırlattılar bunların olacağını çok daha evvel haber vermiştim. Çünkü Erdoğan’ın sorunu Türkiye Cumhuriyeti devleti ve bu ibare bütün işlemlerden kaldırılınca herhalde yerine Erdoğan’ın hükümranlığı kaim olacak. Proje artık gizlice değil açıkça gerçekleşiyor... Mesela bundan sonra herhalde silahlı kuvvetlerimize Türkiye Cumhuriyeti ordusu denilemeyecek.

 


***

 


Yukarıda daha önce T.C.’nin başına gelecekleri yazdığımı belirtmiştim. İşte size 19 Ekim 2012 tarihinde “Türk Türk’e karşı” başlığı altında yazdığım yazıdan bir bölüm:
“Kafalar karışık... AKP, “Türkiyelilik”ten yana...
Acaba böyle denirse bunun; eyalet sisteminin, demokratik özerkliğin ve “Büyük Kürdistan”ın yolu olacağının farkındalar mı?
BDP de tabii bu deyimden yana. Fakat Cumhuriyet’in kurucu partisinde, ambleminde en öne çıkan ok “milliyetçilik” olan Klıçdaroğlu’nun CHP’sinde kafalar iyice karışık... Taban “Türk”lükten yana ancak bazı allameler ise, bu sıfattan kurtulmak için dolambaçlı paragraflar tavsiye ediyorlar. Kimileri burada Türk sıfatının bir ırkı temsil ettiği gerekçesiyle kaldırılmasını istiyor. 
Bugünkü TBMM’de “Türk”lükte ısrar eden tek parti MHP...
Tabii yabancılar da çoktan “Türk”ten kurtulmak isterler. Stratejik müttefikimiz NATO’nun Soğuk Savaş yıllarındaki Başkomutanı Haig, Brüksel’deki kapalı bir toplantıda “Bizi Sovyetlerden Türkler kurtarır ama sonra bizi onlardan kim kurtaracak?” demişti.
Kürt dostları da hep “Kürtlerin haklarından” bahsederler ama “Türk”e karşıdırlar...
ABD, tam etnik bir çıfıt çarşısıdır. Her etnik grup vardır. El Kaide’nin New York’ta İkiz Kuleler’e saldırısından sonra tehlikeye karşı Amerikan milliyetçiliğinin canlandırılması için her taraf Amerikan bayraklarıyla donatıldı ve TV’lerde bir kampanya başlatıldı. Kadınlar erkekler ekranlarda; “Benim anam Rus, babam İngiliz ama ben Amerikanım” dediler. Yani “Ben Amerikalıyım” demediler...

 


***

 


Biz şimdi, yüzyılların hazinesini çar çur etmeyi tartışıyoruz. Ben burada kardeşim Melih Aşık’ın sözlerini tekrar edeceğim: “Her milletin bir adı vardır. Bu milletin adı kısaca “Türk Milleti”dir... Türk sözcüğü bir ırkı, etnisiteyi temsil etmez. Türk milleti, kendi öz adının değiştirilmesine PKK veya ABD istedi diye izin vermez.
Sözün bittiği yer budur... Biz “Türkiyeli” filan değil TÜRK’üz... Ne Mutlu TÜRK’üm Diyene!”

Yazarın Diğer Yazıları