Bu cümle benim değil Başbakan’ın. BDP’lilere gözdağı verirken birçok şey yanında bunu da söyledi.
Başbakan ömürdür. Grup toplantısında CHP’de çatlak olduğunu iddia edip gülerken Abdullah Gül, onun 1990’lar iddiasını, “bir takım insanlar bazı şeyler söyler” diye pek de parlak olmayan cümlelerle yalanlıyor.
Bununla beraber, 1990’lara dönmeyelim derken, bir yandan da eyalet, yani bölünme yasasını imzalıyor. Evet, Cumhurbaşkanımız bölünme yasasını imzaladı.

***

Dokunulmazlığa gelince; onun da yolunu buldular Hürrem Sultan gibi. Komisyonlar kurmuşlar, kendilerini ilgilendiren dosyaları, mesela  “kalpazanlığı”  içeren dosyaları çıkarmışlar.

***

Başbakan çok güzel bir tezgâhla milli oyları yan cebine koymak için, BDP’lilere bindirip duruyor. Bizim yıllardır gördüğümüz, söylediğimiz, itirazlarımızı yeni duymuş gibi soruyor:
“Neyiniz eksik?”
“Batı’da olan ve sizde olmayan ne var.”
Bu mukayeseleri yapmanın biraz geciktiğini söylemek lazım.
Bunları sormadan önce, başka şeyler yapmak lazımdı. 100 tane etnik isim söylememek lazımdı mesela. PKK ile müzakere sürecini başlatmamak lazımdı. Habur ve Uludere olaylarına yol açacak politikaları geliştirmemek lazımdı.
PKK’nın şehirlere kadar inmesine göz yummamak lazımdı. Otomobillerin yakılmasını, bombaların patlamasını önlemek lazımdı. Askerlerimizin ziyan olmasını önlemek için kanunlarda AB’nin istediği değişiklikleri yapmamak lazımdı.
PKK’nın arşivini bilmek, para kaynaklarını bulmak, Avrupa’daki bağlantılarını kesmek lazımdı.
Milli bir politika üretmek lazımdı. Milli politikalar üretmek isteyenlerin tavsiyelerine kulak tıkamamak onları “ulusalcı” veya “milli” olarak suçlamamak lazımdı. Polisimiz, BDP milletvekili tarafından tokatlandığı zaman savcılar harekete geçmeliydi. Bir belediye başkanı hükümete ayıp küfürler ettiği zaman, altında kalmamak lazımdı.
En başta, PKK ile can cana, kan kana savaşan askerlerimizi yalan yanlış tedbirlerle içeriye tıkmamak lazımdı. Askeri hâkimlerimizi bile içeri tıktınız, daha ne konuşup duruyorsunuz?
“Bu ülkede hukuk niye var?”