Bunların da hesabını ver Süleyman Soylu

İçişleri Bakanlığından azledilen Süleyman Soylu (@suleymansoylu) attığı Tweet mesajında aynen şöyle diyor;

- “Görevden ayrılalı 5 buçuk ay oldu. Hırsları, kinleri, iftiraları, intikam duyguları bitmedi. Organize bir şekilde her gün yeni bir iftira, yeni bir yalan, yeni bir yakıştırma…

Bana alışmışlar!

Gölgeme ateş edip görevlerini yapıyorlar!

Her günkü gibi bugünde taze 4 örnek…”

Soylu; beni, Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ü, T24 yazarı Tolga Şardan’ı ve Gazeteci Cengiz Demirel’i hedef gösterdin.

Dört gazeteciyi, “Organize...” olmakla suçluyorsun.

Bunu ispat etmezsen iftiracı ve yalancı olursun.

Hepimiz şerefli gazetecileriz asla organize olmayız.

Bak Süleyman sana şunu söyleyeyim.

Ne sana ne de senin gölgene ateş etmem.

Çünkü benim ne silahım var ne de senin gibi mafyavari jargon kültürüm var.

Benim mesleki silahım var elbette.

Kalemim ve bilgisayar klavyem.

Ben ne yalan yazarım ne iftira atarım ne bir yakıştırma yaparım.

Gerçekleri, doğruları yazar, söylerim.

Ne senin tehdidinden ne de senden korkarım.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini yazdım. Yalan mı? İftira mı?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın resmi Tweet mesajlarını toplayarak yapılan NARKOGÜÇ adı verilen uyuşturucu operasyonlarını yazdım. Yalan mı? İftira mı?

Bakan Yerlikaya’yı mı kıskanıyorsun yoksa altında başka nedenler mi var ki bana saldırıyorsun?

Bil ki;

- İntikamı tetikçi mafya alır.

- Özgür gazeteci hesap sorar.

- Dürüst siyasetçiler hesap verir.

Bil ki;

- Mafya senin hedef göstermenden cesaret alıp senin için intikam almaya kalkışabilir dört gazeteciden.

Ben özgür gazeteci olarak senden de topunuzdan da halkın anayasada yer alan haber alma hakkı çerçevesinde bakanlığın döneminden hesap sormaya devam edeyim.

Birincisi;

15 Ocak 2021’de Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a bana ve Gazeteci Afşin Hatipoğlu’na saldırılar oldu.

- Ülkü Ocakları Ankara Şubesinden eğitim sekreteri öncülüğündeki hain ekip Özdağ’a öldürmek kastı ile saldırdı.

- Ülkü Ocakları Ankara Şubesinden il sekreteri öncülüğündeki ekip de bana öldürmek kastı ile saldırdı.

Özdağ ve benim dosyam Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından “basit kavga” olarak ayrı ayrı dosya yapıldığında sen İçişleri Bakanı idin.

Bakanlığın döneminde bu dosyalar ayrı ayrı tanzim edilerek, örgütlü organize suç olmaktan çıkarıldı.

İki dosya için iki ayrı dava açıldı.

Avukatlarımız mahkemelerdeki bu iki dosyayı birleştirmek için dilekçeler verdiler.

Ancak siyasi etki ve tepkiden olsa gerek, mahkemeler bu başvuruları kabul etmediler.

Şimdi soruyorum bu iki saldırıyı neden ve nasıl iki ayrı olay gibi gösterdin?

Bunun hesabını ver Soylu.

İkincisi;

Eski Ülkü Ocakları Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürüldüğü soruşturmada, önceki dönem MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınan şüpheli Tolgahan Demirbaş'la ilgili gözaltı tutanağının 'kaybolduğu' iddiası var.

Bunun hesabını da ver Soylu.

İlaveten;

Senin bakanlığın döneminde saldırıdan kısa süre önce MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’u makamında kabul ettin mi etmedin mi?

Bunun hesabını da ver Soylu.

İlaveten;

Senin bakanlığın döneminde saldırıyı yapan ve polis tarafından aranan tetikçinin 2 polis memuru tarafından İstanbul’dan Ankara’ya nasıl getirildi?

Bunun hesabını da ver Soylu.

Üçüncüsü,

Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılan linç girişimde İçişleri Bakanı sendin Süleyman Soylu.

Neden Jandarma ve Polisin önlem almadı?

Senin bakanlığın döneminde Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimi sana siyasi kara leke oldu ve tarihe geçti.

Bunun hesabını da ver Soylu.

Dördüncüsü;

İddialar için, “Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum” demiştin.

Kendine yakıştırarak demek ki hem ticaret hem siyaset birlikte yapıyorsun.

Tamam da o halde sigorta şirketiniz hangi kamu kurum ve kuruluşları ile hangi özel şirketlerin acentesi?

Bunun hesabını da ver Soylu.

Ömür boyu dokunulmazlık zırhına sığınıp özgür gazeteci ve yazarları hedef göstermek ancak sana yakışır Soylu?

Yazarın Diğer Yazıları