Büyük ikramiye talihlisi

Koca salondaki onlarca kişi nefeslerini tutmuş radyodan Millî Piyango’nun yılbaşı çekilişini takip ediyordu.

Aralarında piyango bayisi Cemal de vardı.

Cemal büyük ikramiyeyi kazanan biletin numarasını duyunca yerinden fırladı, “Bu bileti ben sattım” diye bağırdı.

Bağırmasıyla birlikte ortalık karıştı, salondakilerin tamamının bakışları üstünde toplandı.

“Evet” diye devam etti Cemal, “Bu bileti ben sattım… Hem de Bakırköy’de yatan bir deliye sattım.”

Cemal önde meraklılar ve gazeteciler arkada adeta koşarak Bakırköy Akıl Hastanesi’ne gittiler.

Gerçekten de büyük ikramiyeyi kazanan biletin sahibi Mehmet isimli bir hastaydı.

“Müjde” dediler, “Büyük ikramiye sana çıkmış…”

Mehmet boş bakışlarla baktı, “Bu saatte ikramiye istemem” dedi, “Uyuyacağım…”

Gazeteciler Mehmet’i uyutur mu?

İlk soru şuydu:

“Bu parayı ne yapacaksın?”

Yanıt netti:

“Kartallara vereceğim…”

Gazeteciler şaşırmıştı:

“Canım kartallar parayı ne yapsın…”

Mehmet biraz düşündükten sonra konuştu:

“Tamam, kartallara vermem. Yastığımın altına koyarım. Yastık çok sert. Belki biraz yumuşatır...”

Gazetecilerin ısrarı üzerine Mehmet parayla ilgili diğer projelerini de açıkladı:

“Seyahate çıkarım, Amerika’ya giderim. Orada kırmızı derililer varmış. Onların çadırlarında otururum. Ayrıca Ayşe isimli bir kız var. Onunla evlenirim. Ama o beni tanımıyor. Ben kendisini rüyamda gördüğüm için tanıyorum. Hem o peri olduğu için havada uçuyor, ben bir türlü ona yetişemiyorum. Şimdi parayla bir kanat yaptırıp uçarak onun yanına giderim…”

Mehmet yatağına doğru ilerlerken gazetecilere son olarak şunları söyledi:

“Ben bileti Bilal’le ortak almıştım. Ama o şimdi burada yok. Gelince kendisine de haber veririm… Zaten bilet de onda.”

Araştırınca Bilal’in Akıl Hastanesi’nin eski hastası, yeni hasta bakıcısı olduğu anlaşıldı.

...

Hemen heyecanlanmayın canım...

Anlattığım olay yeni olmadı, 1939 yılında yılbaşı çekilişinden sonra yaşandı.

Ben de tarih profesörü Mete Tunçay’ın “Türkiye’de Piyango Tarihi ve Millî Piyango İdaresi” kitabından yararlanarak size naklettim…

...

Meraklısı için adı geçen kitaptan birkaç ilginç not daha aktarmakta yarar var:

- 2 bin yıllık bir geçmişi bulunan piyango eski Romalıların buluşuydu. Roma İmparatoru Birinci Augustus, eğlenceye düşkün olan yurttaşlarını düşünerek piyango çekilişi yaptırmaya başladı. İlk çekilişin ikramiyeleri arasında büyük arazilerin yanı sıra güzel köle kızlar da yer alıyordu.

- 1963 yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyeyi kazanan İstanbullu talihlinin, kaybolmasını önlemek için biletini evinin kapısına yapıştırdığı anlaşıldı. Talihli kapıyı söküp Piyango İdaresi’ne götürdü. Ancak görevliler ikramiyeyi ödemek için biletin arkasını da görmek zorunda olduklarını söylediler. Uzun uğraşlardan sonra bilet sıcak suyla yumuşatılarak çıkarıldı.

- 1968 yılı yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyenin Muğla’da satılan bir bilete isabet ettiği belirlendi. Ancak bir ay geçmesine karşın kimse Piyango İdaresi’ne başvurmadı. Muğla Belediyesi’nin hoparlöründen sık sık anons yapılarak halk uyarıldı, yılbaşı için aldıkları biletleri dikkatle kontrol etmeleri istendi. Bu anonslar üzerine cebindeki bileti çıkaran Orman Bölge Şefi Mehmet Ali Yaşar zengin olduğunu anladı.

Yazarın Diğer Yazıları